Haber

Totaliter futbol

Bir yanım cuma akşamından kalmış, bir yanım cumartesi. Kendimi parçalı forma gibi hissediyorum. Oysa ne kadar başka bir ligdeymişiz aslında. Geçen senenin bir kaza sezonu olduğunu nasılda kabullendirmişim kendime. Yine aynı şeyleri görür gibi olmak bile fena ediyor insanı.

Niye mi karamsarım? Çünkü hakedişlerin katili takımları görmek beni deli ediyorrrr (Yaban karakterine selam olsun)… Galatasaray’ın haftalardır kıvıramadığı “total futbol” keşmekeşini sorgularken bir de üstüne Daum’un çifte forvetli dağılışına tanık olunca muhteviyatı bozuluyor insanın. E bu da bünyeyi zorluyor haliyle…

Sanki sezon başı izlediğimiz bu iki takım değildi. Gün geçtikçe silikleşen, oyun karakteri olmayan sıra takımlarına döndüklerinin farkında değil mi bunlar? Çevrelerindeki onca kalabalık içinde bir kişi çıkıp “kendinize gelin” demiyor mu bu oyunculara?

Galatasaray’ın geri dörtlüsünden Sabri Sarıoğlu dışında ileri bölgeye omuz veren bir tane futbolcu yok. Servet Çetin’in gerçeklenmeyen Bordeaux ve Marsilya transferlerinden sonra kendisini bir türlü Galatasaray’a veremediğini düşünüyorum. Aklı Fransa’da olan Servet’ten kimseye bir hayır yok! E Gökhan Zan zaten hep aynı. Hakan Balta ise kelimenin tam manasıyla bu sezon dökülüyor!

Aynı eleştirileri Fenerbahçe defansı için de yaparsam yanılmış olmam. Bir tek Gökhan Gönül ile direnmeye çalışan bir Fenerbahçe mümkün mü sizce de? Bunlara her iki takımın helva gibi dağılan orta sahalarını da eklerseniz ne kalır ki geriye?

Dikkat edin, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin puan kaptırdığı bütün takımlar onlardan çok koşuyor. Orta sahaları onlardan daha çok top kapıyor, daha yüksek pas yüzdesiyle oynuyorlar. Sonuç ortada!

Futbola harcadıkları paralar maşallah küçük bir Afrika ülkesinin bütçesi kadar. Ama gel gelelim sahaya yansıttıkları sıradan bir Anadolu takımı kadar bile değil. Fenerbahçe’nin teknik direktörü Daum işin kolayını da bulmuş. Cumartesi günkü Kasımpaşaspor yenilgisi sonrası basın mensuplarına “çift forveti ben istemedim, takım istedi” diyerek sonucun sorumluluğunu da bir anlamda oyuncularına yükleyiverdi!

Galatasaray’da ise kaybolan total futbolun izleri aranıyor. Oysa sezon ne güzel başlamıştı! O günlerde kimse Rijkaard’ı yere göğe sığdıramazken şimdi herkes Hollandalının çok da abartılmamasını söylüyor (burayı ben yumuşattım, Hıncal Uluç’a kalsa Rijkaard, hoca bile değil!)

Ancak bu iki takım oyuncularının çok önemli bir özelliği var. Aldıkları parayı hak etmemeleri gibi! Rakiplerine oranla çok daha avantajlı şartlarda oynayan bu futbolcuların son derece rahat olmaları çok şaşırtıyor beni. Bu rahatlık ülke insanının klasik tavrı mıdır bilmem ama yabancı oyuncular da yerlilere uyum sağladığına göre sıkıntı başka!

Total futbol anlayışının dünya futbolundaki yerini çok iyi biliyorum ama sanırım bizim ihtiyacımız olan şimdilik total futbol değil. Trilyonları cüzi bir vergi karşılığı cebe indiren bu kardeşlerimiz için “totaliter futbol” sanırım en iyisi… Belki o zaman bazı şeylerin farkına varırlar!

Erkut Tekin

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu