FutbolHaber

De Sanchtis iyi Transfer Ama

Başlık sizi yanıltmasın. Sarı kırmızılıların yeni kalecisi için bir çırpıda burun kıvıranlardan değilim. Dünya futbolunu, özellikle de Serie A’yı iyi takip edenler, Morgan De Sanctis’in kaleciliği hakkında bırakın polemiği, küçük bir tartışmaya bile girmezler. Zaten vahim olan, şu anda O’nu tartışan meslektaşlarımın De Sanctis’in Sevilla öncesi performansından bîhaber olmasıdır!

Neymiş efendim? De Sanctis, geçen yıl Andres Palop’un arkasında yedek kalmış. Biraz takip etselerdi eğer, De Sanctis’in Udinese’de ki son beş yılında nasıl tulum çıkarttığını da bilirlerdi. Futbol sistemini defans ve özellikle iyi kaleciler üzerine kuran Serie A’da beş yılda 174 kez görev alan bu oyuncuya cahilce yakıştırmalar yapmak, bize özel bir durum olsa gerek. Ayrıca unutmayalım ki; Sevilla’nın İtalyan kaleciyle ile olan sözleşmesi bu sezon sonunda bitecek olmasına rağmen, O’nu satmayıp kiralama yoluna gitmesi de önemli bir ayrıntıdır. İsteselerdi sezon sonu bedelsiz ayrılma ihtimali olan De Sanctis’i makul bir fiyata satabilirlerdi.

Kim ne derse desin Galatasaray’ın iyi bir kaleciye ihtiyacı vardı. Belki büyük bir iddia olacak ama Galatasaray taraftarı bu sezonun sonunda De Sanctis’in satın alınması için Adnan Polat’ı çok sıkıştıracak. Çünkü Taffarel ve Mondragon’dan sonra De Sanctis’in de uzun yıllar Cimbom’a hizmet etmemesi için hiçbir neden yok. Gelelim başlığa. Siz de bilirsiniz ki; Jupp Derwall için “Futbol basit bir oyun değildir”, Johann Cruyff’a göre ise “Futbol basit bir oyundur, ancak en zoru basit oynamaktır”. İkisinin ortalamasını alırsak eğer, teoride basit olan, ancak pratikte zor oynanan bir oyunla yüz yüze geliriz. Bu yüzdendir ki, en yakınınızdaki insan bile futbol adına saatlerce ahkam kesebilir. Teknik, taktik, malî vs vs…

En güzel tarafı da duyduklarınızın birçoğunu siz de doğrularsınız. Peki, herkesin futbolu bu kadar bildiği, Dünya 3.sü, Avrupa 4.sü olan bir ülke neden bir futbol ülkesi olamaz sizce? Acaba cevap, oyunu kurallarına göre oynamamak olabilir mi? Futbolda çıtayı yukarılara taşımış bütün ülkelerde ortak bir nokta vardır. Alt yapı…

Bu ülkelerin federasyon ve kulüpleri, ilk adımlarını alt yapı organizasyonlarıyla atmışlar yıllar evvel. En az A takımları kadar değer veriyorlar genç ve minik takımlarına. Çünkü futbolun olmazsa olmaz kuralı olan insan faktörünü keşfetmişler. Biliyorlar ki; insana yapılan her yatırım, bir şekilde yol, su, elektrik olarak kendilerine geri dönecek. Galatasaray ise Türkiye’de bu konudaki en iyi örneklerden bir tanesi (Zafer Koç ve Ali Yavaş gibi değerli futbol emekçilerine yapılan vefasızlık ayrı bir tartışma konusu). Bu sayede Türk futbolu sayısız yetenekli oyuncuyla tanıştı. Geçmiş yılları kontrol ederseniz eğer, Galatasaray alt yapısının hemen hemen her mevki için mutlaka bir oyuncuyu A takıma sürdüğünü görürsünüz. Bir yer hariç. Kale…

De Sanctis transferi bana bu durumu hatırlattı. Her mevki için onlarca oyuncu yetiştiren bir kulüp, neden yıllardır kalesini emanet edebilecek bir kaleci yetiştiremez? Bırakın birinci kaleciyi, ikinci kalecisi bile çoğu zaman kendi bünyesinden yetişmemiştir. 17 yaşında devraldığı kaleyi, 17 yıl aralıksız koruyan Turgay Şeren’den başka bir örneği bilen varsa lütfen bana da söylesin.

Dediğim gibi, De Sanctis iyi transfer ama, aması var işte. Bilmem anlatabildim mi?

Sayın Erkut Tekin’e ve Tekin’in yazılarını Futbolistan.net ile paylaşan Birgün Gazetesine teşekkür ederiz.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu