HaberTransfer

Yetim futbolcu hakkı

Rapçi Ceza’yla bir derdim yok ama hukuğun temel unsurlarından ‘ceza’yla aram iyi değil. Ceza verilerek bir sorunun halledileceğine oldum olası pek inanmam.

Zaten bir yerde sık sık ceza veriliyor, cezalar tartışılıyor ve insanlar bunun dışında bir şey düşünmüyorsa orada çok ama çok derin sorunlar var demektir. Sorunların köklü çözümü özgür vicdanlarda, demokrasi kültüründedir bence. Ve toplumsal vicdanı, demokrasiyi yaralayan her harekete karşı gösterilecek toplu sivil tepkide. Yazılı anayasası ve ceza yasası olmayan ülkelerde insanlar birbirini mi yiyor yani!

Neyse, Gökçek hanedanı Ankaraspor’dan bıkıp Ankaragücü’nü ele geçirdi ya, Federasyon bu süreci durdurdu. Ne yaptı? Ankaraspor’u küme düşürdü, Ankaragücü’ne tepeden inme başkan olan Ahmet Gökçek’e de altı ay hak mahrumiyeti cezası verdi. Basından okuyoruz; o da bu süreyi askerliğini yaparak geçirmeyi tercih etmiş.

Geçen hafta değindim. Bu süreçte Ankara-spor’un suçu ne? Kan ve iş bağıyla oluşmuş bir hanedan bir kulüpten bıkıyor, köklü tarihi ve çok sayıda taraftarı olan Ankaragücü’nü tepeden inme ele geçiriyor. Burada suç varsa Ankaragücü’yle ilgili… Suçlular da Ankaraspor’dan gelip bu kulübü ele geçirenler ile 100 yıllık kulüplerini bu tezgâhın içine çeken Ankaragücü yöneticileri…

Oysa çözüm basitti: Gökçek hanedanı ve sorumlu Ankaragücü yöneticileri, öyle askerlik izni gibi sürelerle değil, ömür boyu futbol yönetimlerinden men edilir, Ankaragücü kongresi iptal edilir ve Ankaraspor’a, en azından sezon sonuna kadar personelin ve futbolcuların maaşlarını ödeyecek bir yardım yapılırdı.

Kaş yaparken gözler oyuluyor
Ne ki Federasyon Ankaraspor’u küme düşürerek, zaten bu kulüpten kurtulmak isteyen Gökçek hanedanının tam da istediğini yaptı… Şimdi herkes oturmuş, Ankaraspor’un daha önce oynadığı maçlar ne olacak, bundan sonraki maçlar ne olacak, onu tartışıyor? Karar sanki çok yerinde de biz uygulamayı düzeltmeye çalışıyoruz. Pirinç diye önümüze taş yığını konmuş, biz içinden pirinç ayıklıyoruz.
Ankaraspor küme düşünce bu sezon Birinci Lig’de mi oynayacak? Oynayacaksa orada beşinci hafta maçları yapıldı. Bu maçlar ne olacak? Lig iptal edilip, yeniden mi fikstür çekilecek?

O zaman kazanılan puanlar ne olacak?
Yok Ankaraspor bu yıl bekleyip gelecek sezonda mı Birinci Lig’de oynayacak? Bu düpedüz onca teknik adamı, personeli ve futbolcuyu ve tabii onların ailelerini ölüme terk etmek değil mi? Bir yıl boyunca bunlar ne yiyecek, ne içecek? Zaten kulübün sahiplerinin terk ettiği yetimlere bir de siz vuruyorsunuz!

Konu Tahkim Kurulu’nda. Kararı onaylasa iş iyice sarpa saracak. Onaylamasa, böyle hayati bir konuda Federasyon kararını hiçe sayarak hukuk sisteminin geçerliliğini ve saygınlığını sıfırlayacak.

Mevcut ceza sistemine de böyle bir son müstehak aslında. Hep yazdım; madem ceza veriyorsunuz bu ceza kusurla orantılı olmalı ve sadece kusurlunun haklarını sınırlamalı. Verilen cezadan konuyla ilgili başkaları da zarar görmemeli. Aynı şekilde yarar da görmemeli.

Bizde tam tersi oluyor. Örneğin hükmen mağlubiyetlerde… Bir takım sahada mağlup olmuş, idari bir nedenle o maçta hükmen yenik sayılıyor, hiçbir zararı olmuyor. Bir takım sahada mağlup olmuş, bu kez rakibi idari bir nedenle hükmen yenik sayılınca havadan, daha doğrusu masa başından üç puan kazanıyor. Sezon sonunda belki bu puanlarla kümede kalıyor ya da Avrupa’ya gidiyor.
Hak mahrumiyeti cezaları da öyle. Yöneticiye ya da teknik adama hak mahrumiyeti cezası veriyorsunuz, gidip tribünde oturuyor. Bir de Beşiktaş-Kayserispor maçında Tolunay Kafkas’ın yaptığı gibi uzaktan takımı yönetiyor, sonra da yardımcısı “aramızda telepati vardı” diye hepimizle gırgırını geçiyor.

Futbolculara verilecek maç cezaları da öyle. Bir takıma karşı yaptığınız bir hareket yüzünden cezalandırılıyorsunuz, o takımın şampiyonlukta ya da kümede kalmada rakibi olan takımın maçında oynamıyorsunuz. Bakın, Manchester City’li Adebayor, Arsenal’li Van Persie’ye yaptığı hareket yüzünden üç maç ceza aldı ve Arsenal’in rakibi ManU’ya karşı forma giyemedi…

Sil gözümün puanını

Adebayor’un oynamama cezasına Britanya Spor Bakanı karşı çıktı. “Bu cezaların bir anlamı yok” dedi Bakan, “Para cezaları zaten kulüplere dokunmuyor, maç oynanama cezası veriyorsunuz, kadrosu geniş takımlar cezalı futbolcunun yerine başkasını oynatıyor.” Bakanın önerisi ise ilginçti: “Artık bu durumlarda da puan silinsin.”

Ben de aynı şeyi söylüyorum. Ceza sisteminiz basit ve net olmalı. İşte sadece kusurluyu acıtacak tek çözüm: Puan silmek. Ankaraspor mu kusurlu, ya da Ankaragücü mü? Kusuruna göre belli miktarda eksi puan verirsiniz. Küme düşürüp ya da hükmen yenik sayarak öteki takımların emek harcamadan üçer puan almalarını engellersiniz. Böylece kusurlu takımlara da ikinci bir şans verirsiniz.

İngiltere’da genellikle bu yaptırım uygulanıyor. Yönetim usulsüzlükleri yüzünden (yaa, böyle cezalar da var) League One’daki Southampton’un 10 puanı silindi. Geçen yıl League Two’da Luton Town’un 30 puanı silinmişti. Transfer yolsuzlukları yüzünden puanı silinen takımlar da vardı.

“O zaman bizim ligler hep eksi puanla biter” dediğinizi duyar gibiyim. Olsun, bugünkü gibi şaibeli ‘artı’lar olacağına adil ‘eksi’ler olsun. Bugün artılarla batıyoruz, o zaman en azından eksilerden artılara gitme şansımız olur.

SPOT IŞIĞI

“YATSANA HAKEM YATSANA”

Yerim doldu, günün yakıcı sorusuna giremedim: “Hakemin görmeyeni mi iyidir, yatanı mı?”…
Kısa fragman: Kasımpaşa-Galatasaray maçının hakemi İlker Meral, Ali Güneş’in topu eliyle kaleden çıkardığını göremeyebilirdi. İnsanlık hali…

Formda olsa ve hızlı koşsa eli yakalayabilirdi belki… Ali Güneş’in maç sonu itirafı normal. Asıl pozisyonun hemen ardından hakeme gidip ‘el var’ deseydi gönlümüze ve tarihe geçerdi… Beşiktaş-Kayseri maçında Bünyamin Gezer’in her düşene düdük çalması ise insanlık hali değil hakemlik sefaleti…
Bir pozisyonda bir kale önünde ısrarla düdük çalıp topu karşı kaleden bile
getirtti… Kendi ne kadar koşuyorsa futbolcuların o kadar koşmasına izin verdi… Maçın durduğu anları uzattıkça uzattı. Nasıl olsa bu anlarda bir şey olmuyor… Futbol tarihine ‘yatsana hakem yatsana’ harika sloganının konusu olarak geçti… Hakemliği böyle
algılayan sisteme ve medya ağalarına az bile… Ertesi gün Manchester Derbisi’ni mükemmel yöneten Atkinson 4 dakika dediği ek süreyi 7 dakika oynatacak ve Owen 90+6’da ‘tarihi gol’ü atacaktı. Açıklama: “Ek sürede oyunun durduğu her saliseyi oynattım”… Ve skandalı
kimse fark etmedi: Beşiktaş-Man U ve Fenerbahçe-Twente maçlarında sahada hakem yoktu…
Bunlar bir yana, Fikret Doğan’ın dünkü Taraf’taki ‘Sıfır Hakem’ yazısını lütfen okuyun. Ufkunuz açılsın.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu