Fenerbahçe, beklenen açıklamayı yaptı
Fenerbahçe Yönetimi, Sadettin Saran ile kulüp arasındaki ticari ilişkiyi ve Saran’ın kulüpten taleplerinin detaylarını resmi internet sitesinden açıkladı. Yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Sayın Sadettin Saran’ın kulübümüzle ilgili açıklamaları üzerine kamuoyunu aydınlatma zorunluluğunun doğduğuna inanıyoruz.
Öncelikle Sayın Saran’ın kulübümüz aleyhine başlattığı hukuki sürece ilişkin ihtarnamenin, kulübümüze, Sayın Saran’ın açıkladığı gibi Galatasaray maçı öncesindeki haftada değil, Galatasaray maçının hemen ertesi günü yani 26.10.2009 tarihinde tebliğ edildiğini belirtmeliyiz. Kaldı ki ezeli rekabetin önemi göz önüne alındığında, zamanlama olarak derbinin hemen öncesinin veya hemen sonrasının seçilmesinin, Fenerbahçe Ailesi için çok farklı olmadığını da hatırlatmak istiyoruz. Bunu anlamaktan dahi yoksun birinin Fenerbahçe sevdasını, ‘Başkanlık’ iddiası ile bir arada dillendirmesi tek kelimeyle ‘ayıptır’.
Sayın Saran’ın sahibi olduğu KAS Şirketi ile kulübümüz arasında, ilk olarak 17.11.2000’de, 5 futbol sezonunu kapsayan bir antlaşma yapılmıştır. Sayın Saran’ın, bu yatırımının geri dönüşünün bu süre zarfında sağlanamayacağına ilişkin endişesi üzerine, sözleşmede belirlenen süre, kulübümüzün UEFA Kupası’na katıldığı 5 futbol sezonu şeklinde, sözleşmenin imzasından üç gün sonra (20.11.2000) değiştirilmiştir.
Sayın Saran’ın yine sonradan ortaya çıkan ticari kaygıları sebebiyle, 29.05.2001’de, sözleşmeye ek yapılarak, sözleşme kapsamındaki yayın haklarına ilişkin bir havuz sistemi uygulamasına geçilmesi halinde, kulübün havuz sisteminden elde edeceği televizyon, radyo ve reklam panosu gelirlerinin UEFA gelirlerinde % 5, diğerlerindeyse gelirin tamamı olacak şekilde KAS Şirketi’ne ait olmasına karar verilmiştir.
Bilahare sözleşme ile KAS Şirketi’ne devredilen hakların kapsamına nazaran, sözleşmenin süreye ilişkin maddesinden ilk başta her iki taraf da; “Kulübün UEFA Kupaları’ndan herhangi birisine 5 kez katılmasını” anlıyorken, Sayın Saran düzenlemedeki ifadenin eksikliğinden istifade ile söz konusu bu maddeyi ‘Kulübün UEFA Kupası’na 5 kez katılması’ şeklinde yorumlamakta ısrarcı olmuş ve bu ısrar sonucunda taraflar arasındaki hukuki ihtilaf ortaya çıkmıştır.
Kulübümüz, sözleşme süresinin, takımımızın UEFA Kupaları’ndan herhangi birine 5 kez katılması ile 2007-2008 sezonu itibariyle sona erdiği tezine paralel olarak, 2007-2008 sezonu sonrasına ilişkin ilgili yayın haklarını, Doğan Grubu ile yapılan anlaşma çerçevesinde Doğan Grubu’na devretmiştir. Ve yine bu anlaşmanın yanı sıra yapılan bir diğer anlaşma ile de 2007-2008 sezonu sonrası KAS sözleşmesi ile ilgili kulübümüzün yükümlülükleri de Doğan Grubu’na devredilmiştir. Böylelikle, KAS Şirketi ile kulübümüz arasındaki sözleşme süresine ilişkin ihtilaf, kulübümüzün sözleşmeyi yorumlamasına ve menfaatlerine uygun bir şekilde sonlandırılmıştır.
Sözleşmenin bu şekilde Doğan Grubu’na devri sonrasında Saran Grubu ile 2007-2008 sezonu sonuna kadar olan maddi konuların sonlandırılması amacıyla, Doğan Grubu yetkililerin de katılımıyla aylar boyunca sayısız toplantı yapılmış ancak bu toplantılardan herhangi bir sonuç elde edilememiştir.
Toplantılar Saran Grubu’nun hukuk müşaviri Sayın Prof.Dr.Mehmet Helvacı ile başlamış, ayrıca toplantılarda Saran Grubu, Sayın Selim Usta tarafından temsil edilmiştir. Bu itibarla, Sayın Saran’ın ‘Dostça çözüm için kulübümüzün herhangi bir çabası olmadığı’ yönündeki iddiaları tamamıyla asılsızdır. Bu çabanın en yakın tanığı toplantıya katılan Doğan Grubu yetkililerdir.
Saran Grubu, sayısız toplantının ardından ihtilafın sulhen çözümü için kulübümüzden 4.400.000.-USD talep etmiştir. Tarafımızdan, Saran Grubu’na teklif edilen tutar ise 3.000.000.-USD olmuştur. Nihayetinde Doğan Grubu ihtilafın sulhen çözümü için 3.900.000.-USD ödenmesini teklif etmişse de, bu öneri Saran Grubu tarafından kabul edilmemiştir. Ayrıca sözleşmeden doğan vergiler hususunda da sözleşmenin açık düzenlemesine karşın, Saran Grubu’nun farklı bir kabul tarzı bulunmaktadır, bu sebeple de bu husustaki anlaşmazlık da sürmektedir.
Kulübümüz, bahse konu olan sözleşmeyle, devrettiği ticari hakların karşılığı olmak üzere Sayın Saran’dan çeşitli tarihlerde yaklaşık 10.000.000.-USD almıştır. Buna mukabil yaklaşık 100 adet maçın televizyon yayın hakkı ve saha kenarı reklam panoları Saran Grubu tarafından, bu süre içinde tasarruf edilmiştir. Sayın Saran, 2007-2008 sezonundan beri de sözleşmeye konu ticari olan ilişkiyi Doğan Grubu ile birlikte sürdürmeye devam etmektedir. Ayrıca söz konusu sözleşme gereğince, kulübümüz, bugüne kadar KAS Şirketi’ne 600.000 CHF tutarında da bir ödeme yapılmıştır.
Bugün Fenerbahçe sevdasıyla yanıp tutuşan ve bu sevdayla başkanlık iddiasında bulunan Sayın Saran tarafından kulübümüz aleyhine başlatılan hukuki süreçte talep edilen tutar, yaklaşık 8.000.000.-USD’dir. Bu paranın yanı sıra bu paranın faizi, mahkeme masrafı, vekalet ücreti ve hatta sözleşmede düzenlenen cezai şart olan 10.000.000.-USD de ayrıca talep edilmektedir.
Kamuoyu, Sayın Saran’ın kulübümüzle yaptığı ticaretin boyutunu, bugüne kadar söz konusu ticari ilişki neticesinde elde ettiği kazancı, bugün hala elde etme gayretinde olduğu kazancı yukarıdaki açıklamamızı okuyarak kendisi takdir edecektir. Bu konuda tarafımızdan ayrıca bir yoruma gerek yoktur.
Sayın Saran, açıklamasında “Gerekirse talebinin bir bölümünden vazgeçebileceğini” belirtmiştir. Sayın Saran’ın bu açıklamasından, Sayın Saran’ın Fenerbahçe’ye başkan olma iddiasında bulunmanın her şeyden vazgeçmek olduğunu hala anlayamadığını üzülerek görmekteyiz.
Sayın Saran sevdanız konusunda samimiyetinizi gösterebilmeniz için, misli misli kazandığınız sözleşmeye dayalı iddianızdan tamamıyla vazgeçtiğinizi kamuoyuna açıklamaya davet ediyoruz. Fenerbahçe sevdanızın büyüklüğü ve samimiyetiniz ancak bu şekilde doğrulanacaktır.
Sayın Saran açıklamasında mevcut ihtilafın tarafımızdan çözümsüzlüğe sürüklenerek kendisinin dava açma mecburiyetinde bırakıldığını ifade etmektedir. Fenerbahçe sevdası ile dava açma mecburiyetinin bir arada dillendirilmesinin çelişkisini bir yana bırakalım… Sayın Saran kendinizi böyle bir mecburiyette hissetmeyin, gelin davanızdan ve iddianızdan sevdanız uğruna vazgeçin. Tıpkı daha önce farklı sözleşmelere dayalı benzer iddialarınızdan Trabzonspor, Ankaragücü ve Galatasaray örneklerinde vazgeçmiş olduğunuz gibi.
Sayın Saran, üyelikten ihracınızla ilgili Yargıtay Bozma Kararı, sizin açıkladığınız gibi basit bir eksikliğinin giderilmesiyle ilgili değildir. Davaya bakan Yargıtay Dairesi’nin Bozma Kararı, ‘Kulüpten ihracınıza sebebiyet veren eyleminizin, cezai boyutunun yapılacak yargılamada sorgulanması’ ile alakalıdır. Yargıtay süreci tamamlandığında eyleminizin cezai boyutu hem bu davada hem de kulübümüz tarafından açılacak ceza davasında ele alınacaktır. Bu hukuksal süreçlerin takibi bizler istediğimiz için değil, Fenerbahçe Genel Kurulu’nun bu yönde aldığı karar nedeniyle bir zorunluluktur.
Sayın Saran, ne sizinle ne de bir başka Fenerbahçeli ile Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı’nın ve yönetiminin şahsi bir kavgası olamaz. Hiç bir Fenerbahçeli’nin başkanlık iddiası şahsi olarak bizleri kaygılandırmaz. Kulüp üyelerimiz gibi sizin de başkan olma hakkınız, tüzüğümüzün güvencesindedir. Bu görevin takdiriyse sadece ve sadece Genel Kurulumuzun yetkisindedir. Bunun için hiç bir şahsi korkunuz, endişeniz olmasın. Bu konuyu artık hayali senaryolarınızla açıklamaya çalışmayı bırakın. Açıklamalarınız tabiri caiz ise kabahatinizden de büyük oluyor. Gelin sevdalısı olduğunuzu iddia ettiğiniz kulübünüzün üzerinden misli misli ticari kazanç elde etme hırsından bir an önce vazgeçin. Geçmişteki yanlışlarınızla değil artık sadece bununla hatırlanın.
Fenerbahçe Spor Kulübü