Haber

Skibbe Sünnet Olsun

Skibbe için suyun ısındığını söyleyenlerin çoğaldığı şu günlerden biraz geriye dönelim. Fazla değil, 3 hafta öncesine. Steaua Bükreş maçına kadar nasıl da süt limandı ortalık! Gençliği, yakışıklılığı ve başarıya aç bir çalıştırıcı olması üzerine bir sürü zırvalıklar süslemişti gazete manşetlerini. Hatta işi bir adım daha ileriye taşıyan spor medyası, Skibbe’nin milli enişteliğini atlamış olmanın üzüntüsüyle kendi içinde özeleştiri verir hale geldi bir an için. Utanmasalar, muhabir ve köşe yazarlarına, teknik adamların yatak odaları için eğitim seansları düzenleyeceklerdi.

Çok izlendiğini bildiğim bir spor programında geçen diyalog aynen şöyleydi…

-Galiba Skibbe ile bizim kızın henüz nikâhları yokmuş.

-Evet, ama yakında o işi de halledecekler. Hoca, eski eşinden daha yeni ayrılmış.

-Hmmm güzel…

Sana ne be adam! Yılların spor adamlığı bunu mu öğretti sizlere? Skibbe’nin hayat arkadaşıyla olan ilişkisi, sizin yaptığınız işin neresiyle alakalı? Oldu olacak çağırın Kemal Özkan’ı, vursun makası, hep beraber eniştemizin mürüvvetini de görelim…

Benzer bir olay, ulusal gazetelerden birinde de yaşandı. Duayen bir spor yazarımız, başta kendi gazetesi olmak kaydıyla Türkiye’deki gazetelerin hiç birinde spor müdürlerinin işlerini yapamadıklarını iddia etti. Çünkü O’na göre bu haberi atlamak spor gazeteciliği adına tam bir fiyaskoymuş. Hemen akabinde O spor müdürü, köşesinden “Kendi gazeteni ilanına kadar okuyacaksın” diye seslendi yazarına. Zira bu haber o gazetede daha önce verilmiş ama malum yazar bundan bihaber olduğu için baltayı taşa vurmuştu.

En berbatını en sona sakladım. Kayserispor karşısında kaybedilen 2 puanın ardından bir spor gazetesinin manşeti şuydu, “Enişte bana pişt dedi, yalan aslanım yalan…”

Hala mesleğini halkla dalga geçercesine icra edenlerden sıkılmadıysanız, diyecek bir lafım yok. Ama ben çok sıkıldım. Bahsi geçen kurum ve kişilerin isimlerini bu yüzden yazmıyorum. Sadece bilin yeter…

EĞİTİM SKANDALINDA SON PERDE

Bir haftadır hem Birgün gazetesi, hem de Gazeteport’taki iletişim adreslerime ilköğretim müfettişlerinden her gün onlarca mail geliyor. Belli ki bu konuda iyi örgütlenmişler. Konunun pek içinde olmasam bile, zaman zaman spor emekçilerinin haklarıyla ilgili yazılar yazan biri olarak bu insanların sıkıntılarını yazamadan edemedim. Hepsinin derdi aynı. Kendi işkolundaki diğer müfettişlerden farklı olarak özlük haklarının budanması sonucu artık mesleklerini yapamayacak hale gelmişler. Maaşları en düşük memur maaşından bile daha güdük olmuş. Hükümetin ilköğretim müfettişlerini neden cezalandırdığını anlayabilmiş değilim. Ama bu duruma hiçte şaşırmıyorum. Bilimsel eğitim gibi derdi olmayan bir ülkenin, eğitimcisine değer vermemesi kadar doğal ne olabilir ki? Yalnız gelen maillerde hiçbir müfettişin sendikadan bahsetmemesi çok garibime gitti. Bakın sevgili müfettişler, haklı olduğunuz gün gibi ortada. Ancak hakkınızı gazetecilere şikâyet mailleriyle almanız gerçekten çok zor. Hele hele AKP hükümetiyle bu imkansız gibi. Gidin önce işkolunuzdaki sendikalara üye olun. Mesleki örgütlülüğün gücü, inanın bu satırlarda yazılanlardan daha etkili olacaktır.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu