Haber

Sevgili Oğuz Çetin

Sakarya’da ki futbolculuk sürecini sanırım senin futbolculuk yaşamının başlangıcı olarak kabul edebiliriz. Ondan öncesine de ön hazırlık devresi diyebiliriz, eğer mahsuru yoksa…

Fenerbahçe’ye transferin ile asıl dönemin başlamış oldu.
Hem saha içindeki futbolcu yeteneklerin ile…
Hem de futbolcu kişiliğim ile taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanmış nadir futbolculardan biri olmayı başarman takdir edilecek durumdu.

Nitekim o süreç, senin için özel statülü dönem olmuştur ki bunu hak eden futbolcu sayısı 100 yıllık futbol yaşantımızda oldukça azdır.
Bu bir özel değerdir, sana karşı…
Fenerbahçe’de ki kaptanlığın,
Milli takımdaki oyunculuğun ve kaptanlığın her zaman övgüye değer namzet olarak belirtilmişti.
Ama…
Nasıl bir ama ki!

Herkesi hayal kırıklığına uğratan antrenörlük sürecinin olumsuzlukları; futbolculuğuna inat bir yapıda ortaya çıktı ve devam etmektedir.

Aslında ortaya koymuş olduğun olumsuzluklar; futbol adına savunulan bir gerçeği de teyit eder cinstedir:
“Futbolculuk ayrı, antrenörlük ayrı birer meslektir.”
“Futbolculuk donanımları; maalesef antrenör olabilmek için yeterli değildir, sadece içinde tamamlayıcı birkaç unsur barındırır.” Demem gerekiyor, sana hitabımda tamamına…
Bunun için iyi bir örneksin.

En büyük hatan; hiçbir evrim süreci yaşamadan direk antrenör adayı olarak kendini ortaya koymandır.
Gelişim eksiklerine rağmen gösterdiğin ego cesaretleri; Mustafa Denizli’nin görevine talip olmaya kadar seni götürdü.
Bu ciddi cesaret; hem mesleki donanım zaaflarına inat, hem de meslek partnerine karşı sadaka ta inattı.

Burada sana bir saptamada yapmak istiyorum:
Eğer duygusal çıkmazların bu kadar etkiliyorsa seni, belki senin dünya çapında yıldız olmanı da engellemiştir.
Var olan seni kuvvetli kıldıysa; senin için “yeterli” olmuş diye düşünmüş olabilirsin, bu senin Dünya ve Türkiye futbolu adına bir kaybını da ortaya koymaktadır.

Milli takımdaki görev sürecin içinde Sayın Fatih Terim’in sizleri dolayısıyla seni ön plana çıkarmadığı için suçlayıcı demeçlerini hayret ile okudum.

Sayın Terim’i en çok eleştiren biri olarak buradaki demecinin yeri ve zamanlama olarak son derece kötü olduğu kanısındayım.

Ben ve benim düşüncem de olan kişiler Fatih Terimi genel anlamda eleştirilecekse maç kazandığı zaman eleştirme ahlaki sürecinin için de olduk.

Skora göre olmadı hiçbir zaman…
Buradan şuna varmak istiyorum.
Eğer çalışma döneminizde; bu konuda bir sıkıntın varsaydı önce gündeme getirmeliydin.

Çözüm konusunda gelişme olmuyorsa da yine aynı dönem içinde istifa etmeliydin ki işte o zaman haklı olurdun, işte o zaman konuşmaya hakkın olurdu.
Şimdi ise susma zamanıdır!
Neden mi?

Artı süreç bitmiş sen ve dahil olduğun ekip bütün olarak hareket ederek, nasıl başladıysanız Fatih Terim önderliğinde, öğlede bıraktınız.

Tıpkı bir aile gibi oluşan süreç (böyle imaj verdiniz veya verdilindiniz) öylede biter.
Aile sırları ailede kalmalıdır.
Babaya ihanet! Olmaz…
Babayı hayırsız olarak düşünsen bile…
Hatta baba hayırsız olsa bile…

Her kötü sonuç mutlaka doğru bir saptamayı ortaya çıkarır da almasını bilene.
Sevgilerle.

Müslüm Gülhan

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu