Haber

Eğer futbolu zıvanadan çıkartırsak…

Öncelikle olayları ve anlatımın içeriğini karıştırmamak için basamaklama yapmakta yarar olduğu kanısındayım.
Sporun kendine ait kültürü ve ahlaki değerleri vardır…
Futbol bir spor branşı olduğu için onun da kendine ait kültürü ve ahlaki değerleri vardır…
Bu değerler; federasyonu, kulüpleri, teknik adamları, seyircileri kısaca herkesi bağlamaktadır.
Futbolun kendisine gelirsek…
Futbol doğa olayları gibidir;kendine ihanet edersen muhakkak bir gün senden intikamını alır.
Abartılı gibi duruyor ama hiç de öyle değil, bence gerçek bir saptama…
Neden gerçek? Tehlikeli yanlarına bakarsak sanırım daha rahat anlarız.
Birincisi; futbol sportif amaç içerir, bir araç değildir, eğer araç olursa tehlikelere çanak tutulur.
İkincisi; futbol kitlelere hitap eder ve doğrudan etkiler, aynı zamanda da fanatizme zemin hazırlar.
Üçüncüsü; toplumsal tüm etkilere ivedilikle tepki veren tehlikeli bir branştır. Sevince dahil şiddet bulaştırabilir.
Dördüncüsü ve en önemlisi; futbol şiddet unsurlarının hepsini içinde taşıyan saatli bir bombadır.
Demokrasi kültürüne sahip olmayan toplumlar, alt toplumsal kimlikleri ön plana çıkararak, alt başlıkların etkisinde kalmaya mahkumdurlar.
İşte bizi ilgilendiren nokta burası…
Bizde hiçbir zaman oluşmayan demokrasinin yerine çözüm yolu olarak içi şiddet dolu, şoven çözümsüzlükler almıştır.
Siyasi anlamda…
Kültürel anlamda…
Sportif anlamda…
Futbolumuz da maalesef bu durumdan nasibini almıştır.
Bunun en iyi göstergesi sportif başarısızlıklar ve oyun kalitesinin dünya standardındaki yeridir.
Hal böyle olunca bu yetersizliklerin görevini içi şiddet dolu fanatizm içerikli sürü psikolojisi ile hareket eden bir takım gruplar almaktadır.
Futbol da haliyle tamamen araç durumuna düşürülmüştür.
Diyarbakır-Fenerbahçe ve Bursa-Diyarbakır maçlarındaki olayların altında yatan temel budur.
Eğer süreç bu haliyle işlerse, bu süreç altından kalkılmayacak sonuçlara gebedir.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu