Maçın son dakikası değil… Son uzatma dakikası demeye bile varmıyor dilim. Son 10 saniye…
6. haftada terk edilen liderlik koltuğunu geri almak için geçmesi gereken son 10 saniye… Hani derler ya aklıma gelen başıma geldi diye. İşte aynen öyle oldu. Tüm Galatasaraylıların korktuğu son 10 saniyede geldi başlarına…
Bu maçı sağlıklı bir nabızla yeniden izlesek eminim Galatasaray’ın kazanmak için aslında hiçbir şey yapmadığını daha iyi görürüz. Çünkü kazanmak için önce kendine güvenin olmalı. Ayağın yere daha bir sağlam basmalı ve asla bahanelere sığınmamalısın.
Galatasaraylı oyuncular kaçırdıkları gol pozisyonlarından sonra “bunları çok ararız” diye içlerinden geçirdiler mi bilmiyorum ama maçı izleyenlerin hemen hemen hepsi bu söylediğimi düşünmüşlerdir. Özellikle de maçın terse döndüğü son 15 dakikada…
Elbette bu trajik gecenin sebeplerinden birisi de Hüseyin Göçek’ti. Yıllardır birbirini hiç sevmeyen iki taraf olmuştur hep Galatasaray ve Göçek. Bu sadece benim kanaatim değil. Göçek’in yönettiği Galatasaray maçlarının sonuçlarına bakarsanız bu ikilinin neden birbirlerine ısınamadığını da anlarsınız. Onun yönettiği 5 maçta 1 galibiyet almış Cimbom. 2 maç beraberlikle biterken diğer 2 maçı da rakipleri kazanmış. Yeri gelmişken paylaşayım. ‘Ekşi Sözlük’ yazarları bu duruma farklı bir yorumlar getirmişler. İçlerinden bir tanesinin yazdığı entry şöyle: “TSL’de Galatasaray’a karşı en başarılı takımdır. Zira Göçek ile GS daha önce TSL’de 5 kez karşı karşıya gelirken bunlardan 1’ini GS, 2’sini Göçek kazanmış, 2 maç da berabere bitmiştir.”
Hakemin performansı ve tarafsızlığı hakkında ben de çok iyimser değilim ancak şu bir gerçek ki; Galatasaray’ın mevcut imkânları ve kadrosu sebebiyle bu maçı çok daha rahat tamamlaması gerekirdi. Yani kim de derse desin hakem Göçek sadece koca bir bahanedir.
Maç sonu açıklamalarda bulunan Mustafa Sarp’ı da unutmamak lazım. Aziz Yıldırım’ın maça müdahale ettiğini ima eden oyuncuyu süper keskin zekâsından ötürü kutluyorum! Ayrıca sahalara yeni bir tepki koyma biçimi geliştirdiği için de ne kadar teşekkür etsek azdır! Bundan sonra hakeme kızan oyuncuları daha dekolte formalarla görürsek kimse şaşırmasın.
YİNE, YENİDEN FORZA LİVORNO
Futbola her açıdan bakabilen bir ülkenin evlatları olarak bir tek soldan bakmanın ne kadar zor olduğunu iyi biliriz. Ne mutlu ki; inatla buna emek verenler var. Mevcutlarından çok farklı bir futbol inisiyatifi olan www.forzalivorno.org üyelerinin çabasıyla gerçekleştirilen bir panelde bunu bir kez daha anladım.
Panelin konusu “Tribünlerde ırkçı ve şovenist dille nasıl mücadele edilebilir”di. Birbirinden değerli panelistler eşliğinde yaklaşık 4 saat boyunca neler yapılabiliri tartıştık. Hatta sadece ırkçılık değil cinsiyet ayrımcılığı, homofobik saldırganlıklar ve nefret tezahüratları da ele alındı.
Kimi zaman aynı düşünmesek de, çoğu kez ortak bir dile ve amaca sahip olduğumuzu görmek mutluluk vericiydi. Sayısal olarak kadınların azınlıkta kalması bir eksiklik olarak algılanabilir. Algılanmalı da! Ancak söz alan kadınların konuşmalarını dinleyince bu eksikliğin sadece “nicel” kaldığını fark ettim ve sevindim.
Özetle; bunca salaklığın kol gezdiği futbol dünyasında ne mutlu ki solak düşünen birileri var…
Ve ne mutlu ki Forza Livorno var…
Erkut Tekin