Fulya DosyasıFutbolHaberTransfer

Nihat Kahveci’yi ne kadar tanıyorsunuz?

Birgün Gazetesinde yazdığım günlerden beri yazılarımı düzenli takip eden sporsever dostlarımla ara ara mail yoluyla bazı konularda sohbet ediyoruz.

İşte bu konulardan biri iyi bir Beşiktaşlı olan ve futbolu da en güzel şekilde takip edenlerden biri olduğuna inandığım genç bir dostumdan geldi…

Nihat Kahveci…
Evet, Beşiktaş’ın Nihat Kahveci ile artık gerçek bir kaptana sahip olabileceği yönünde sevinçlerini dile getiren Beşiktaşlı bir dostum…
Ne denir ki?
Kesinlikle haklı bir düşünce…

Ancak, bu transfer başlı başına tartışılması incelenmesi, irdelenmesi gereken bir durum değil mi?
Bir transfer yapılırken yöneticilerin hangi mantığa göre bu transferi yaptıklarına en güzel örnek değil mi bizim emektar Nihat’ın transferi?

Türkiye’de yaşayan tüm insanların gurur kaynağı olan Nihat neredeyse turistik, ticari ve diplomatik yönden ülkemiz ile İspanya arasında çok önemli bir elçi görevi üstleniyordu.
Asil sermayeyi temsil eden Cechhi Gori ve entelektüel emekçileri temsil eden Fiorentina’lı taraftarları karşı karşıya getirerek;

Neredeyse tüm Floransa’yı karıştıran Fatih Terim’e “İtalyan Dayanışması Yüksek Liyakat Nişanı” verenlerin, Tüm İspanya’nın en çok sevilen yabancı futbolcularından biri haline gelmiş ve başarılarıyla La Liga tarihine geçmiş olan Nihat’a ne vermeleri lazımdı!

Aslına bakılırsa Nihat’ın orada 2-3 yıl daha kalmamasına üzüldüm.
Neticede futbol hayatının en verimli çağında olduğu dönemde La Liga’da Villarreal’den daha iyi bir takımda oynamayı Nihat fazlasıyla hak ediyordu.

Tabi ki Euro 2008’de Amerikalı kondisyonerlerce neredeyse tüm takımın sakatlandığı bir furyaya kurban gitmeseydi…

Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan maçlarında gösterdiği muhteşem performans ve attığı gollerle Nihat İspanya’ya dönüşünde La Liga’da veya ada takımlarına büyük bir transfer yapabilirdi.

Euro 2008 sonundaki sakatlık bu hedefini biraz geciktirecekti ancak kendisi orada kalıp en azından kaldığı yerden devam etmek istediğini bir şekilde Türkiye’den kendisini isteyenlere orada kalmak istediğini belli ederek cevap verdi…

Bir de işin mali spekülasyonu var…
Mali spekülasyon futbolcuların en büyük tehlikelerinden biridir…
Speküle edilecek rakamlarla maliyetiniz oluşursa takım ve taraftar içinde bazı sıkıntılarınız da olabilir…
Nihat Kahveci’nin maliyeti 15 Milyon Euro yu geçiyor…
Bu çok yüksek bir maliyet…

Geçen yıl Milan Zambrotta’yı 7 Milyon’a mal etti…
Zambrotta’nın geldiği kulüp Barcelona’ydı…
Ve 2006 Dünya Kupasında Altın Karmaya seçilmiş bir oyuncuydu.
Bu örnek bile Nihat Kahveci transferinin nasıl bir spekülasyona açılacağını göstermiyor mu?

Burada yanlış anlaşılmasın ki Zambrotta Nihat’an iyi oyuncu aksine Nihat Zambrotta’nın gittiği Barca’ya belki gidebilseydi;
Barca onu bir daha yıllarca o paralara bırakmazdı…

Bir başka konu da Alt yapınızdan yetişen bir oyuncuya şeklen de olsa bu şekilde para ödeyip yıllar sonra alıyorsanız, Nihat’ın alt yapıdan ayrıldığı tarihten itibaren alt yapınızın iflas ettiğini teyit etmiş olursunuz…..

Bu da endüstri haline gelmiş olan Futbol takımlarının yönetimi ve kulüp üretim imajı için altı çizilecek en önemli bir konudur….
Peki takım değeri ve sirkülasyonu için durum nasıldı?
Takım yapısı, eldeki oyuncu miktarı ve hoca oyun tercihine bakıldığında 3. bölgede oynayan oyuncuların sayısının burada riskli bir fazlalık oluşturduğu aşikardı…

Holosko-Bobo-Nobre-Batuhan-Serdar Özkan ve hemen arkasında forvete çok
yakın konuşlanan Yusuf-Delgado-Tabata ( o bölgeye alınacak oyuncu planı vardı) 7 kişilik bir grubu temsil ediyorlardı..

nihat-kahveci-euro-2008Mustafa Hoca, ön gruptakilerden neredeyse sadece birini oynatıyordu…
2. gruptakilerden de neredeyse yine sadece birini oynatmak zorunda kalıyordu!

Yani bir anlamda eldeki 7 oyuncudan neredeyse sadece 2’si sahada yer alabilirdi!

Eee, bir de İspanya ligini kasıp kavuran Nihat gelirse ne olacaktı.
Hemen forma ona verilirse, yine neredeyse eldeki 7’den 1’i sadece forma giyebilecekti…
Buralarla biraz oynamaya başlanıldığında bazı futbolcuların sezon başı olmasının da verdiği psikolojik gerginlik nedeniyle acaba “ben kötü müyüm?”

Ya da hoca” beni tutmuyor” gibi bir düşünceye girip , ciddi bir performans düşüklüğü hat safhaya çıkabilecekti.
Bu zaten en gençlerde ( BOBO) gibi ortaya çıkacaktı daha önce de böyle olmuştu …
BOBO süper bir gelişme gösterirken Nobre alındı..
Ve BOBO’nun çıkış performansı durakladı…..

Dolayısıyla ciddi bir enflasyon hem de tüketme modeli olan bir kulüpte!
Nitekim Juanfran bize nasıl geldi, bizden sonra la liga’da nasıl müthiş bir performans sergiledi yakından takip edenler bilir!

Peki Nihat Beşiktaş’a hiç gelmemeli miydi !
Tabi ki hayır Nihat Beşiktaş’a kesinlikle gelmeliydi.
Ama ne zaman?
Nihat ile bir karşılıklı konuşup… İspanya’dan kendisi dönmek istediği zaman…
Bu da tercihen 2–3 yıl içinde olabilirdi.
Hem de bonservis bedeli sıfır olmuş halde.
Bu şekilde kendisine gel Beşiktaş’a kaptanlık bandını al takımın tüm sorumluluğu üstlen futbolunu sana ait olan yuvanda ve zirvede bitir diyerek.

Güney Amerika futbol dünyasından buna birçok örnek verebiliriz…

nihat_kahveci_kaptanlik_bantiHaaa bir de anlaşılması şu anda mümkün olamayan bir konu …..

Nihat ilk onbirde oyuna başlıyor; kaptanlık bandı Şilili Tello’da,
Nihat ilk onbirde oyuna başlıyor; kaptanlık bantı Serdar Özkan’da !
Nihat ilk onbirde oyuna başlıyor; kaptanlık bantı Mert Nobre”de !
Bu hangi kaptanlık bandı ???
Hani geçen yıl Delgado’nun da bolca taktığı!!!!
Daha öncesinde yine bu yönetim zamanında Okan Buruk’un bile taktığı !!!!

Peki Nihat’ı Mustafa Denizli hoca yeni mi tanıyor!!!
Sanırız hayır… Neticede Nihat Avrupa Şampiyonasında 3. olan Türk Milli takımının kaptanı.

Birde soyunma odasında Nihat’ın maça hazırlanış halini ve arkadaşlarının Nihat’a oyun ve Takım için gerekli olan güvenin verilmediğini düşünmesi işin cabası!
Peki, önceki gün kafasına yumurta atılanYıldırım Demirören Nihat’ı tanımıyor mu?
Sanırım tanıması zor olabilir, çünkü Nihat 1996 Yılında Beşiktaş’ın alt yapısına katılarak kökten Beşiktaşlı oldu…

Ancak hatırlaması gereken şimdiki Başkan Yıldırım Demirören’in 2000-2001 yılı dönemi yeni girdiği yönetim iflas ediyoruz diyerek zorla Nihat’ı İspanya’ya satarak Beşiktaş kulübünü kurtarma kararı almıştı….
Hem de dönemin Teknik Direktörü Daum’un Nihat’ı satan şampiyonluğu da satar feryatlarıyla….
O seneyi hatırlamayanlara bir hatırlatma o dönem C.Daum’un dediği gibi Beşiktaş o sene şampiyon olamadı….

nihat-kahveci-cek-milliOnları da hatırlamayanlara;

Dünyanın en çok harcayan kulübü olan Real Madrid sportif direktörü Jorge Valdano Başkanın ve kulübünün prensiplerini zamanında bir cümle ile açıklamıştı..

“Biz en çok ücreti kazanan oyuncumuzdan 1 fazlasını Raul’a veririz, çünkü o Real Madrid’in alt yapısının cezbedici olmasını sağlayacak bir değerdir”

Alıntı; Birgün gazetesi;

Detaylar;
http://www.hursertekinoktay.net/ali.htm

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu