Haber

Ankaragücü’nden sosyal adamlığa

Ankaragücü’nün Gökçek ailesi tarafından yönetilmesi ile başlayan ‘Türkiye futbolu’ yapısının zaaf tartışmaları artık yapı olmaktan çıkmış yıkıma doğru gitmektedir.
Ankara spor ile Ankaragücü olayları bizim ne olamadığımızın ‘ham’ örneğinin kalitesini oluşturmaktadır.
Kulüplerin ele geçiriliş şekleri…
Yönetim kurullarının yapılanmaları…
Küme düşürülme için hazırlanan tezgahlar…
Ve ortada kalan futbolcu ile antrenörler…
Nasıl bir zafiyettir bu?..
Yapılanların aslında hiçbir şey yapılamazın durumunda olduğu gerçeğini bize anlatıyor.
İşin en acı yanı gözü kapalı olarak o futbolcuları ve antrenörleri kapının önüne koyma cesaretindeki cüretkarlığın aleni olmasıdır.
Türkiye’de en ucuz şeylerin başında ‘insan hayatı’ ve insanın emeği gelmektedir.
Saygı..Bizim için her zaman arkada bir yerlerde kalması gereken değerli bir olgu olarak kalmasıdır.Kalitesi ise..Hiç kullanılmamak üzere orada olmasıdır!..
Kimsenin ahlaki değerlere de itirazı yok ama kağıt üstünde… sadece kağıt üstünde kalmasından dolayı ahlaki olduğu gerçeği de tüm insanlığın hizmetine sunulmuş bir kültür hüviyetindedir!..
Burada tartışılması gereken önemli aktörlerin futbolcu ve antrenörlerin olduğunu ortaya koyarak olayın bu boyutunu ele almak gerektiğine inanıyorum.
Çünkü hepsi süreci bizler gibi izleyerek; çözümü üçüncü şahısların ellerinde aradılar.
Böylelikle çözümün aktörleri yerine sorunun etkisiz elemanı olmayı tercih ettiler.
Tercih zorunluluktan olduğu gerçektir ama bu onların suçunu hafifletmez.
Suçları ise:
Sosyal haklarına karşı kayıtsız davranmaları…
Mesleki ahlak unsurlarının başında ;haklarını oluşturmak ve bunlara sahip çıkmaktır.
Asla zora düştüğü zaman bu haklar akıllarına gelmemelidir.aksine güçlü olduğu zaman bu haklarının ne olduklarını ortaya koyarak ,örgütlü savunma mekanizmaları oluşturmalılardır.
İşte’ Profesyonel Futbolcular Derneği’, tabelası bile gözükmüyor.
Turgay Şeren’den önceki başkanı Adnan Sezgin’di.Ne zaman?.. İstanbul sporda profesyonel yönetici olduğu zaman .Yönetici ve bir futbolcu derneğinin başkanı.Bu nasıl bir çelişkidir!..
Tek yaptığı; aidatları yatırmayarak FİFpro’dan üyeliğimizin düşmesini sağlamıştır .
Bu kadar dejenere bir yapının herhangi bir futbolcunun hakkını savunması mümkün olabilir mi ?..
İşte üçüncü liglerdeki yaş sınırının 25 çekilmesi …
Hangi mantık adının önünde profesyonel isim olan bir meslek grubundaki para kazanıp yaşamının geçimini buradan sağlayan insanları hiçbir gerekçe göstermeden sistemin dışına iterek üretim den ve istihdamdan mahrum edebilir ki.
Bu bir insan hakları ihlaline değer bir yasaktır.mantığı ise..Ben yaptım oldu…
Yine tekrarlamak istiyorum sorunun kaynağı ,sosyal bir varlık olan futbolcuların kendilerinin farkında olamamalarıdır.
En azından gelişmiş ülkelerdeki o çok zengin kulüplerin,çok zengin futbolcularının nasıl olup ta sosyal haklarını savunan kurumlara üye olmada tereddüt yaşamadıklarını incelesinler.
En azından PFA’yı(İngiliz Profesyonel Futbolcular Sendikası) incelesinler.
İncelesinler ki..Yaşam kalitesini arttırmanın yolunun iş güvenliğinden geçtiğini ve hiçbir kaygının yaşamına nasıl müdahale ettirilmediğini görebilsinler.
İşte bu yüzdendir futbolcunun saha içi güveni …
Bu yüzdendir istikrar…
Bu yüzdendir kalite…

MÜSLÜM GÜLHAN

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu