FutbolŞike Çetesi

Hukuk Konuşmalı

Şike konusunda kaç gündür yazıyoruz. Sayfalarımızda suçlananların görüşleri de yer alıyor. Bu bir zafiyet değil. İddiaların değerini düşürmüyor. Tam tersine artırıyor. Çünkü savunma hakkı kutsaldır… İnsanların kendisini savunmasını önlemek, onların söyleyeceklerini söylemelerine, kendilerini ifade etmelerine olanak tanımamak demek, hukuku tanımıyorum demektir.

Ama suç ve suçlu olgusunu ortaya çıkartırken, yasalar kadar önemli olan bir şey de ahlaktır. Ahlak, namus olmadan bir işe yaramaz. Nice ahlaksız ve namussuz adamlar vardır ki, ellerindeki kan kurumadan katilliklerini zamana sildirmeye, nice onursuz adamlar vardır ki rüşvetin, haracın, uyuşturucu batağının karası daha üzerlerindeyken, ahlak abidesi olduklarını ilan ederler. Sakın yılmayın. Kızmayın.

Onların bu çabalarında destekçileri de vardır. Kocalarının arkadaşıdırlar, karılarının yakınıdırlar, korkarlar, sinerler ya da ruhları en az savundukları adamlarınki kadar kötü ve karanlıktır, sadece cesur değillerdir ve yüzleri insanı yanıltır.

Para babalarının vitrini
Oysa iyiyle kötüyü ayıran ahlak, namus gibi kavramlarla desteklenmiş hukuk düzenidir. Hukuk insan uygarlığının ve bilincinin yarattığı en büyük erdemdir. İnsanlık onuru kavramı hukukla var olur. Hukuk bir eğitim sorunudur. Ama namus, erdem ve ahlak bize büyük annelerimizden, dedelerimizden gelir. Elle tutulmaz, gözle görülmezler. Ama insanım diyenler bunları bilirler. Spor bu değerleri taşıyan, geliştiren, güzel örneklerle büyüten en önemli araçtır. Şimdi bu değerlerde bir sarsıntı var. Çünkü spor kurumları ve adamlarında bir sıkıntı var.

Çok iyi ve doğru örneklerini, ki bunlar eminim çoğunluktadır, bir kısım sporcularımız şikenin ne olduğunu en iyi bilenler. Hakemlerimiz görüp, yaşayıp duyanlar. Futbol takımı yöneticileri ya aklanma ve itibar peşindeki mafyanın adamları, ya da kendine kimlik arayan, toplumda tanınma hevesi içinde bulunan kişiler.

Futbol sahalarımızı bu kafaların ve ellerin, çocuklarımızı bu düşüncelerin eğitimine nasıl terk edeceğiz? Savunmasız kitleleri spor diye şikenin kucağına, mafyanın çıkar dişlilerinin arasına mı bırakacağız? Bıraktığımız için bugün geleneklerin taşıdığı öğretilerde ahlak, namus, onur kavramlarında yıpranma var. Bundan çıkışı en önce spor adamlarımız tartışmalı. Spor kulüpleri parası olanların vitrini olmamalı. Çalışan ve başaranların yıldızlaştığı yerler olmalı. Sporu halkla bütünleştirmenin yolunu bulmalıyız. Bilime açmalıyız, bu haliyle ancak mafyanın yatağı olur zaten.

Ali Fevzi Bir… Susurluk çetesinin tescilli üyesi. Ya da onunla birlikte bu ortaya çıkan şike olayında suçlananlar. Savunma haklarının kutsallığına sonuna kadar saygılıyım. Ama aralarında öylesine bir pişkinlik yarışı var ki, şaşkınlıktan ben utanıyorum. Ali Fevzi Bir, kaçak. Polis onun kaçışını izlemiş. Ankara’daki yetkili konuşuyor ya her hafta. Artık boşa konuştuğu kesin. Ali Fevzi Bir Milano’da, onlar Ankara’da. Yaşa yaşa gör temaşa… Onlar da benden öğreniyor. Oysa hukuka yeni hesaplar vermesi gerekiyor. Tutuklu olması gerekiyor. Ama hukuku uygulayacaklar onu nasıl soruşturacaklarına karar veremiyor. Dosya dolanıp duruyor. Amasya’nın bardağı bir olmasa bir daha misali…
Ali Fevzi Bir, bant çekimde ATV’de beni suçlamış. Bant kullanılmadı. Ama duydum. Ben, “Karanlık bir adammışım”…” Kimlere hizmet ettiğim belliymiş”…

Şecaat arz ederken merdi Kıpti, sirkatin söylermiş… Bana bunları diyen Ali Fevzi Bir. Oysa ona yakışan susmak… Hukuk önünde savunma yapmak. Bir de diyor ki, “Hangi birinci lig takımı bahis listelerinde varmış?”
Kendi konuşmalarında bugün yer alıyor. Onun için bir şey demeyeceğim. Konuşmaları kendisine yanıt.

Sorular ve yanıtlarım
Herkes bana aynı soruyu soruyor.
– “Bunlar doğru mu?”
Evet doğru. Çünkü elimdeki dosya hukukun emriyle hazırlanmış bir dosya… İçinde de deliller var. Yazmadan önce gösterdiğim bütün hukukçular bunların meşru, gerçek ve doğru olduklarını teyit ettiler.

– “İyi de niye adamları yakalamamış da sokakta bırakmışlar? Doğru olsa hepsini içeri almazlar mı? Hukuk kendi hazırladığı dosyayı sümenaltı mı etmiş yani?”

– Türkiye sorununun en önemli boyutu da bu. Yani hukukun içinde bulunduğu durum. Hukuk dosyayı hazırlamış ama ne yazık ki dosyaya bakacak, araştırıp, soruşturacak savcının kimin olacağına karar verememiş.
Eğer ben bu dosyayı ele geçirip yazmasam karar falan vereceği de yok zaten. Öylece bekleniliyor. Dosya 3 Ocak 2002’de DGM’den görevsizlik kararıyla Kadıköy Savcılığı’na yollamış. Bugün itibariyle başlayabilirse soruşturma başlayacak. O tarihten bu yana Kadıköy’e, sonra Beyoğlu’na, sonra yine Kadıköy’e savcılık savcılık gezmiş… Bu süreç sümenaltı edilme olarak adlandırılabilir mi? Hukukçular yetki anlaşmazlığı diyor. Olaya şimdilik böyle bakmakta da yarar var?

Kendilerinden çok emindiler
Hukuk, hukukçular eliyle uygulanan bir şey. Hukukçuların bu noktada hatası var ise, o da hukuk eliyle tamir edilir. Ben gazeteciyim. Kimseyi yargılamak veya sorgulamakla yükümlü değilim. Bu şike olayında adı geçenlerin hiçbirisiyle bugüne kadar yüz yüze gelmedim. Bir tek Ali Fevzi Bir’i, Ömer Lütfü Topal cinayetinin duruşmaları sırasında mahkeme salonunda görmüşlüğüm var. O kadar. Futboldan da hiç anlamam.

Ben dosya elime geçtiğinde belgelere bakarım. Doğruluğunu araştırırım ve doğru, gerçek, belgeli, kamusal yararı olan, halkın bilgilenmesinde yarar gördüğümü yazarım. Yargı hukukun sorunu. Hukukun bu olayda başka sorunları da var. Örneğin yargılanan kişi olan Ali Fevzi Bir nasıl oluyor da dosyadan haberdar? Elden ele gezişini izliyor? Bundan bir şey çıkmaz diyebiliyor? Daha hazırlık soruşturması bile başlamayan DGM emriyle toparlanmış ve belgelenmiş bir dosyayı bu kadar yakından nasıl oluyor da biliyor? Ve bir hafta sonra cezaevine girmesi gerekirken, bu dosyada birinci sanıkken şimdi nasıl oluyor da Milano’da bulunuyor? Bu sorulara benim vereceğim yanıtlar var. Ama önce hukuk. Önce hukukun bu konularda konuşması lazım. Onları beklemek gerek.

Spor basını bu olayı tartışmak zorunda
– “Bunları yazdınız, ortaya attınız, iyi de adamlar delil yetersizliği denilerek mahkeme tarafından serbest kalırsa ne olacak? Bu işin sonuna, köküne kadar gidilmezse ne olacak? İş kapatılırsa ne olacak? Mafya bundan da sıyrılırsa ne olacak?”

– Bu olaylara ben hukuk penceresinden bakarım. Hukuk delil yetersizliği der, beraat der, suçlu der. İtiraz varsa, başka belge ve bilgi varsa ortaya konur. Ben yargı makamı değilim. Beraat eden, beraat etmiş olur. Ama dava süreci, sorgulama süreci kamuya açık. Savcıların iddianamesini ve yargının duruşmalarını izleyip göreceğiz.

. Bu onlara ceza verilemediğini gösterir. Ama zaman katillerin katilliklerini, hırsızların hırsızlıklarını azaltmaz ki… Karar hukukundur. Türk adaletinindir. Toplumu temizleyecek olanlar iyiyle, kötüyü bize gösterecek olanlar, onlar.

Şike Sohbetleri

Arayan şahıs: Ali Fevzi Bir
Aranan şahıs: Sadık İlhan

Sadık: Alo…
Ali Fevzi Bir: Nasılsın Sadık Hoca, gittin mi?
S: Sağolasın abiciğim, gitmedim, günü birlik gitmeye karar verdim ya.
A: Kimler var yanında?
S: Hakan Osman Yavuz ve Kenan Kozak abi.
A: Kenan bizim o ufaklık.
S: Haa, eve geldik ya.
A: Gelecek misiniz yarın İstanbul’a?
S: Geçmeyiz abi ya, döneriz yarın maçtan sonra başka zaman geliriz İstanbul’a ya.
A: Şimdi şey aradı beni, Ali Oto var ya…
S: Hıı.
A: Anladın mı kim?
S: Tanıyorum abi Ali abiyi hıı.
A: Haa Sadık hocanın telefonu dedim ben söylerim, Erzurum benim takımım diyor. Dedim ki Sakarya’nın da antrenörü benim çocukluk arkadaşım.
S: Bi de onu deseydin abi.
A: Ha.
S: Ne diyor o zaman?
A: Ne yapıcağız dedim, sana bir şey söyleyeyim.
S: Hıı.
A: Ortaya yöneten hiç ikisinin de hedefi yok Ali Oto’yu ararsın, Ali abi aradı dersin o kadar, bildiğini çal yani boşver.
S: Tamam abi.
A: Öyle bedavaya iş mi yani.
S: Yani Sakarya’yı niye kızdırayım abi?
A: Coşkun da benim sınıf arkadaşım.
S: Biliyorum abi, sen Coşkun’u ezmesinler diye birkaç kere söyledin ya, ezmesinler filan diye…
A: Ha Coşkun da benim sınıf arkadaşım yani.
S: Yok abi, ortada ne görüyorsam onu yaparım.
A: Sen onu ararsın, Ali abi aradı dersin, ben aramış olayım yani tamam mı?
S: Abi onun cep numarası falan değişti herhalde ya bana verdiği…
A: Üç yüz elli, şimdi ara şimdi ara, havaalanında yakalarsın.
S: Ha.
A: Üç yüz elli beş…
S: Üç yüz elli beş evet abi…
A: Otuz beş altmış yedi otuz ikili.
S: Otuz beş altmış yedi, tamam.
A: Haa Ali abi aradı dersin tamam, sana bir şey söyleyeyim.
S: Haa…
A: Bildiğini oku, aman ha ikisinin de hedefi yok hiç.
S: Tamam abi, aynen gördüğümü çalarım ya, o maçlarda kendimi ezdirmeyeyim, daha güzellerine lazım olacak.
A: Yok yok, sakın sakın ya, bunlar bilmiyor bu işleri.
S: Evet.
A: Yani sana bir şey söyleyeyim, adamdan bir şey istiyorsun da yani yapılacak iş var yapılmayacak, bir hedefleri olsa dersin ki…
S: Yani abi bi de Harun gitti ya bunların maçına.
A: Haa.
S: Erzurum’a, abi inanılmaz kötü takım diyor, ben demiştim o zaman Erzurum’u kolla Dardanel’in bi b…u yok hani diyor, abi berbat takım diyor ya hiçbir özelliği yok diyor.
A: Tamam.
S: Tamam abi.
A: Tamam görüşürüz.
S: Ben tamam Ali abiyle görüştüm derim ona.
A: Tamam.
S: Tamam abi.
A: Hadi görüşürüz.
S: Tamam abi görüşürüz.
A: Hadi eyvallah.

Arayan şahıs: Ali Fevzi Bir
Aranan şahıs: X şahıs

X şahıs: Alo…
Ali: Alo…
X: He.
A: Ayrı ayrı yerlere üç tane takım oynayacaksın oğlum, işte yüzer bin yüzer bin yüzer bin oynayacağız, cevap gönderdin mi sen kağıdı.
X: Yok neye?
A: Kağıdı gönderdin mi?
X: Kağıt geldi ya senin dükkana.
A: He şimdi aldırırım onu.
X: Eve telefon açtım ben.
A: Şimdi baktırırım ben, ona baktırırım, bir tane şimdi bir de şeyden çıkarırlarsa çok kötü.
X: Neden?
A: Listeden çıkarırlarsa…
X: Göz, Göztepe – Antep maçı ha?
A: Ha.
X: Maç nerede ki?
A: İstanbul’da oynanacak maç.
X: Normal şartlarda neredeydi?
A: İzmir’deydi.
X: İzmir’deydi he, şey Antep’e vereceksin yani ha?
A: Haa iki otuz falan verir.
X: Antep’e fazla verir.
A: Anladın mı?
X: Dışarıda oynuyor diye, dışarıda oynuyor diye fazla verir.
A: Hı sana bir şey söyleyeyim…
X: Ama ne biliyon mu? Yarından oynamak lazım, şimdi neden biliyon mu?
A: Hı…
X: Bu maç ne zaman, cumartesi mi?
A: Cumartesi.
X: Yarından oynamak lazım, çünkü geç kalınır, yani yarından bitmesi lazım, yani çünkü herkesin haberi olmadan yarından oynayıp ondan sonra da telefonları kapatacaksın.
A: Tamam.
X: Kapadıktan sonra zaten geç.
A: Zaten bir tane maç üç tane oynayacağız, bakalım üç tane ne bulacağız bir bakayım ben, bakayım listeye de gece sahurda arayacağım seni, şimdi Büyük Kulüb’e gidiyorum.
X: Gece arasana beni sahurda.
A: Tamam.
X: Oldu abi.
A: Çok pahalı gelmedi mi…. (Görüşme kesiliyor)

Arayan şahıs: Ali Fevzi Bir
Aranan şahıs: Dilek

Dilek: Alo.
Ali Fevzi Bir: Dilek…
D: Efendim.
A: Dört kişi gelin.
D: Tamam.
A: On birde orda olun.
D: Tamam canım hadi bay.
A: On bire çeyrek kala falan orda olun.
D: Tamam canım.
A: Tamam.
D: Tamam.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu