Üç büyükleri büyük yapan; yaşadıkları tarihsel sürecin içine sığdırdıkları başarılar ve bunun toplum içindeki kabul edilip değer olarak algılanmasıdır. Galatasaray’ın gücü de burdan gelmektedir. Onu daha ayrıcaklı kılan ise spor misyonunun içindeki temel dayanağının bir eğitim kurumu olmasıdır.
Bu mektep sadece Galatasaray’a özgü değil Cumhuriyet sonrası toplumsal değişimin de mihenk taşlarındandır.
Tevfik Fikret, Sakallı Celal isimleri zaten herşeyi ifade etmektedir.
İşte ne olduysa bu TOKİ ile yapılan anlaşmadan sonra oldu.
Ne misyon…
Ne tarihsel süreç…
Ne sportif başarılar…
Ne mektep …
Ne Tevfik Fikret…
Ne Sakallı Celal…
Hepsi Özhan Canaydın’ın TOKİ’ye attığı imza ile bir kenara bırakıldı.
Galatasaray, ruhunu bu imza ile TOKİ’ye ve kendini ise siyasete teslim etmiştir.
Kulüp, toplumsal değişimin öncüsü iken, toplumsal sorunun kendisi oldu.
Futbolcuların basına yaptığı açıklamalar; bırakın sportif değerler içermeyi, cuma hutbesi formatı şeklindedir.
Kulüp başkanı ise TOKİ uğruna hem kendi sahip olduğu kimliği hem de yaşadığı kimliği kolaylıkla sumen altı edebiliyor.
Galatasaray, Spor Kulübü yapısını dini ve siyasi etkiye açık hale getirmiştir.
Altyapılarda başlayan dini etkiler maalesef sporcuların kulüpte kalıp kalmaması için en önemli kriter olmuştur.
TOKİ insanların yuvasını yaparken, Galatasaray’ın yuvasını yıkmaktadır.
TOKİ, Galatasaray için bir milad olmuştur; TOKİ’DEN ÖNCE, TOKİ’DEN SONRA
TOKİ Galatasaray ‘ın kurtuluşu mu, yoksa bitişimi olacak zamanla göreceğiz.
Sayın Müslüm Gülhan’a ve Gülhan’ın yazılarını Futbolistan.net ile paylaşan Birgün Gazetesine teşekkür ederiz.
