FutbolGündem

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’dan; Dikkatli ol Bacım!..

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’dan; Dikkatli ol Bacım!.. NationalTurk yorumcusu ve Haliç Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Müslüm Gülhan, bugünkü “Dikkatli ol Bacım” başlıklı yazısında spor içindeki kadınları inceledi ve onları kaleme aldı…

NationalTurk yorumcusu ve Haliç Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Müslüm Gülhan’ın bu haftaki ‘Bacım’ başlıklı yazısı;

Kadın cinayetlerine toplum alıştırılmaya çalıştırılırken ve kadın baskı altına alınarak ötekileştirme operasyonu içindeyken; spor içindeki kadını incelemeye kalkmak… Bilemiyorum?

12 yaşında evlendirilip, 13 yaşında çocuk sahibi olup, 14 yaşında öldürülen bir kitleden bahsediyoruz.
“Fiziksel aktiviteye katılan kadınların yaşamına katkısı ne dersek; psikolojik sağlığımda ve sosyal ilişkilerde olumlu gelişmeler, kendine güven, sosyal çevre edinme, kamusal alanda var olma, hayata olumlu bakış, hayatlarının anlam kazanması ve en önemlisi özgürlük ve bağımsızlık duygularının geliştirilmesidir.”

“Kadınların ve kız çocuklarının spora katılımları toplumsal cinsiyet temelli kalıp yargılara ve ayrımcılığa karşı meydan okuyucu bir özelliğe sahiptir ve bu anlamda toplumsal cinsiyet eşitliğine katkısı söz konusudur.”
Yapılan araştırmalarda, bir ev kadınının itirafı çok şey ifade ediyor.

“Spor evden çıkmak için bir araç. Evden çıkmak lazım!”

Erkek egemen politikaların ve sosyal yaşantının olduğu bizim gibi toplumlarda ise engeller; olumsuzluk öğelerini daha fazla ön plana çıkarıyor.

Sayın Dr. Canan Koca Arıtan’ın başkanlığını yaptığı “Kadınlara yüklenen toplumsal roller ve çocuk bakımı kadını evin içine mahkum eden sosyal rol olarak çizilmiştir. Toplumsal cinsiyet rolleri ve toplumsal beklentiler kadınların spor ve fiziksel aktiviteye katılmanın önündeki en önemli engeller arasındadır.”

“Türkiye’de eğitim, sağlık ve ulaşım gibi temel hizmetlerden yararlanma ve çalışma yaşamında karar alma mekanizmalarına katılım konularında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden dolayı ve işgücüne katılım, istihdam ve az ücret almaları fiziksel aktiviteyle spora katılmalarını engelliyor.”

“Çok sayıda kadın kamusal alanda fiziksel ve cinsel saldırıya ve şiddete maruz kaldıklarından dolayı kendilerini güvende hissetmedikleri biliniyor. Bu güvensizlik anne-babaların kız çocuklarını tek başlarına spor takımlarına katılımlarını sağlamasını engelliyor.”

Bana göre dergideki en önemli anlatım erkek egemen spor yapısına yöneliktir.
“Kadınların spora katılımlarının erkeklerden az olmasının nedenlerinden biri spordaki sayısal ve kültürel erkek egemenliğidir. Spor, erkeklerin hem sayısal hem de kültürel üstünlüğünü temsil eden bir alandır. Kadınların spor alnındaki temsili oldukça azdır.”

İstatistiklerde özellikle lisanslı kadın sporcu sayısındaki artış dikkati çekiyor ama ne kadar güvenilir? 2002’de 66 bin 357 olan kadın sporcu sayısı, 1 Ekim 2013 itibarıyla 808 bin 548 olarak görülüyor.

Son yıllarda kadınların spor alanında etkinliğinin artmasına rağmen (Olimpiyatlara katılan kadın sayısının fazlalığı ve başarıları) bu değişim çok yavaştır. 2011 verilerine göre Türkiye’de sporcuların %9.98’ini ve antrenörlerin %18’ini kadınlar oluşturuyor. GSGM’ de görev yapanların %87.8’ini erkekler, %12.2’ini kadınlar oluşturuyor. Spor federasyonlarındaki toplam üst düzey yönetim kademelerinin yalnızca %4.2’sinde kadınlar yer alıyor. Spor ve fiziksel aktivite yapılan alanların erkeğe özgü olduğu anlayışı, erkeklerin sayıca fazla olması ve mekanların erkeklerin ilgilerine göre düzenlenmesi gibi nedenler kadınların spor yapmamasına etken olan ayrımcılıklardır.

2011 verilerine göre; Türkiye’de 1 milyon 947 bin 719 lisanslı sporcuya karşılık 222 bin 553 faal sporcu bulunuyor (Esas önemli nokta burasıdır). Faal sporcuların 63 bin 736’sı kadın, 158 bin 817’si erkek.

“Kadınlara yüklenen toplumsal roller ve çocuk bakımı kadını evin içine mahkum eden sosyal rol olarak çizilmiştir. Toplumsal cinsiyet rolleri ve toplumsal beklentiler kadınların spor ve fiziksel aktiviteye katılmanın önündeki en önemli engeller arasındadır.”

“Türkiye’de eğitim, sağlık ve ulaşım gibi temel hizmetlerdeki yararlanma ve çalışma yaşamında karar alma mekanizmalarına katılım konularında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden dolayı ve işgücüne katılım, istihdam ve az ücret almaları fiziksel aktivite ile spora katılmalarını engelliyor.”

“Çok sayıda kadının kamusal alanda fiziksel ve cinsel saldırıya ve şiddete maruz kaldıklarından dolayı kendilerini güvende hissetmedikleri biliniyor. Bu güvensizlik anne-babaların kız çocuklarını tek başlarına spor takımlarına katılımlarını sağlamalarını engelliyor.”

Kadını “Kabataş’taki bacım” rolü ile günlük siyasete alet etmekten başka bir değer yükleyemeyen devlet erkinin, spor alanındaki yeri de ne olabilir ki?

Zaten yarın yapılacak kitlesel kadın eylemlerinde, devletin göstereceği özeni hep beraber göreceğiz!

Dikkatli ol Bacım!

Müslüm Gülhan / NationalTurk

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu