Galatasaray’ı çok konuşuyorum.
Çok yazıyorum.
Farkındayım.
Bu Galatasaray (Ankara’yla emiş kamış olmasından belki) bu Türkiye ile paralellikler gösteriyor.
Sebep bu.
Galatasaray araç.
Amaç Türkiye!
GS yönetimi “GS Türkiye’dir” demişti.
Her gün daha iyi anlıyonuz bunu.
Galatasaray Türkiye.
Miş.
Anladikos!
Bu Türkiye’ymiş.
***
Benim de bir Türkiye hayalim var.
Sıradan olmayanın her alanda öne çıktığı bir Türkiye hayal ediyorum.
Belediye başkan adaylarını kahrolarak izliyorum, bir sürü özelikleri var mutlaka, ama aday olmalarına sebep olan özellikleri, başkanlarına biat etmeleri.
Onların adamı olmaları.
Çoğu sıradan, olsa da olur olmasa da olur cinsinden.
Hatta…
Olmasa daha iyi olur cinsinden.
***
Derwall milattı Galatasarayda.
Öyle zannederdim.
Değilmiş.
Milat Sezgin’miş.
Esas Milat!
Onu gelişi İsa’nın doğuşu gibi.
Florya’nın ölüşü!
Mehmet Barlas (galiba oydu) “futbol takımı üniversite olmuş, hala lise yönetmeye çalışıyor ” dediğinde yıllar önceydi.
Hala lise yönetmeye çalışıyor.
Yönetemiyor.
Sıradanların hegamonyası var Florya’da son yıllarda.
Onlarla bir yere kadar gidiliyor.
Steau Bükreş’e kadar…
Hamburga kadar…
Araya farklının, yaratıcının, özgür ruhun, sıradışının, filanın girmesi lazım.
Giremiyor.
Sokmuyorlar.
Gireni de da girip gireceğine pişman ediyorlar.
Medyadaki adamlarına hakaret ettiriyorlar, küfür ettiriyorlar.
Lobiler var Florya ‘da.
Spor da yeri olmayan miliyetçilik maneviyatçılık var.
Abilik sistemi var.
Bir ‘kifayetsiz muhteris hakimiyeti’ durumu var.
‘Biz’ uzun zamandır yok.
Terim’e 10 sene önce bol gelir denen koltukta şimdi Sezgin var.
Düşünün erozyonu.
Menajerlerin diktatörlüğü var.
Yerli-yabancı ayrımı….
Türk çocuğu ve Türk olmayan çocuklar durumu…
‘Madem bu kadar alıyor, çıksın o oynasın, alsın maçı’ var.
‘O bu kadar alıyor, ben niye bu kadar’ var.
Var oğlu var!
Adnan Sezgin’in bir sürü özelliği vardır Florya ‘da olmasını gerektiren.
Orada olmasını sağlayan özelliği başkanın adamı olması.
Maalesef.
Florya Belediye Başkanı olmasının sebebi başkanına biat etmesi.
Kulübün içi de Florya’dan farklı değil.
Liseli ile, liseci ile gruplarla, lobilerle buraya kadar…
The End!
Ülkede de böyle bu işler…
CHP ana muhalefet partisi…
Deniz bey dürüst, namuslu, iyi eğitimli, bu ülkeyi seven biri, iyi bir devlet adamı.
Bu böyle.
Etrafındakiler de öyledir herhalde.
Yetmiyor.
Sıra dışı adamlar, farklı bir ruh lazım CHP’ye.
Sokmuyor böylelerini CHP içine
Herkesin krizde olduğu bu günlerde bile bir yere kadar gidiyorlar.
İzmir’e kadar.
Mesela İstanbul’a kadar değil.
***
Fenerbahçe monarşi gibi sanki.
Gibi…
Sanki…
Yeni Zelanda usulü, Avustralya usulü diyelim.
Yumuşatalım.
Monarşinin gelişmişi…
Anayasal monarşi…
Şah mah, padişah yok belki, kral da yok belki.
Prens var ama.
Ali Koç.
Kimin prensi Ali bey?
?
Ve…
Muhalefeti, başkan adaylarını cezalandırmaları, pasifize etmeleri…
Monarşimsi!
Grupların hegemonyasından sonraki sancılı geçiş dönemini bu sistemle geçiriyor Fener.
Haklılar belki.
Fenerliler de biliyor bunu.
Yazmanın bir anlamı var mı?
Yok.
Beşiktaş başka bir alem.
Başkan kulübü borçlandırmış, satın almış.
Tam monarşi.
Gibi…
Sanki…
Bu sistemin örneği pek kalmadı dünyada, kalanları saysam yanlış anlaşılır.
Bahreyn, Lesotho filan…
Beşiktaşlı da çaresiz.
Yazsam ne farkeder yazmasam ne farkeder?
Galatasaray Türkiyenin önündeydi.
Hem GS, hem ülkem için umutlarım var.
Dı.
Onun için sık sık Galatasaray.
Ve…
Milli maç var ya, Milli takımla bağlayalım.
Kaptan arkadaşlarının yanında ve canlı yayında Turkcell Genel Müdüründen takım için birer cep telefonu istedi.
Bir milyon tane isteyebileceği şey varken, istememesi gereken tek şeyi istedi.
Cep telefonunu…
‘Al gelmiş’ onlara.
Böyle denirdi galiba.
Takım olmuşlar her zamanki gibi.
Milletiyle de maaşallah hiç alakası yok milletin takımının.
Her zamanki gibi.
Yani…
Her şey yolunda İspanya öncesi.
Ve…
Genel müdürden internet bağlantısı istemeyi sakın unutmasınlar.
Bu krizde 50-100 lira çıkmasın her ay ceplerinden.
LİNCOLN HOŞ, ÇOK HOŞ FLORYA MAYHOŞ
Toz duman kalktıktan sonra ortada kalan şu…
Önce Lincoln…
Son görüntülerde havaalanındaydı, yanında sevgilisi vardı.
Yanlarında hoş bavulları…
Gözünde hoş bir gözlük…
Neşesi havası 10 numaraydı 10 no’nun.
Belki Rio da Belki Frankfurtta şu anda, veya şurda burda.
Ya İtalyan yiyor, ya Çin, ya Japon.
Ohhh!
Çakırkeyif belki.
Belki sarhoş hafif.
Keyifli belli ki.
Ohhh!
Kız hoş.
Gece hoş.
Ohhh!
Sonrası da var.
Daha da hoş.
Ohhh!
Bir cebinde kartları, diğerinde cash’i…
Filan falan…
Geçen sene 6 milyon euro almış.
3,5’u imza için, 2,5’u oynaması için, Kalli oynatmamış, oynamadan almış.
3 sene daha 2.5 alacak.
Ohhh!
Korkmaz da oynatmıyor.
Ohhh!
10’un durumu bu.
10 numara.
Hoş.
Çok hoş.
Ha bir de şu…
Her gelmediği gün için 15.000 euro ceza ödeyecek.
Miş.
En hoşu da bu.
60 gün var galiba, çarp 60 la, 900.000 euro mu ne eder, çıkart 2.5’dan, 1.600.000 euro mu ne kalır.
Oh oh!
Zil takıp oynamıştır valla.
Billa…
Florya‘ya gelince…
Erkek erkeğe bir kalabalık…
Offf!
Kravatlı ceketli adamlar…
Offf!
Kebapçılarda yenen sıkıcı birlik beraberlik yemekleri…
Sinirli, gergin suratlar…
Offf!
Noterler…
Tutanaklar…
Zabıtlar…
Offf!
Kağıtlar mühürler…
Avukatlar…
Stressss.
Gerginlik.
Offf!
Ve…
5 milyon euro bonservisle uçmuş, 6 milyon ilk sene…
2,5 milyon bu sene verecekler.
Seneye de 2,5…
Of of of!
Florya da da durum bu.
***
İyi bir şey yok mu?
Var.
Allahın belası, ahlaksız, terbiyesiz, arsız yüzsüz bir herif, bir yolunu bulmuş, bir şekilde girmişti Florya ya nasıl girmişse.
Anında farkettiler.
Yakaladılar.
Cezasını çekecek.
Bravo.
Sadece…
Nasıl girdiğini merak ediyor millet, açıklarlar mı?
Hani bir daha olmasın.
Ve…
Bu ona iyi bir ders olmuştur mutlaka.
Bi daha yapmaz.
Asla!
Artık bambaşka bir Lincoln olacak o.
Ve…
Geçen sene şampiyon olunca 10 sene geri gittiler demiştim.
Farkında değillerdi…
Bu sene şampiyon olurlarsa 50 sene geri giderler.
Yine farkında değiller.
İkinci de olmamalılar.
UEFA’ ya bile gitmemeliler.
Ki…
En baştan yeniden başlasınlar.
İlk milattan…
Derwall’den…
