FutbolGündemTransfer

Bülent Uygun; Benim söylediğim herşey açıktır, veremeyeceğim hiçbir hesap yoktur

Elazığspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, Bucaspor’dan, Eskişehirspor’a geçiş dönemini, cezaevinin ardından Elağzıspor ile anlaşma sürecini anlattı. Uygun, “Benim söylediğim her şey açıktır, veremeyeceğim hiçbir hesap yoktur” dedi.

Elazığspor teknik direktörü Bülent Uygun, Cumhuriyet Gazetesi’nden Nutiye Akar’ın sorularını yanıtladı. Bucaspordan, Eskişehirspor’a geçiş dönemini, cezaevinin ardından Elağzıspor ile anlaşma sürecini anlatan Uygun, hakkında yapılan eleştirilere “benim söylediğim her şey açıktır, veremeyeceğim hiçbir hesap yoktur” dedi.

Bülent Uygun Elağzıspor’daki hedeflerini projelerini anlatırken, Türk futbolu hakemlik ve altyapı sistemlerine dair verdiği örneklerle “Bu tarz projelerin artık Türk sporuna kazandırılması lazım. Hangi zihniyet hangi yapı gelirse gelsin bu sistemler kurulursa Türk sporunu zirvelere, dünya ve Avrupa şampiyonluklarına götürür’’ diye konuştu.

İşte Bülent Uygun’un Cumhuriyet Gazetesi’ne yaptığı söyleşi;

Cezaevindeki süreç ve içerideki atmosfer nasıl?

Bülent Uygun– Cezaevinde insanların yaşaması çok zor. Hayatın tecrübesiyle hani insanlar okula gider, eğitimini alır ya da bununla birlikte üniversiteye gider, hayata atılımın son evresini geçirir. Ama ceza evindeki eğitim dediğimiz hatta yaşadığınız süreç, açıkcası bu yaşadığınız eğitimlerin hiçbirinin yerini doldurmuyor diye düşünüyorum. İnsan birçok şeyi gözden geçirmeyi, hayatının kalan bölümlerinde neler yapması gerektiğini orada öğrenebiliyor.

Biz cezaevinde sabahları kalkıp belli sayımlar vardır. Cezaevinden kaçıp kaçmayacaklarıyla ilgili sayımlarınızı veriyorsunuz, kahvaltı yapıyorsunuz, öğlenden sonra spor faaliyetlerine (badminton, voleybol, basketbol vb.) katılıyorsunuz (17 kiloyu da spor yaparak vermeye çalıştım). Akşam yine bir sayımınız var; kitap okuyorsunuz, sohbet ediyorsunuz, size atılan iftiralara çalışarak belgelerini bulmaları için avukatlarınızla konuşuyorsunuz. Bu süreç içinde yaklaşık 15 metrekarelik bir alanda 10 kişi iç içe bir cezaevinde nasıl olması gerekiyorsa şartların, o zorlukların, o soğuk yapının içinde yaşamaya çalışıyorsunuz.

Sizi aslında orada yaşamak çok yıpratmıyor. Size atılan iftiraların daha çok yıprattığı bir ortamda oluyorsunuz. İnsanlar dışarıda bilip bilmeden pervasızca sizi eleştirmeye, reyting uğruna sizi bir anda heba etmeye ya da kendi zihniyetinde hareket ederek sizi karalamak için her türlü yorumları fazlasıyla yaptığı bir ortamda onlara cevap verememenin acısını yaşıyorsunuz. Ama hayatımıza çok şeyin kattığı da söylenebilir. Hayatta herkes bir 10 gün cezaevinde bu hayatın değerini anlamak adına yaşamasında fayda var diye düşünüyorum . Tavsiye ederim; buyurun gidin, yatın.

Aziz Yıldırım ve diğer tutuklularla aranız nasıldı?

Bülent Uygun– Aziz başkanla fazla görüşme imkânımız olmadı. 3-4 kez sporda karşılaştık. Onun dışında da zaten kendisi revirdeydi. Aziz başkan da kendisi, takım ve camiası adına yaşadığı süreci anlatabilmek adına inanılmaz mücadele verdi. Şekeri yükseldi, çok zor zamanlar geçirdi ama yılmadan, dimdik hem camiası hem de kendine yakışır bir şekilde mücadelesini verdi.

Diğer arkadaşlar da 10’arlı grup halinde olduğumuz için hepimiz bir aradaydık. Genel anlamda baktığımızda zaten bu 20 kişinin 15’i 5-10 yıldır arkadaş, dosttur. Bu yüzden bu süreç içinde insanlar birbirine yabancılık çekmedi.

Şike soruşturması Fenerbahçe, Eskişehirspor, Trabzonspor üzerinde yoğunlaşmış durumda. Suçlamalar ve iddianame için neler söyleyeceksiniz?

Bülent Uygun: O zaman da söylemiştim. 90 artı Metris diye bir senaryodur diye söylemiştim. Tabii ki Eskişehir bu işin içinde yok ama biz Eskişehir’i çalıştırmış olduğumuz için bizim ismimizin geçmesi zaten yeterli oluyordu. Trabzon, Beşiktaş ve F.Bahçe gibi bu diğer takımlarımızın ismi geçmiş olması veya hangi takım olursa olsun hangi spor adamı olursa olsun burada isminin geçmesi hoş bir şey değil.

Yıllarca bir şaibe vardı. Şaibenin daha büyüğü ortaya bırakıldı. Sadece telefon konuşmaları delil olarak insanların elinde var ve bu telefon konuşmalarıyla işler yürüyor. Yani ben şimdi diyorum ki 10 kişiyi öldüreceğim; 9 kişiyi öldürüyorum ve ben yakalanmıyorum. 10 ’yu öldürdükten sonra yakalanacağım. O 9 kişinin 8’i suçsuz. Masum olması onun ölmesinin nedeni midir? Ve bunu engellemesi gerekenler niye engellenemez? Ve neden alay eder gibi 19 maçta şike var deniyor ve bu sayı sonra 5’e iniyor? Geri kalan maçlara ne oldu?

Bucaspor’dan olaylı bir şekilde ayrıldınız. Çok eleştirildiniz, ağır suçlamalara maruz kaldınız ve Eskişehir’e gittiniz. Bu süreçte neler oldu?

Bülent Uygun: Bu sürecin bana kattıklarına baktığımızda ben 11 aydır dinleniyorum, buradaki arkadaşlarımız 3 aydır dinlendiği bir ortamda biz 11 aydır dinleniyormuşuz. Sayın Olgun Aydın Peker’le benim menajerlik şirketiyle 2002-2004 yılları arasında bir ortaklığım vardı. Oradan 2005’te ayrılmıştım. Nitekim bu davada yapılan operasyonlarda hiçbir kuruş dahi herhangi bir şekilde o şirketten ya da Olgun Peker’le bir ortaklık adına yapmış olduğum ya da herhangi bir transfer yapmamış olduğum ortaya çıktı. O sürecin içinde Bucaspor’dan önce Eskişehir’le anlaştığım bir safsata dolanıyordu piyasada; bu takımla da anlaşmadığım ortaya çıktı. Ayrıca benim hiçbir transferde herhangi bir şekilde bir menfaat temin etmediğim ortaya çıktı,

Ama 8 ay boyunca sadece bir örgüt üyesiymişim muamelesiyle orada tutuldum. Hatta benim ortağım olmayan insanlar ortağım diye empoze edilerek suçlu konumuna getirilmek için her yol denendi. Üniversite imtihanına girdiğimi Türkiye bildi. Eskişehir gözüyle gördü. Kalktılar, futbol menejerlik sınavlarına giriyorum diye insanların gözünün içine sokabilmek için beni karalamak adına her şeyi yaptılar.

Hatta benim psikolojik sorunları olan, ayrılmakta olduğum 6-7 yıldır sıkıntı yaşadığım eşimi TV’lerdeki yorumlarıma göre, bana attığı mesajlar suç olmasına karşın hatta başka kadınlarla görüşmelerimi bile önüme koyacak kadar bu işin detayına gidip onların ağzından herhangi bir şey alabilir miyim tarzında beklentiler içine girdiler. Anlatılacak, yaşanılacak gibi değil. Yaşanmaması gerekiyor ama zamanı geldiğinde bunlarla ilgili gereken hukuki mücadelemizi de vereceğiz.

Bucaspor’dayken yaptığınız transferler çok konuşuldu. 28 oyuncu transfer ettiğiniz söylendi. Ve bunların sizin sahip olduğunuz menajerlik şirketi üzerinden yapıldığı iddia edildi. Bunlarla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Bülent Uygun: Birincisi 28 transfer yapmadım ben. Onu söyleyen, yalan söyleyen arkadaşlar kimse onların hepsini tek tek çıkartsınlar koysunlar… İkinci olarak ben Bucaspor’a Manchester United’dan, Club Brugge’den, Anderlecht’ten birçok futbolcu getirdim. Hem de getirdiğim paralar ortada… 300 bin euro, 350-400 bin euroya Manchester United’dan Monguso’yu getirdim. Türkiye’nin sayılı futbolcularını kulübe kazandırdım. Benim yaptığım transfer sayısı da rakamı da bellidir.

Kâmil Çörekçi’yi de takıma getirdim. 100 milyara alıp 2.5 trilyona sattılar Kayserispor’a… Kaleci Ömer’i de getirdim 200-300 milyar… Şu anda 3 trilyon para istiyorlar. Taylan için transfer diyorlarsa takımı tamamlamak adına bir kuruş dahi vermeden 3 milyar lira lisans parası ödediler. Bu transferse evet ben o transferi yaptım. Toplasanız zaten 17-18 transfer yaptık. Mehmet Bektur’un başkanlığı bırakması sonrası beni karalamak için her şeyi yaptılar. Her gelen menajere ortak mısın diyerek rencide ettiler.

En sonunda Bucaspor’u bırakmak zorunda kaldım. Çünkü her türlü olumsuzluğa karşın görevimi sürdürüyordum ama bu kadar iftiranın içinde mesleğimi yürütemeyeceğimi anladım. Soyunma odasında 2 hafta önceki bir beraberlik primini bile kalkıp maça çıkmamızdan 10 dakika önce dağıtan bir yönetim zihniyetiyle karşı karşıyaydık. Hatta yabancıların parasını ödeyip yerli futbolcuların hiçbirinin parasını ödemedikleri, o futbolcuların soyunma odasında kavga ettiği bir ortamda ben de teknik direktör olarak çalışamazdım.

Yani PAF takımın hocasına ve futbolcusuna benden fazla değer verildiği yerde (A) takım hocası olarak orada kalmamızı zaten kendileri istemiyordu. Bu arada aldığım peşinatı Bucaspor’a geri ödedim. Bilinmeyenleri de anlatmak gerekir ama ne halleri varsa görsünler.

Hıncal Uluç’un bazı ağır eleştirileri oldu sizinle ilgili… “Bu kadar transferden sonra arkasına bakmadan Eskişehir’e gitti. Bucaspor’u mali açıdan bataklığa sürükledi” gibi ağır eleştirilerde bulundu…

Bülent Uygun: Hıncal Uluç’a saygı duymak lazım. Çok güzel ters-düz işi iyi yapan, bir kişiyi suçlayarak o camiada 10 bin kişiyi arkasına almayı seven çok zeki bir adam. Sporda da çok başarılıydı. Hayatı boyunca bir başarısı var, o da okullararası 4 kişinin kendisiyle birlikte katıldığı bir müsabakada 4.’lük almıştır. Tek başarısı da odur. Çok başarılı bir spor adamıdır. Bu nedenle Hıncal Uluç’un yaptıkları, söyledikleri beni ilgilendirmiyor. Benim söylediğim her şey açıktır. Benim veremeyeceğim hiçbir hesap yoktur. Benim bırakma nedenlerimi açıkça söyledim. Yıllardır hocaların hepsi bırakıyor, aksine tazminat alarak bırakıyor. Ben aksine peşinatımı verip bırakmış bir hocayım. Gerisi hikaye… Herkes işine baksın…

Elağzıspor’a gelişiniz de çok eleştirildi. Hüsnü hocanın gönderilip yerine aniden sizin gelmeniz çok konuşuldu. Elağzıspor’la anlaşma süreci nasıl oldu?

Bülent Uygun: Hocalar gider gelir, bu futbolun doğasında vardır. Ufak tefek başarısızlıklar olduğunda bi hoca gider, yerine başka bir hoca gelir. Yani bunun gönderilmesi benden dolayı olacak diye bir kaide yok. O zamanki yönetim öyle bir karar almıştır. Sonra bana bir teklif geldi, ‘bizimle çalışmanı istiyoruz’ diye… Ben de değerlendirdim ve daha sonra kabul ettim. İnşallah Elazığspor’u şampiyon yaparız.

Ben de Sivasspor’u bıraktım, hem de Şampiyonlar Ligi’ne, UEFA’lara götürmüş bir hocayken 2 maçta “İstifa…” dediler. Ben de ertesi gün bıraktım. Yerime başka bir hoca getirdiler. Hiçbir şey beni ilgilendirmiyor. İsteyen istediğini söylesin…

Elağzıspor’la Sivasspor aynı yapıda takımlar? Sivasspor’daki başarınızı Elazığ’da da gösterebileceğinize inanıyor musunuz?

Bülent Uygun: Ben futbol hayatım boyunca hep proje üretmeye ve bu projelerde gittiğim yere güzel hizmet bırakmaya çalışan bir insanım. Bugün Sivas’ta sayın başkanımız Mecnun Otyakmaz’la birlikte 35 bın kişilik stattan tutun da kapalı spor salonu, yüzme havuzlarına dek mükemmel şeyler yaptık, bıraktık. Bir de Avrupa’ya gidecek kadar da başarılı sonuçlar aldık.

Ben inanıyorum ki Elazığ özellikle doğunun bir olimpiyat köyü gibi spor kenti gibi olabilecek kapasiteye sahip. İnşallah sayın belediye başkanımız Süleyman bey, sayın Vali, sayın ticaret odası başkanları ve sayın başkanımız Selçuk beyle birlikte elele bu projeleri üreterek oraya 40 bin kişilik bir stat kazandıracağız. Takım mükemmel yönetiliyor, şampiyonluk da bize yakışır. Hem şampiyon olabilecek hem de süreci tamamlayacak potansiyelimiz var.

Elağzıspor’la şimdilik sezon sonuna dek anlaştınız. Önümüzeki sezon için uzun vadeli bir anlaşma yapmayı düşünüyor musunuz?

Bülent Uygun: Şampiyon olduktan sonra konuşacağız yeniden… Önemli olan önce Elazığspor’u şampiyon yapmak ve kulübü iyi bir yerlere getirebilmek…

Türk sporunun altyapısında eskisi kadar yenetekli futbolcular yetişmiyor. Bunun nedeni ne sizce? Ne yapılması gerekiyor?

Bülent Uygun: Türkiye’de maalesef altyapımız hep lafta var, icraatta hiç yok. Şu anda altyapı hocalarımıza o imkânların hiçbiri sağlanmadığı gibi hem tesis anlamında hem de o imkânları alabilmek adına hiçbir şey sağlanmıyor. Futbolcunun yetişmesi de çok zor. Çünkü hocasının bilgisi olmayan, kendi maaş ve yeterli donanımları olmayan aynı zamanda tesis ve imkânlar sunulmayan bir yerin altyapısından çok futbolcu çıkabilme ihtimali yok. Binlerce gencimiz bu eğitimsizlik yüzünden heba olup gidiyor. Bu arada da heba olmayıp da kendi bireysel yetenekleriyle bir yerlere gelenler de bir noktadan sonra sonra maalesef duruyor. Futbol Federasyonu’nun bu işe daha profesyonelce yaklaşması gerekir. Federasyon bu işe eğilse ortaya çok güzel şeyler çıkabilir.

Bugün her futbolcunun veya hocalarının vergi sisteminde kendi vergi numaraları verilerek o vergi numaralarıyla her futbolcu kendi vergisini en iyi şekilde ödemesi sağlanmalı. Vergi borcu nedeniyle borç batağına gitmiş kulüpler sırf vergi borçlarından dolayı heba olmasın.

Bugün hakem camiamızın eleştirildiği bir ortamda hocaların, futbolcuların trilyonlar kazandığı bir yerde sadece 1.5 milyar vererek bir hakemin doğru maç yönetmesini bekleyen zihniyet, kendini kandıran zihniyettir. Profesyonel bir hakemlik modelinin bir an önce Türk sporuna kazandırılması lazım. Ben bunu 7-8 yıldır anlatıyorum ama hiçbir şey olmuyor. Çok yavaş ilerliyoruz…

Futbolumuzun artık sendikalaşması, futbolcularımızın özel sağlık hastaneleri, özel sağlık sigortalarının olması gerekir; 40 yaşından sonra da emeklilik hayat sigortası ismi altında sözleşmesinden yüzde 10’un yüzde 7’sinin kesilerek emekli maaşı gibi ona ödele yapılması gerekir. Bu tarz projelerin artık Türk sporuna kazandırılması lazım. Hangi zihniyet hangi yapı gelirse gelsin bu sistem kurulursa Türk sporunu zirvelere, dünya ve Avrupa şampiyonluklarına götürür. Yani Hıncal ağabeyler bunu eleştireceğine bu tarzda projeler üretsin . Bıraksınlar, Bülent Uygun’lar gelip geçici… Ben de onun gibi fani olacağım zamanı geldiğinde…

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu