FutbolHaber

Hasan Doğan için Bir iki Cümle de Benden

Hasan Bey özel biriydi.
İnsanın karşısına her gün çıkanlardan değildi.
Her dinden, her dilden, her renkten insana, aynı yaklaşan biriydi.
Her fikre, hoşuna gitmese bile, tahammül etmenin gerektiğini bilen biriydi.
En önemli iki özelliği buydu.
Bence…

***

Hamaset sevmem.
Onun arkasından o dünlerde atıp tutanların bugünlerde söylediklerini duyunca, iyice sıtkım sıyrılıyor bu işlerden.
Bu tip yazılardan da…
Fena halde.
Ama…
Bunları yazmak istiyorum.
Ve ilk defa…

***

Futbolsever Tayyip Bey futbola gereken rönesansın, başbakanlığı sırasında olmasını istiyordu.
Temizliği futbol adamlarının yapmasını istedi…
Hasan Bey’i böyle razı etti.
Hikayesi böyle başladı sevgili Hasan Bey’in.
Sonra bildiğiniz gibi, öyle devam etti.
Böyle de bitti.
Bildiğiniz gibi.

***

Yollarımız TRT’den ayrıldıktan sonra kesişti onla.
Kurumu arayıp, “niye gitti Bilgin Gökberk?” diyen tek kişiydi.
Çok şaşırmıştım.
Bakanların, milletvekillerinin benle uğraştıkları günlerde (öyle
diyorlardı)Hasan Bey, gitmeme neden tavır koymuştu?
Beni tanımıyordu bile.
“Ekip istemedi” demişler ona.
Naapsınlar?
Korkmuşlar.
Belli…
Tayyip Bey’in dostu ya Hasan Bey…
Ekibin üzerine yıkmışlar işi.
Bir sebep uydurmalılar.
Uydurmuşlar.
İş mi bu derseniz?
Evet iş.
‘TRT usulü’ iş.
Sonra karşılaştık bir gün.
Sordum tabii.
Niye yaptınız bunu?
“Futbola senin gibi adamlar lazım, sebebi sadece bu, bize nefes
aldırıyorsun” demişti.
“Allah Allah, nasıl adamlar bunlar, son gidecek adamı ilk gönderiyorlar” diye söylenmişti.

***

Sırası gelmişken…
Mehmet (Demirkol)bu işlere girmez, biliyorum.
Bir kere daha yazmıştım.
Yani, gerisi belki.
Yani “normal” diyelim…
Yine de…
Bunu TRT’nin söylemesi anormal.
Kendi ekibini zor durumda bırakıyor TRT.

***

Hasan Bey’i 1-2 defa görenlerin bile, bir ömre sığmayacak şeyler anlattıklarını duyunca, fazla konuşmamak belki en iyisi.
Laf olsun diye sallamaktansa…
Çoğunluğu, kaypak, menfaatçi, iki yüzlü futbol ailesine zaten fazla biriydi.
Bugünlerde arkasından ağlayanların çoğu, o dünlerde onun arkasından neler neler diyorlardı…
Kimdi bu adam, nereden çıkmıştı…
Filan falan.
Hatırlarsınız.
Bir sürü sıradan, prensipsiz, ışığı olmayan adamın olduğu futbolun içinde, bana inanan bir dostu kaybettim. Aydınlık, özel,bir dostu.
Çok üzgünüm.
Çok…
Onu en geç tanıyan beni bile bu kadar üzen ölümü ailesini, dostlarını, kim bilir ne hale getirmiştir?
Allah onlara sabır versin.

Sayın Başbakan rönesansa TRT’den başlayın
Sayın Başbakan…
Rahmi Bey’e söyledikleriniz, o dünlere döndürdü beni.

***

TRT’de “gak” desem biri arıyordu.
“Guk” desem başka biri…
Ne yapacağımı şaşırmıştım.
Tişört giysem de, ceket giysem de…
Ne giysem de…
Ne desem de…
TRT devletin, milletin televizyonuydu, devlet de karışıyordu, millet de…
Ama…
Her ‘gak’a her ‘guk’a karışılınca, ortaya sadece ‘gak guk’ çıkıyordu.
Ve…
Ne devlet farkındaydı, ne millet.

***

Biraz gülelim…
Siyah bir ceket giydim bir gece, “parlıyor” demişler.
Mattı ceket.
Parlamıyordu.
“Daha matını giysin” demişler.
Yoktu.
Daha matı dünyada yoktu.
Birisi de “domuz derisi galiba, parlar” demişti.
Valla…

***

Mesela…
Antalya sıcağında yalvar yakar bir kameramanın dik yakalı yün hırkasını giydirdiler.
Bir iki milletvekili aramış, uzun kollu bir şey giymem istenmiş.
Öyle dediler.
Bırakıp gidecektim, vazgeçirdiler.
O saatte o hırkadan başka bir şey bulamadık.
Gerets konuğumuzdu, adama “merhem sürüyorum, alerjim var, derimin havayla temas etmemesi lazım” demiştim.

***

Altı üstü bir futbol programındaki bir yorumcuydum.
TRT’nin yönetim kurulu toplantılarının yarısında, ben ve tişörtüm konuşuluyordu.
Öyle diyorlardı.
TRT ile anlaştıktan sonra, size çok yakın biri arayıp “burayı BBC
yapacağız, senin gibilere ihtiyacımız var” demişti, “iyi ki geldin”…
Patron(siz) senin (benim)gibi adam istiyor.
Dünyayı bilen biriydi o da.
İnandım.
Sonra…
Her gün kaçırmak için uğraştılar.
Kaçtım.
Sonra da “arayı bulalım, başka bir program yapar mısınız?” dediler.
Teşekkür ettim.
Sadece.
Gelelim şu meşhur tişörtümün hikayesine.
300 küsur haber çıktı medyada, onla ilgili.
Benim de ekibin de programın da önüne geçti.
Halbuki…
Programa hiç tişörtle çıkmadım.
Bir programa pembe diğerine yeşil tişörtle çıksam o tişört olurdu.
Ve…
Bence de öyle çıkılmaz TRT’ye.

***

Ben siyah tişörtle çıktım her programa.
O ekran kıyafetimdi.
Tişört değildi.

***

Mesela…
4 ya da 5’inci haftaydı.
Programı sunan arkadaş program öncesi, 4 şey rica etti benden.
Traş olmam, beyaz gömlek giymem isteniyordu, medyada yazılar çıkmış.
Haftada 500 milyon kesilecekmiş (ne verdiklerini medyadan öğrenmişler) ve teknik yorum yapmam isteniyordu(bu tarz yorum yapmadığım için istemişlerdi beni).
“Bana programın sonunda 5 dakika süre verin, sizlere teşekkür edip bırakayım” dedim.
Kabul etmediler.

***

Üstelik…
Traş olsam, gömlek giysem, 500 eksik alsam ve teknik yorum yapsam, “siyah tişört giysin, kirli sakal bıraksın, 500 fazla verelim ve teknik yorum yapmasın” denecekti.
En traji-komiği de bu…

***

Daha önce yazacaktım.
Denk gelmedi.
Rahmi Bey vesile oldu.
Rönesansa bir katkım olsun.
Yazmamın sebebi sadece bu.
Sadece.

***

TRT’de, işinin ustası müthiş bir profesyonel kadro var.
Hasan Bey’in çok methettiği İbrahim Şahin’le TRT her şey olabilir.
BBC bile.
Sadece rönesansa ihtiyacı var.
Ve…
Analar hep ‘TRT’ye uygun’ evlat doğurmuyor Sayın Başbakan…
Benim gibileri de var.
İyi ki de var.
Aksi halde tatsız tuzsuz ve sıkıcı olurdu ülke.
Bu da bence tabii.
Ve…
Sürç-i lisan ettiysem affola.
Saygılarımla…

Sayın Bilgin Gökberk’e ve Gökberk’in yazılarını Futbolistan.net ile paylaşan Milliyet Gazetesine teşekkür ederiz.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu