FutbolHaber

Allah’ın adamının hezeyanı deyip geçin, takılmayın

Babam 100 yaşında öldüğünde, biri “ee hâlâ mı ölmesin, daha ne yaşayacak, ne üzülüyorsun“ gibilerinden bir şeyler söylemişti.
Haklıydı belki.
Karısını, kocasını, kızını oğlunu genç yaşta kaybedenler var etrafımızda.
100 yaşına kadar üstelik sağlıklı yaşayan bir ihtiyardı babam ona göre.
Ama o benim babamdı, bir babam vardı ve 100 yaşında ölmüştü, ne yapabilirdim?
Zil takıp oynadikos mu yapacaktım?
Ve üstelik…
Yaşarken farketmiyor insan, o yaşta bile ne kadar yükümü(zü) taşıyormuş, ölünce fark etmiştim(tik).
Vedat Abi’nin oğlu Suat ve Orhan’ın (Şengürbüz) oğlu Utku günlerdir hep aklımda.
Allah sabır versin onlara.
Utku’nun annesi de fena rahatsızmış, o iyileşse bari.
Bir aile dramı bu.
Evladım…
İnsan bazen sağlıklı olduğu için, ailesinde sağlık sorunu olmadığı için kötü hissediyor kendini, utanıyor.
Mesela ben, mesela şimdi…
***
Birşey yazmak içimden gelmedi bu hafta.
Sorry!
Daha dünün dünü bizim Nihat’ın melek gibi karısı İnci’yi kaybettik.
Daha dün rahmetli İsmet Abi’nin (Prof. Giritli) eşi, bizim Yasemin’in melek gibi annesi Suna gitti.
Of!
3 arkadaşım kanserle boğuşuyor, günden güne gözümüzün önünde eriyorlar.
Offf!
Havalar sıcak, nemli.
Şahane insanlardı hepsi ve hele Orhan’ın geride bıraktığı karısının durumu filan, küçük Utku’nun babasının tabutunun yanındaki o görüntüleri falan…
Offffff!
Kalp dayanmıyor valla, en azından benimki…
Yine de bir iki satır karalardım, oradan buradan, bundan şundan doldururdum köşemi, ama profesyonelliğe yenilmek istemedim, korktum.
Tadım tuzum kaçar maçar, neme lazım!
***
Niyetim ölümü meze yapmak değil ,’ölümden bana da bir şeyler çıkar mı’ hiç değil, bu biline.
Çıkıntılık yapmak için de değil bunlar, bu da biline.
Futbol dünyası, ikiyüzlü, üç yüzlü, dört yüzlü beş yüzlü.
Binbir yüzlü!
Binlerce binbir surat…
Yüzlece yüzsüz…
Biliyorum, biliyoruz.
Ve…
Hâlâ bilmeyenler de bilsin, bilmeli.
Güzel, iyi insanlar gitti, çirkinler, kötüler taş gibi maşallah, bu da en sinir bozucu olanı.
Okyar ve Şengürbüz hayattayken hak ettikleri değeri görmedi, bu bir tespit, yorum değil, ikisi için yazılanları okudunuz, tekrarlamayalım, inşallah herkesin arkasından böyle şeyler yazılır ama takılmayın fazla.
100 de 100 riya kokuyordu çoğu, istisnalar hariç birbirinin tıpkısının aynısı, aynısının tıpkısıydı, özensizdi, basmakalıptı.
Maç kritikleri gibiydi.
Çoğu iş icabı yazmış, sırasını savmış, belli.
Her sakatlananı hâlâ o meşhur kervana (sakatlar kervanı) katan, sahaya atılan en bilinen en tanıdık maddeleri hâlâ yabancı madde diye tanımlayan, yaratıcılıktan uzak futbolun kalemleri istisnalar hariç bizi yanıltmadı yine.
TSYD yazılı bir açıklama yapsaydı, herkes altına imza atsaydı keşke.
Keşke!
Fazla yer de kaplamazdı gazetelerde.
Gerçek şu…
Futbolun medyasında iş bulmak zor, millet birbirinin üstüne basıp geçmek için hazır bekliyor.
Bu sektörde tanıdığım, 100 adamın 80’i, iyi niyetliyim bugün berbat, bencil adamlar.
Vatan da bir köşe boşaldı koşun, Tv 8’ de, Show’da birer koltuk boş, koş!
Bu kadar mı, valla bu kadar, hepsi olmasa da yarısı bu durumda ve dedim ya iyi niyetliyim bugün.
***
İki biribirinden bağlantısız ve alakasız olay.
Hıncal Uluç 90 Dakika’nın bittiğini Haşmet’den öğrenmiş, kimse ona haber vermemiş.
Serkan (Korkmaz) benle ilk program yapmak istediğinde, kaç yıl önceydi hatırlamıyorum, sık sık “tek hayalim senle program yapmak “diyen o dünlerin NTV’ cisi Serkan, 24’de bu hayalini uzun uğraşlardan sonra gerçekleştirdi, son sezonun son programında canlı yayında “gelecek yıl beraber miyiz” diye takıldığımda , “ne gelecek yılı, ölene kadar” demişti.
Serkan’ın Fox’a geçtiğini bir medya sitesinden öğrendim.
O günden beri görmedim onu, konuşmadım onla.
Ha ha!
Üstelik içlerinde en iyilerden, en temizlerden, en eğitimli olanlardan biri o, iyi bir insan, seviyorum onu.
Fox’da o ekiple, o tarz bir program yapma niyetim yok, hiç olmadı, Allah yollarını açık etsin, bu da biline.
Düzen böyle ve düzene uymak durumunda kalıyor insan bazen demek.
Ya da…,
Ya ‘o öldü’, haber veremiyor, ya ‘ben öldüm ‘zannediyor haber vermiyor, no telefon, no mail, no mesaj son programdan beri.
Valla!
Ha ha ha!
Biraz fosmuyuz, kofmuyuz ,ya da şartlar mı bizi böyle yaptı?
Falafoşumsulaştıramadıklarımızdan mısınız, falafoşumsulaştırdıklarımızdan mısınız?
2009 da futbol medyasındaki en baba soru bu.
Anladikos?
***
Vedat abinin cenazesine gitmedim.
Kurumsal insanların üşüşeceği cenazelerden kaçıyorum.
Duygu, sıcaklık olmuyor, simsiyah giyinip, görüntü vermek için her cenazeyi kovalayan cenaze kuşlarından hoşlanmıyorum, bir de öpüş möpüş onlarla, bu adamlar yüzünden cenazeler de riya kokuyor.
Binler varmış camide.
Evine duaya gittim.
Futbolun içinden bir kişi vardı
‘Bir’.
İki kere kalkmalı cenazeler.
Biri aile için, sıcak duygulu…
İkincisi kurumsallara, cenaze kuşlarına riyakarlara, haybecilere…
***
Beni sevmez medyanın büyük bir kısmı, haklılar, ben de onlar gibi olsam sevmem beni, hatta nefret ederler, bilirim.
Normal.
Vasiyet hazırlıyorum, ölümümden sonra yaşarken tanımadıkları halde bana sulanıp, sallayanlar arkamdan övgü dolu şeyler yazıp çizerlerse, camiye alınmayacaklar, ikiyüzlü takımının gelmesini istemiyorum, listeyi verdim cenazecilere, giriş yok onlara.
Ya da, ”sevmezdik, nefret ederdik, farklıydı bizden hoşlanmazdık, öldü kurtulduk“ diye erkekçe yazsınlar, o yazıyla gelsinler, göstersinler, girsinler camiye.
Talimatım böyle ölücülere, bu da biline.
***
Ölüm tatsız tuzsuz bir şey, havalar da sıcak, nemli…
Bunalttım sizi, farkındayım.
Sorry tekrar!
Ve sürçü lisan ettiysem affola!
Ve…
Caddebostan da seni özleyecek Vedat abi…
Asuman’a, Suat’a Allah Vedat Okyar sabrı versin.
Hele Utku’ya…
Evladım!

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu