Fulya DosyasıFutbolGündem

Hıncal Uluç; Demirören emri Başbakan’dan aldı!..

Bali Balayı Turları

Sabah Gazetesi’nin usta yazarı Hıncal Uluç, son kararları değerlendirirken ilginç açıklamalar yaptı. Çalıştığı gazetenin konumu gereği çok fazla ayrıntıya giremeyen Uluç, Yıldırım Demiören’in kararlarının arkasında Başbakan Erdoğan’ın olduğunu ima etti. Hıncal Uluç, ” Sayın Başbakan ne işaret ettiyse o kararları aldılar ” dedi.

Habervitrini.com’un haberine göre, Usta kalem Hıncal Uluç’un gazetesinde yazdığı yazı;

Aziz Yıldırım’ın CAS’tan davayı geri çekilmesine ‘Evet’ diyeceğine ben inanmıyorum. Ben Aziz Yıldırım’ın gözden çıkarıldığını düşünüyorum.

Fenerbahçe yönetimi tarafından bu işin içinde olan her çevreyle yapılan temaslar sonunda Aziz Yıldırım’ın gözden çıkarıldığına inanıyorum.

Aziz Yıldırım mesela ‘cezaların şahsiliği’ ilkesine de karşıydı. ‘Ben Fenerbahçe’nin başkanıyım. Fenerbahçe’yi temsil ediyorum. Ben suçluysam Fenerbahçe de suçlu. Ben suçsuzsam Fenerbahçe de suçsuz’ diyordu. ‘Hayır! Kişiler ayrı, kurumlar ayrıdır’ deyip Aziz Yıldırım’ı Fenerbahçe’den ayırdılar. Dediler ki ‘Biz Aziz’e ceza verebiliriz ama Fener’e vermeyeceğiz.’ O ayırmanın anlamı oydu.

İlginç günler yaşayacağız.

Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nun merakla beklenen toplantısı sona verdi ve Demirören aldıkları kararlarla ilgili açıklamalarda bulundu.

Merakla bekliyor muydun gerçekten! Türk kamuoyunu şaşırtacak ya da üzerinde tartışma yaratacak bir karar bekliyor muydun! Ne karar alınacağı başından beri belliydi. Sayın Başbakan ne işaret ettiyse o kararları aldılar. Onun ötesinde Başbakan’ın işaret ettiği konuların dışında da karar alamaya cesaret edemediler, cesaret ettiklerini de açıklamaya cesaret edemediler!

Yapılan basın toplantısında merak edilen iki konu var; Demirören ikisini de açıklamadı. Açıklamaların ardından soru sordular, “PFDK’ya sevk edilen takımlar hangisidir?” diye; bu takımların adını söyleyemedi. İkinci soru; “Puan silme cezaları bu sene mi, gelecek sene mi uygulanacak?” Buna da ceza veremedi. Demirören’in ne dediğini anlayamadık. Soruyu soran da sorusunda ısrar etmedi. “Mesela Fenerbahçe’ye puan silme cezası verilirse bu seneki play-off’ta mı uygulanacak ceza yoksa gelecek sene oynanacak ligde mi?” demedi!

‘Bu sene uygulanacaksa’ derse oynanan play-off’un anlamı kalmayacak. Yayıncı kuruluş batacak!

NationalTurk Haber

İnanılır gibi değil. Türkiye Futbol Federasyonu’nu yönetenlere bak!.. Sayın Yıldırım Demirören’in açıkladığı bütün kararları Mehmet Ali Aydınlar kongreye getirmedi mi? Bu kararların hepsini Yıldırım Demirören’in avucunun içindeki kongre reddetmedi mi? Bütün bunlar niye yapıldı o zaman; ‘Mehmet Ali Aydınlar’ın ayağını kaydıralım; yerine Yıldırım Demirören’i getirelim.’ Beşiktaş’ı maddi manevi batırmış, Beşiktaş stadına gitme cesareti olmayan, Beşiktaş’tan gönderilmiş bir başkanı Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı yaptık. İşte o da böyle…

Aynı Etik Kurulu’nun birbirine tamamen zıt raporlar hazırlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yeni federasyonda her şey değişti, Etik Kurulu değişmedi. Ama Etik Kurulu, kendi içinde, kafasında ne kadar değiştiğini görüyoruz. Hukukta bu kadar çelişki olmaz. Etik Kurulu ilk kararını neleri inceleyerek verdiyse, yeni kararını da aynı şeylerle verdi.

Yıldırım Demirören’in yaptığı konuşmalara bakıyorum; hiçbir şey söylemiyor. Söylediği bir tek şey var: Türkiye’deki özel savcıların bütün iddialarının gerçek olmadığı… Aziz Yıldırım niye içeride? Daha geçen hafta ‘tutukluluğunun devamına’ niye karar verildi? Günah değil mi adama!

Aziz Yıldırım’ın tutukluluğunun sebebi; kaçma tehlikesi değil. Böyle bir tehlike yok. Delilleri karartma tehlikesi değil… Böyle bir tehlike yok. Açıklanan tutukluluğun devam etmesinin gerekçesi; ‘Suçlu olduğuna dair kuvvetli şüpheler!..’
Davayı açan özel savcılar, Aziz Yıldırım’ın ‘Suçlu olduğunu’ söylüyor. Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu’na dayanarak, aynı Etik Kurulu, Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nden çekilmesine sebep olmuştu, Fenerbahçe’nin de Aziz Yıldırım’ın da ‘suçlu olmadığını’ söylüyor. Bu nasıl iş? Anlayan varsa beri gelsin!..

Demirören, “Şike ve teşvikin sahaya yansımadığı” kanısını taşıdıklarını söyledi. Sahaya yansımamış olması bir hareket alanı sağlar mı?

FIFA ve UEFA’nın böyle bir bakış açısı yok. ‘Sıfır tolerans’ deniyor. Şikeyi önlemenin yolu, şikeye teşebbüssü önlemek. Ben Galatasaray’ın başkanıyım, Bülent’i çağırıyorum, ‘Git Çatladıkapıspor’u satın al. Yakalanırsan sen yanarsın ama Galatasaray’a bir şey olmaz. Çünkü cezalar şahsidir. Yakalanmazsan biz de Çatladıkapıspor’dan 3 puanı rahatlıkla alırız.’ Yıldırım Demirören’in açıkladığı uygulama bu işte… Feda edebileceğin adamları kullanıp, her türlü teşebbüste bulunacaksın. Çünkü teşebbüste bulunmanın hiçbir cezası yok.

Etik Kurulu’nun, Yıldırım hakkında ‘suç unsuruna rastlanmadığı’ şeklinde görüş bildirdi ifade ediliyor.
Aziz Yıldırım niye tutuklu? Ben birinci günden bu yana Aziz Yıldırım’ın tutuklu olmasına itiraz ediyorum. Yargılayın ama kaçma tehlikesi, delilleri karartma tehlikesi olmayan birisini niye tutukluyorsunuz? ‘Efendim suçlu olduğuna dair kuvvetli şüpheler var.’ Hani! Federasyon ne diyor; Aziz Yıldırım suçsuz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin iki tane kurumu… Birisi ‘suçlu olduğuna dair şüpheler var. Elimde sayfalar dolusu tapeler, deliler var’ diyor. Öteki, ‘Aziz Yıldırım suçsuz’ diyor!

Bir de işin UEFA kısmı var. Etik Kurulu yeni raporu ve 58. maddede yapılan değişiklik nasıl karşılanacaktır? Gelinen bu noktada, ‘Türk Milli Takımı ve diğer Türk takımlarının Avrupa’dan men edilebileceği’ yönünde yorumlar yapılıyor.
Tanrı, Türk’ü korusun. UEFA’nın bu işe sempatik bakacağına inanmıyorum. Çünkü Demirören’in konuşmasının başında laf ola söylediği, ‘bahis şikesi’ konusu, dünyada en büyük sorun. Burada FIFA ve UEFA, ödün verdiği anda futbol biter. Futbolun marka değeri sıfıra iner. FIFA ve UEFA ödün vermediğini göstermek zorunda… Bugüne kadar gösterdi. Türkiye’ye de gösterecektir.

Aslında o noktada çeşitli pazarlıkların yapıldığı şeklinde haberler geliyor. Fenerbahçe’nin CAS davasını çekmesinin de ‘bu pazarlıkların ürünü’ olduğu şeklinde görüşler var. Siz Fenerbahçe’nin büyük önem verdiği davadan vazgeçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Onu Fenerbahçe yöneticileri değerlendirdi zaten… Hepsi ayrı ayrı bas bas bağırıyordu. “CAS davası, bizim onur davamızdır” diye… Mana açık… Daha ne diyeyim!..

Yıldırım, ‘Karşı çıktığını ama yönetimin davanın çekilmesine karar verdiğini’ söyledi.
Aziz Yıldırım’ın CAS’tan davayı geri çekilmesine ‘Evet’ diyeceğine ben inanmıyorum. Ben Aziz Yıldırım’ın gözden çıkarıldığını düşünüyorum.

Fenerbahçe yönetimi tarafından bu işin içinde olan her çevreyle yapılan temaslar sonunda Aziz Yıldırım’ın gözden çıkarıldığına inanıyorum.

Aziz Yıldırım mesela ‘cezaların şahsiliği’ ilkesine de karşıydı. ‘Ben Fenerbahçe’nin başkanıyım. Fenerbahçe’yi temsil ediyorum. Ben suçluysam Fenerbahçe de suçlu. Ben suçsuzsam Fenerbahçe de suçsuz’ diyordu. ‘Hayır! Kişiler ayrı, kurumlar ayrıdır’ deyip Aziz Yıldırım’ı Fenerbahçe’den ayırdılar. Dediler ki ‘Biz Aziz’e ceza verebiliriz ama Fener’e vermeyeceğiz.’ O ayırmanın anlamı oydu.

İlginç günler yaşayacağız.

Öteki taraftan Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’ne alınmaması üzerine açtığı tazminat davasını geri çekerek 45 milyon euro’dan da vazgeçmiş oldu.

45 milyon euro’dan niye vazgeçmiş olacak? Ben senin hakkında dava açarım. 50 milyon lira tazminat isterim. Sonra davadan vazgeçersem ’50 milyon liradan vazgeçtiğim’ anlamına gelmez. Davayı kazanır da davayı geri alırsam o 45 milyon euro anlam taşır. Kazanamayacağın bir davayı açmışsan…

‘Yönetim cebinden ödesin’ diyenler var!

Hangi 45 milyon euro? Fenerbahçe o parayı nereden hak etti ki! Davayı kazanırsa hak edecekti o 45 milyon euro’yu. Geri çekti davayı! O zaman böyle bir hak doğmadı.

Saha içine bakacak olursak; Fenerbahçe, geriye düştüğü karşılaşmada Beşiktaş’ı 2-1 yendi ve Galatasaray ile arasındaki 2 puanlık farkı korudu. Hakemin verdiği kararlar çok tartışıldı. Hakemin yönetimi ve maçla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Bir ‘Süper Final’ maçı değil; ‘Süper facia’ maçı seyrettim. Bir süper hakem faciası ve bir süper Tayfur Havutçu faciası… Beşiktaş çok kötü yönetilmeye devam ediyor. Tam Süper Final başlarken Carvalhal’in gönderilip Tayfur Havutçu’nun işin başına getirilmesi kadar saçma sapan, tepeden tırnağa yanlış karar olamazdı. O kararı aldılar. Ne kadar yanlış bir karar olduğu da ortaya çıktı.

Sahaya çıkan Beşiktaş ve Fenerbahçe takımlarını yedekler dâhil birer birer mukayese edersen Beşiktaş çok ağır basar. Hele Fenerbahçe’nin olmayan adamlarının, bu takımın en büyük silahları olduğunu bilirsen, Alex, Emre ve Sow, Beşiktaş’ın ne kadar avantajlı olduğunu görürsün. Ama Tayfur Havutçu, Fenerbahçe’yi zerre kadar etüt etmemiş. ‘Fenerbahçe nasıl top oynuyor, ona karşı nasıl başarılı olurum’ diye zerre kadar düşünmemiş.

Beşiktaş’a saçma sapan oyun oynattı, inanamadım. Yani Fenerbahçe önünde geriye yaslanmanın intihar olduğunu Türkiye’de hiçbir teknik direktör, Fatih Terim dâhil buna, göremiyor. İnanamıyorum!.. Yüklendiğin zaman Fenerbahçe’yi perişan ediyorsun. Ama sen Fenerbahçe’ye karşı kendi sahanda Barcelona’nın anlamsız pasları gibi top döndürürsen başın belaya girer arkadaş! Belayı davet edersin. Üstüne gittiğin anda dağılmaya hazır Fenerbahçe’nin savunması üzerinde oynamıyorlar.

O Bebe’yi oyuna sokmak nedir! Simao on kişi oynatırken Beşiktaş’ı; bir de Bebe’yi soktu, 9 kişiye indirdi takımı… Daha düne kadar gündüzleri değil geceleri antrenman yaptığı için kadro harici bırakılan Bebe, Fenerbahçe’ye karşı oyun kurtarıcı olarak sahada!..

Hocalarının da inançlar yok zaten, çocukların da inançları yok hocalarına… İşte öyle olunca böyle olur.

Süper Final’de 3 maçta 3 mağlubiyet almaktan kurtulamadı.

Tabii sadece Tayfur Havutçu değil. Yıldırım Demirören’in Futbol Federasyonu Başkanı, Zekeriya Alp’in de Merkez Hakem Komitesi Başkanı olduğu federasyonun hakemleri de Beşiktaş’ın canına okumak için ellerinden geleni yapıyorlar Allah’a şükür. Buna da artık ‘tesadüf’ diyemem. Bu kadar üst üste tesadüf olamaz.

Halis Özkahya maçın canına okudu; şaşkınlıklar içinde bir hakem… Beşiktaş’ın canına okuduğunu fark edip ‘Galiba ayıp ediyorum’ deyip Fener’e ters kararlar da verdi.

Ben bu kadar maç yönetme standardı olmayan bir hakem görmedim. Aynı hareket; burada faul ve sarı kart öbür tarafta devam! Aynı hareket ya! İkinci sarı kartlar katiyen yok. İkinci sarıdan kırmızılar görerek Caner gene atılmalıydı, Selçuk gene atılmalıydı.

Özellikle Saracoğlu Stadı’nda, Fenerbahçeli futbolcuların dokunulmazlığı var. Aleni bu artık! Orada Fenerli futbolcu hatta birinci sarı kartı görünce mutlu oluyor; ‘Bundan sonra serbestim. Artık her şeyi yapabilirim.’

Bu hakemlerle, bu kafayla Süper Final’in geri kalan maçlarından çok endişem var. Yani evvelden Saracoğlu’ndaki Fenerbahçe-Galatasaray maçına kadar ‘şampiyon belli olmasın’ düşüncesinde olduklarını düşünüyordum. Yayıncı kuruluşun işine öyle geliyor çünkü… Beşiktaş kazansaydı maçı bundan sonraki maçlar biraz cazibesini kaybedecekti.
Şimdi öyle de düşünmüyorum. Şimdi kupayı Fenerbahçe’ye vermeye kararlılar gibi geliyor bana. Bu kadar himaye edilmez bu takım.

Rüştü’nün hakem Özkahya’yla maç içinde yaşadığı tartışma derbi sonrasına damgayı vurdu. Rüştü, hakaret ettiği halde hakemin kendisini atamadığını söyledi.

Kendinde değil maçın hakemi… Yanlış olan şey onu böyle maçlara vermek…

Bir yanıt yazın

Bali Otelleri
Başa dön tuşu