FutbolHaberTransfer

Ahlaki katagoriler ve husumet liderliği

Toplumumuzdaki var olan ahlak bütünlüğünün dağılıp farklı gruplar tarafından oluşturulmuş ve kendine göre biçimlendirilmiş ahlak modelleri tamamen ayrışmaları neden olmaktadır.

Tabiî ki bunların oluşmasını sağlayan bir çok argüman vardır.
En önemli faktör bana göre; siyasi konjektör ile ortaya çıkan ”Biz” ve “Onlar” siyasi ve sosyal ayrışmadır.
Yaşamın her alanına egemen olan bu demokratik olmayan anlayış, sporda da kendini bir hayli göstermektedir.
İster istemez bu koşullar kendine has ahlaki değerleri de beraberinde getirmektedir.
Ama var olan “Doğru” “Yanlış” genel kavramları yerini kendi koşulları için geçerli olan “İyi” ve “Kötü” kavramlarına bırakmıştır.
Haliyle ”İyi” “Kötü” kavramlarının özneleri de “Biz” ve “Onlar” olarak oluşur.
Eğer kendine kuvvetli bir “Biz” tabanı oluşturursan veya oluşmuşsa, işte bu modele uygunda başkanlık veya liderlik yapısı ortaya çıkar. Hatta ya buna uygun lider olursun, ya da bertaraf olursun.
Sonuç ise…
“Husumet Liderliği” ortaya çıkar.
Bu liderlik kavramı kendine uygun insan tipini de beraberinde oluşturur.
Temelinde; karşı tarafa acımasız saldırı ve şiddet vardır.
Tabanın beklentisi, karşı tarafa verebilecek en fazla zararı vermektir.
Oluşan sistemin ahlaki yapısı; bütünden ayrışmış, kendi rengine bürünerek sınırları bu motiflerle belirlenmiş çıkarcı kategoridir.
“İyi” ve “Kötü” kavramları renktaş olup “Biz” için çalışmaktadır.
Ne kadar saldırırsan, o kadar iyi başkan olursun.
Ne kadar ayrıştırırsan, o kadar kuvvetli olursun.
Ne kadar kuvvetli olursan, o kadar husumetin olur.
Ve ne kadar husumetin olursan, o kadar iyi olursun.
İstenilen ve beklenilen başkan modeli bu…
Beşiktaş’ta kimse Fulya Projesi yüzünden ortaya çıkan zarar için kızmıyor.
Tabata için kimse hesap sormuyor.
Ama husumet yaratılmadığı zaman ortalık ayaklanıyor.
Çünkü herkes “biz” ayrıcalığını yaşamak istiyor.
Galatasaray’da da kimse yapılan transfer hataları için kızmıyor ve le Franco, Jo için kimse nedenleri aramıyor…
Ama “Biz” olarak onları yok etme husumeti sekteye uğradı mı vay haline yönetimin.
İşte bu yüzden Fenerbahçe başkanından beklentilerdeki farklılıklar…
Aziz Yıldırımı bu koşullara getiren kendisi değil, var olan yapı içindeki beklentilerdir.
Bu yüzdendir soyunma odalarında ki koridorlarda hakeme ve rakip oyunculara bağırması…
Basın toplantıları yaparak; TFF Başkanına ve MHK Başkanına yüklenmesi…
Kendine uygun medya istemesi bu yüzdendir…
“İyi” ve “Kötü” , ”Biz” ve “Onlar” için…
Yaratılan krallık; husumet üzerinedir…
Dürüst olmakta yarar varsa; Sayın Yıldırım doğru olanı yapmaktadır…
Ortada bir yanlış varsa o da “Biz” beklentilerindeki husumettir.

Müslüm Gülhan

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu