FutbolHaber

Yıldız futbolcu çıkmadı, yıldız koçlar sahnede


Futbol dersi veren Conte’ye, ikinci maçta Pogba-Griezmann’ı keserek takımı toparlayan Deschamps’a, O’Neill’ın çalışılmış arka direk firikiklerine gıpta etmedik mi hepimiz?
TURNUVADA kalitenin sıkça kaybeden tarafta olmasında güçlü antrenör faktörünün de payı var. Şu ana kadar turnuvanın bir numaralı yıldızı ne Bale, ne Payet. Tüm zamanların en kısıtlı İtalya kadrosuyla futbol dersi veren Conte, Euro 2016’nin gerçek starı şu anda. Fransa teknik direktörü Deschamps, 2. maçta Pogba-Griezmann’ı yedek bırakarak toparladı takımını. İrlanda’nın tecrübeli koçu O’Neill’ın çalışılmış arka direk frikiklerine ya da İzlanda’nin dâhi antrenörü Lagerback’ın talebelerinin uzun mesafeli taçlarına gıpta etmedik mi hepimiz?

İsviçre elendi ama Samsun’dan kovulan Petkoviç’in takımını her hücuma pasla çıkarması, tek bir topu bile degaj kumarına bırakmaması kalbimizi kazandı hepimizin. İleride bu turnuvanın dvd’leri piyasaya sürüldüğünde en etkileyici içeriklerden biri, Rusya’yı yenen Bale ve arkadaşları kenara gelirken sıraya dizilip onları alkışlarla karşılayan Galler teknik ekibi olmayacak mı?

BİZDE OLMAZ MI?

İzlanda teknik ekibinin başarısının altını çizmek lazım: Lars Lagerback, İsveç’te başarılı olduğu dönemde Söderberg’le görevini paylaşıyordu. Bugün de vazifeyi İzlandalı genç teknik adam Halgrimsson ile yapıyor. Lagerback’ın gelişiminde de, takımlarının büyümesinde de fikir çatışmasının rolü büyük. Türkiye de ikili teknik adam modelini benimseyemez mi? Terim’in yanına genç nesilden teknik adam ko-koç olarak atanamaz mı? İzlanda’da Lagerback’ın ardından Halgrimsson görevi devralacak, Türkiye’de de Terim’den sonra da o genç teknik adam vazifeyi sürdüremez mi sahi?

FUTBOL, BASKETBOLA DÖNÜŞÜYOR

BU turnuva gösterdi ki, herkes çok çalışmak zorunda. Artık antrenörün zekası ya da tecrübesi yetmiyor, futbolcuyu salt kalite kurtarmıyor. Çalışmayan antrenörün de futbolcunun da yaşam şansı azalıyor. Artık antrenörler sahaya çıkardıkları 11’le rakibi şaşırtamıyor, herkesin 11’i aşağı yukarı belli. Aynen basketbol gibi futbolda da farkı sahaya çıkan oyuncu listesi değil, çizilen setler-yapılan ön çalışmalar belirliyor. Yine aynen basketbol gibi set oyunları, duran toplar, frikikler, taçlar bolca çalışılıyor önden. Kimse 10’a 9 hücum etmiyor, kimsenin koşmaktan kaytarma şansı yok. Tüm hücumlar da tüm savunmalar da 10’a 10 yapılmak zorunda.Futbol değişiyor, dönüşüyor. Bu değişime ayak uydurmayan çağın dışında kalıyor. Herkes öğrenmek, herkes gelişmek zorunda. Avrupa Şampiyonası’na Avrupa Şampiyonası’nda çalışılmıyor; öncesinde bolca rakip hazırlığı istiyor bu iş. Hazırlanmayan da kalamıyor, veda ediyor zaten hemen…

ŞAMPİYONA 32’YE GENİŞLEMELİ

AVRUPA Şampiyonası’nın 24’lü formata geçişinin, Şampiyonlar Ligi’nin 32’liye dönüşümü gibi bir etkiye neden olacağı sanılıyordu en başta: Büyükler gruplardan çok rahat çıkacak, dört farklı-beş farklı müsabaka sayısı artacak, güçlünün güçsüzü dövdüğü kötü maçlar, izleyiciyi sıkacak…

REKABETÇİ FUTBOLA OLUMLU YANSIDI

Devler Ligi için bu endişe haklı çıkmıştı doğrusu, Real Madrid’in Malmö’yü 8-0 yendiği maçın Ronaldo gibi istatistik arayanlar dışında kimseyi memnun etmediği açık. Ama Euro 2016’nın genişlemesi olağanüstü olumlu yansıdı rekabetçi futbola. Şu ana kadar tek bir maç yok, neticesini bariz kalite farkının belirlediği. Kan-ter-gözyaşı var her maçta. Ve bu görüntüye bakınca, turnuvaya Hollanda-Yunanistan-Bosna-Danimarka gibilerinin gelememiş olmasına üzülüyor insan. Bence Avrupa Şampiyonası’nı 32’li formata dönüştürmek için 20 yıl beklememeli bu kez. Hemen dönülmeli 32’li formata. Böylece 8 grupta ilk ikilerin çıktığı normal statüye dönülür, bu garip “en iyi üçüncülük” sisteminden de kurtul muş oluruz bu sayede.

TABİİ ki turnuvada müsabaka neticelerini kalite farklarının belirleyememesinde, başka duyguların ön plana çıkmasının da önemli rolü var. 30 yıldır Dünya Kupaları-Avrupa Şampiyonalarını yakından takip etmeye çalışıyorum, ilk kez bir turnuvada belirleyici faktörler listesinde yeteneğin bu kadar aşağılara düştüğüne şahit oluyorum.

Bu turnuva, kalite turnuvası değil, adanmışlık şampiyonası… Yetenek turnuvası değil, kollektivite yarışı… Bu yüzden çeyrek final eşleşmelerinden de sürpriz sonuçlar bekliyorum ben. Zira 4 yetenek takımı, 4 adanmışa karşı oynamaya başlıyorlar bugün. Portekiz (yetenek), Polonya (kollektivite) karşısında 90 dakikada işi bitirebilecek mi?

KALİTELİ VEDA!

Almanya (kalite), İtalya’yı (taktik disiplini) çözebilecek mi? Belçika (kalite), Galler’le (adanmışlıkla) baş edebilecek mi?
Ya da Fransa (yetenek), İzlanda (dayanıklılık) testini geçebilecek mi? Ben yine en az iki kaliteli takımın veda edeceğini düşünüyorum turnuvaya…

UĞUR MELEKE

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu