Dünya

Kaybetmeme çağı

1930-1986 arası ilk 13 Dünya Kupası finalinin hepsinde her iki finalist gol bulmuşlardı.
90’lardan sonraysa dünya değişti, finaller değişti. Son 7 finalin biri 0-0, üçü 1-0 bitti.

Yalnızca birinde karşılıklı gol oldu.Avrupa Şampiyonası finallerinde de 1984’e kadar tablo benzerdi.

Tek bir final dışında hepsinde karşılıklı goller yaşanmıştı.

84 sonrası 9 finalin sadece ikisinde gol atabildi her iki takım.

Sebep ortak: Modern çağda artık hiç kimse ilk golü yemek istemiyor.

Dün geceki kâbusun da nedeni buydu zaten. Artık kimse finalleri kazanma derdinde değil. Bu çağ, kaybetmeme çağı…

BİTMEYEN TURNUVA

Tabii ki kâbusu yalnızca otuz yıllık “kaybetmeme çağı”yla açıklamak yetersiz olur.

Tarihin en kötü şampiyonasını izledik sanırım bu yaz.

Bitmeyen maçlardan oluşan “bitmeyen şampiyona” yapmışlar adeta!

Paul Parker’ın deyimiyle, şampiyon Portekiz’den daha kötü olan tek şey vardı sanırım bu turnuvada: O da turnuvanın ta kendisi.

Tamam, gecenin isyankârı Sissoko’nun hakkını yemeyelim; Coman da girdikten sonra isyana ortak olmaya çalıştı ama ikilinin çabası Rui Patricio’nun gecesini karartmaya yetmedi.

Grup maçlarını dahi uzatmaya götürmeye çalışan Portekiz Milli Takımı, finali de 110’a kadar karartıp, kupayı eve götürecek mucizeyi üretmeyi başardı.

RONALDO’NUN KATKISI

Turnuvanın kaderini belirleyen Ronaldo’yu da es geçmeyelim: Eğer Avusturya maçında o penaltıyı atsaydı sırasıyla İngiltere, Fransa ve Almanya’yla oynayacaklardı. Sanırım takımına en büyük katkıyı o penaltıyı atamayarak yaptı Ronaldo!

MAÇIN ADAMI:

Rui Patricio, maçı 110’a kadar golsüz getirip torunlarına anlatacak bir öykü yazdı dün gece.

MAÇIN KIRILMA ANI:

Bu anti-futbol turnuvasının bir anti-kahraman çıkardığı an: Eder’in girdiği 78’inci dakika.

Uğur Meleke

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu