Haber

İbrahima Yattara

İlginç bir adamdı.
Dünyada nesli tükenen futbolculardandı.
Sempatik, karizmatik.
Rakip takımı yok edebilecek özelliklere de sahipti.
Kendi takımını yok edebilecek özelliklere de…
Onun için Belçika’dan 3’e 5’e geldi.
Hani adam kadını pavyonda görür, aşık olur evlenir, sonra ondan ev kadını yaratmaya çalışır ya…
Sanki pres yaparken tanıştılar onla.
Sanki alan daraltırken…
* * *
Ne, nerede doğduğu belliydi, ne de ne zaman doğduğu.
Ne kaç yaşında olduğu…
Belki 40 yaşında.
Belki 4.
Belki de 74, 64, 14…
Ne dese inanmak zorundaydık.
* * *
“İçiyor” dediler.
Ondan daha az yetenekli olanların, Real’de, Milan’da kendisinin 8-10 katına oynamalarına kafasını takıyordu belki.
O içmesin de kim içsin?
Bir şişe Milan’a, bir şişe Real’e.
Sonra birer tane daha…
Mesela saçını kanarya sarısına boyatması…
Taa Madrid’den, Milano’dan fark edilmek istiyordu garibim.
Ve…
Yüzündeki o ifade…
Karşısında oynadığınızı düşünsenize.
Bacak arası atsa da ifadesi aynı.
Bacak arası yese de…
Çalım atsa da aynı.
Yese de…
Tekme atsa da yese de…
Gol atsa da gol yese de…
Fenalık gelir adama.
* * *
Trabzon onu böyle tanıdı, başka bir Yattara yaratmak istedi ondan.
Kaçtı…
Katarlı’ya.
O rahat bıraksa bari onu.
Ve…
Bordo ve mavinin yanında üçüncü bir renkti.
Çok özleyecek onu Trabzon.
Trabzonlu.

Turkuaz forma tedavülden kalkıyor
TFF karar vermiş.
Turkuazı terk ediyor milli takım.
Nike yeni kreasyon hazırlayana kadar eleme grubunda son kez giyecekler.
Belki kırmızı formalı İspanya’ya, Belçika’ya karşı.
Sonra yok.
Ve daha önemlisi…
Dizayna özen gösterecek Nike bundan sonra.
Bu konuda çok yazdım.
Takıldığım sadece milli formamızın rengi değildi.
Değişmesi gereken onca şey varken, son değişecek şeyin ilk değişmesine takılmıştım.
Ve…
Albenisi yoktu, özensiz hazırlanmıştı, basmakalıptı.
O formayı kimse üstüne giyip bir kafede oturmaz, futbolcunun giymesine, kimse ses çıkarmadı.
Buna da takılmıştım.
Ve…
Dünya çapında bir tasarımcı yapmalı yeni formayı.
Ve…
Tabii bence.

Arda o Arda değil, Sezgin o ‘92 Sezgin’Daha önce yazdım.
Ahmet, Mehmet eski arkadaşlar, birbirlerine söz vermişler. Birinin diğerine ihtiyacı olduğunda ”ben o Ahmet, ben o Mehmet” dediğinde akan sular duracak.
Aradan yıllar geçmiş.
Mehmet fena yırtmış, Ahmet de fena halde terso.
Mehmet’i aramış.
-Mehmet, ben Ahmet.
-Hangi Ahmet ?
-O Ahmet.
-Anladım Ahmet ama, ben o Mehmet değilim, sorry.
***
NBA’e önce Mirsad gitti, sonra Memo, Hido.
İbo Avrupa’yı tercih etti.
Sonra da diğerleri…
Memo o Memo, Hido o Hido değildi artık.
İbo o İbo, Mirsad da o Mirsad değildi.
Herkes fark etti, tek fark etmesi gereken fark edemedi.
Doğan Hakyemez hep o Doğan olarak kaldı.
Bu pırıltılı jenerasyonun bir şey kazanmadan yok olmasının hikayesinin özü bu.
-Alo Memo ben Doğan.
-Hangi Doğan?
-O Doğan!
Ve…
Gerisi hikaye…
Laf istemeden Adnan Sezgin’e gelmişken, ya da ben lafı isteyerek ona getirmişken…
O da bu modelden.
Onla da bu yüzden olmuyor.
Bir iki numara küçük geliyor.
En küçüğüne bile…
Arda’ya bile…
Arda o Arda değil,mesela Topal da Çanakkaleli Topal değil.
Vesaire…
Yabancıları, büyükleri saymadım bile.
En önemlisi…
Galatasaray da o 92’lerin Galatasaray’ı değil.
Sezgin hala o Sezgin.
‘92 Sezgin’.
Geçen sene 96 ruhunu çağırırken 92 ruhunun gelmesinin sebebi de oydu.
Ruhun kabahati yoktu.
Sorun bu Galatasaray’da…
Veya…
Sorun O.
Ve…
Skibbe iki haftada tartışılmaya başlandı.
İki hafta sonrasını göremeyen Sezgin’e, aylar, yıllar emanet edilir mi?
Ve…
İlk kurban Skibbe ,belli.
Ve…
İkinci kurban da kendisi.
Bu da belli.
Farkında mı?
Ve…
Polat’a geç kalmış bir teşekkür.
İyi bir yönetimi var, görüntü de iyi bu aralar.
‘92 A.S’ olmasa napardım?
Onu bana mı bıraktı?

Bilgin’den
İki şeye alışamadım bir türlü.
Bir mana veremiyorum hâlâ.
Bir türlü.
Biri şu…
Bir gün o güne kadar hiç görmediğiniz birini görüyorsunuz, sonra onu her gün görüyorsunuz, hayatınıza giriyor…
Evlilik.
İkincisi…
Her gün bir şekilde hayatınızda olan biri bir gün hayatınızdan aniden çıkıyor, bir daha hiç görmüyorsunuz onu.
Ölüm.
Alışamadım buna.
Hala…
Nazmi abi (Bari) ve Kazım…
Öyle veya böyle hayatımdaydı ikisi de.
Şimdi yoklar…
Bana bile bu kadar koyduysa…
Allah ailelerine sabır versin.

Sadettin Saran bilsin doğruyu
Radyospor’da anamın ak sütü gibi helal bir şekilde, sağdan soldan topladığım Z grubu(yedi delikli zurnanın son deliğinin Z’si) ‘kovulmam’ için son umutlarını Barış’a (Ertül) ve Sadettin Saran’a bağlamış yine zart zurt derken, bir SMS geldi önümdeki ekrana.
Barış gitsin, sen kal.
İmza: Sadettin Saran.
“Biri Saran diye mesaj çekmiş” dedim, ne ruh hastaları var.
Çeken oymuş meğerse.
Korkum şu…
“Bu kadar para harcadım bu radyoya, bunlar mı dinliyor” deyip radyoyu satması.
Açıklayayım.
Zurnanın Z’si dinlemiyor, konuşucu onlar-doğrusu konuşamayıcı- ben varım çünkü.
Bu konuşamama durumu dinleniyor.
AB dinliyor.
Ne ‘Z’ ler varmış aramızda diye.
Programı onlar yapıyor.
Parayı ben alıyorum.
Ha ha!
Allah herkese böyle bir iş nasip etsin.

Kurayı Turgay Demirel mi çekecek?
24 Ekim’de basketbol federasyonu seçimleri var.
‘Padişah’ ya devam edecek, ya devredecek.
Oğluna…
Herhalde.
100 den fazla milli olan basketbolculardan 5 delege seçiliyor statüye göre.
Kurayla!
Efe ve Lutfi 200 küsur kere milli olmuşlar ,rekor onlarda.
Oy kullanamayabilirler isimleri kurada çıkmazsa.
Son bir şey…
Bu statüyü kim hazırlamışsa.
Yuh ona!

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu