Haber

Ayrıcalık Değerleri

Yaşadığımız toplum içinde mesleki veya sosyal yapı çerçevesinde sahip olduğumuz donanımların etkileri topluma yön verecek ve uluslararası saygınlık görecek düzeydeyse, işte o zaman ayrıcalıklı olmayı hak ediyorsunuz demektir.

Tabii ki burada ayırt edilmesi gereken çok önemli saptama vardır; ayrıcalıkla boş ‘imtiyaz’ sahibi olmayı birbirine karıştırmamak lazım. Bizler genellikle donanımlardan çok karşımızdakinin sahip olduğu koşullardan nasıl yararlanacağımızı düşündüğümüzden; ortada bilgisiz yetkili bir sürü ‘makam’ cesaretle dolaşmaktadır.

Bunun sorumlusu toplumun değer yargılarındaki erozyonu kabul eden biz yaşayanlardır.

Beklentilerimiz, hiçbir zaman bizim dışımızdaki ahlaki değerleri içeren, ‘bilgi’ öncülüğüne sahip hak edenlerden yana olmamıştır.

Futbol dünyasına baktığımızda da aynı çelişkileri görmekteyiz. Bizler ile onlar arasındaki değerler karşılaştırılmasından dolayı. Beckenbauer, Platini ve Cruyff isimlerini duyduğumuzda herhalde değerlendirmeye nereden başlayacağımızı şaşırırız.

Futbolun içinde yorumladığımız zaman bu isimlerin Alman, Fransız ve Hollandalı olmalarının hiçbir önemi yoktur.

Ulusal olmanın yanında uluslararası alanda sahip oldukları saygınlıklarının kaynağı Dünya Futbolu’na olan katkılarıdır. Hem futbolculukları olsun, hem teknik adamlıkları olsun, hem de yöneticilikleri olsun tartışılmaz değerlere sahiptir.

Sanırım ne ülkelerinde, ne de uluslararası alanda yıllık kazançları ile ilgili polemik yaşamamaktadırlar. Zaten böyle bir tartışma kendilerine karşı büyük saygısızlık olur sahip oldukları saygınlıktan dolayı.

Tartışma, ancak içinde bulunduğu konum ile sahip olduğu bilgi ve öncü değerleri arasında ciddi çelişkiler varsa ortaya çıkmaktadır. İster maddi olsun ister mesleki olsun bu süreci engellieyemezsiniz.

Sokrates ‘Tanrılar olmasaydı biz kendimize yeni tanrılar yaratmak zorunda kalacaktık’ diyerek insanlığın içinde bulunduğu boşluğun büyüklüğünü izah etmiştir. Bizler de kendimize sürekli tanrı düzeyinde imparatorlar, krallar, sultanlar yaratarak bu yorumu haklı çıkarmayı başardık.

İşin komik tarafı bu payeleri verdikten sonra ise çok çabuk geri alarak yaşadığımız yanlışlıkları teyit etmiş olduk.

Tabii ki bunun temelinde ise kahramanlarımızın donanım eksikliklerinin, daha doğrusu boş yönlerinin çabuk ortaya çıkmasıdır. Beckenbauer futbol oynarken ‘imparator’ oldu, hâlâ ‘imparator’. Öldükten sonra da ‘imparator’ kalacaktır.

Hiçbir zaman tartışma konusu bile yapılmamıştır, yapılamaz da.

Bechanbauer bizim için Godot’yu beklemekle aynı ayarda isimdir. Bugünkü bulunduğumuz koşullar ve isimler çerçevesinde. Sanal kahramanlar yaratmanın anlamsızlığını görerek, sadece doğru isimlerin önünü açıp kendi saygın isimlerimizi ortaya çıkarmamızın her şey için yeterli olacağı kanısındayım…

Sayın Müslüm Gülhan’a ve Gülhan’ın yazılarını Futbolistan.net ile paylaşan Birgün Gazetesine teşekkür ederiz.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu