FutbolHaber

Terim mi pahalı, başkanları ne derse he diyen vekiller mi?

CHP Manisa Milletvekili, TBMM Başkanlığı’na soru önergesi vermiş.
“Terim’in 250.000 YTL aylık ücret istemesinin, ülke gerçekleriyle, milli duygularla bağdaşmadığı açıktır.”
Aynen böyle.
Valla.
CHP’nin, üstelik önde gelen milletvekillerinden biri, bu önergeyi veren.
Billa…
Biri beni işletti sandım önce.
Ve…
İşletmemiş.
Doğruymuş.
Valla billa.
Nedenini de yazmış sayın milletvekili.
…Türkiye gelir adaletsizliği olan bir ülkedir. Cumhurbaşkanı 15.247 YTL, Başbakanı 8.926 YTL, Genelkurmay Başkanı 7.033 YTL maaş almaktadır. Asgari ücret 457 YTL’dir. Gazilere 200 YTL, şehit ailelerine ise 285 YTL aylık bağlanmaktadır. Ve hepsinden önemlisi de gazilik madalyalarını bile gaziler kendi parasıyla almaktadır…
Breh breh breh!
Öndeki böyleyse ya arkadakiler nasıldır kim bilir?
Değil mi?
Aman aman aman!
Orada kalsınlar.
Arkada.
Bilmeyelim.
Lütfen.
Bir çay kaşığı hamaset, iki ölçek duygu sömürüsü var, bir iki tutam da ucuz siyaset…
Ve…
Bir çorba kaşığı demagoji.
Sonra…
Hafif ateşte karıştır.
Yemek bu.
2008 ana muhalefet menüsüne bakın.
Durum vahim.
Yiyen çıkar mı?
Çıkar.
Daha vahimi bu.
Ve…
Dünya nereyeee, biz nereye…
* * *
Devamı da var da…
Üslubu hoş değil Şahin Bey’in.
Gerek yok.
* * *
Ve sadede gelelim.
Terim’in fiyatı bu, TFF onu istiyorsa bu kadar ödemeli.
Neyi tartışıyoruz?
Onun bize zararı, fazla fazla futbol oynatamamak olur.
Daha fazla değil.
Altı üstü futbol.
N’olur?
Oynayamasak n’olur?
Ve…
Bir profesyonelden, profesyonelce kurtulmak 20 saniye sürer.
Sorunumuz o olsun.
20 yıldır bu kısır siyasetten, Başkanlarına ‘he‘ diyerek siyaset yapan vekillerden kurtulamıyoruz.
Sorun bu.
Mesela…
Ben bu partiye oy veriyorum.
Bundan sonra da vermek istiyorum.
İstemeyen onlar.
Bu tarz siyaset sevmiyorum.
Doğma büyüme Kadıköylü’yüm.
Bu kafayla giderlerse, Kadıköy gidecek ellerinden.
Ben de…
Onların hoca aradığı gibi, ben de harıl harıl parti arıyorum.
Arıyoruz…
Haberleri olsun.
Ve…
Bir araştırma yapılsa…
Terim mi ülkeye pahalıya mal oluyor, muhteris başkanlar ve onlara sadece parmak kaldırarak siyaset yapan ‘başkanların adamları’ vekiller mi?
O mu gitsin onlar mı?
Ve…
Türk Tanıtım Vakfı kimlere ne ödemiş?
Şahin Bey bunu da bir soruştursa…
* * *
70’li senelerdi…
Etrafım daha batılıydı, daha vizyonluydu, daha çağdaştı, daha evrenseldi.
Umut doluydum.
30 küsur sene geçti.
Umudum yok.
Hiç.
Şahin Bey bu önergeyi, 30 küsur sene önce yazmazdı.
Yazamazdı.
Gülerlerdi.
Ti’ye alırlardı.
Ciddiye almazdı kimse.
Puan kaybederdi.
Şimdi gülmüyorlar.
Ciddiye alıyorlar.
Ve prim yapıyor.
Vah vah!
* * *
Diyelim ki…
Terim’in ücreti, ülke gerçekleriyle, milli duygularla bağdaşmıyor.
Ya kendilerininki?
Yani…
Men dakka dukka!
Ve…
Dün Terim yeni sözleşmeyi imzaladı.
Ve son bir şey…
Ne Terim umurumda, ne TFF, ne Şahin Bey…
Ne CHP…
Ne şu, ne bu.
İşime bakıyorum ben de…
Sadece…
Onlar gibi.
* * *
Dün bir arkadaşımın 89 yaşındaki anneannesi cep’imden beni arayarak Terim’in yeni sözleşmede ne kadar alacağını sordu.
Üstümüzden bir büyük kuyruklu yıldız mı geçti ne?
Herhalde.
Ve…
Nokta.

Mamma mia Lucescu
Anneciğim Lucescu yine geliyor.
Galiba.
* * *
Lucescu’nun takımlarını, mümkün olduğu kadar seyretmemeye çalıştım.
Ali Sami Yen’e en az gittiğim sene, onun Galatasaray’daki birinci senesiydi.
Daha az gitmem zannediyordum.
Galatasaray’daki ikinci senesinde, daha da az gittim.
İtalyanların “rakibi oynatmayarak oynama(ma)yı seven” teknik direktör modelinin Romanyalı olanı.
Her Romanyalı gibi İtalya sevdalısı…
Bu tarzın ustalarından Giovanni Trapattoni ile aynı yıllarda doğmuş.
Aynı ekolden.
Lucescu için hep “bu Galatasaray’ı’ bile şampiyon yaptı” (Radu,
Fleurquin, Victoria…) dediler.
Hiç kimse “o Galatasaray’ı’ bile şampiyon yapamadı” demedi.
(Hagi, Jardel, Popescu…)
* * *
Can abi (Bartu), Trapattoni için “Pele’nin takımları İtalya’ya geldiğinde, Pele’yi hep Trapattoni tutardı, Pele yokken de beni tutardı” derdi o kendine has hoş üslubuyla.
Teknik direktörlüğünde de çalıştırdığı takımları, karşısında hep Peleler varmış gibi oynattı.
Lucescu da…
Floransa’nın en pırıltılı Batistutalı, Edmundolu 11’i Giovanni’ye emanet edildi.
O müthiş kadronun tek hücum planı Batistuta ve Edmundo’nun atacağı frikiklerdi.
1-0, 0-0, 0-0,1-0…
0-1,0-0,0-0,0-1…
Sezon böyle geçti.
Çıldırdı Floransalı.
Gönderdiler.
Terim’e, Floransalının aşırı ilgisinin en önemli sebebi,Trapattoni’nin sisteminden sonra, Terim’in hücum tarzının ruhlarına çok iyi gelmesiydi.
Veya Hector Cuper…
Milano’nun en nefret edilenler sıralamasında hep ilk üçün içinde oldu.
38 kişilik, 35 yabancılı, 8 santraforlu Inter’i, bu kadar tatsız tuzsuz oynatmak için ancak Cuper olmak gerekirdi.
Ve…
Bu modellerden çok var.
Devirleri geçti artık.
Çok şükür.
* * *
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde Chelsea’yi mağlup etse, bir üst tura çıkacaktı.
90 dakikada bir kere gitti rakip kaleye.
Chelsea iki kere geldi.
2-0 mağlup oldu Beşiktaş.
“Risk almadı beraberliğe oynattı” diye eleştirdi yorumcular Romen Hoca’yı.
“Keşke risk almasaydım beraberliğe oynatsaydım”dedi maçtan sonra.
Bir kere gitmişti kaleye.
Risk dediği de buydu.
* * *
Galatasaray’ın Fenerbahçe’nin almak istediği adam bu.
“Risk alamayan yönetici, alsa alsa risk alamayan hocayı alır” diye bir laf var mıdır bilmem?
Yoksa da…
Artık var.
Ve…
Bu kulüpleri bu yöneticilere yönettirerek ne kadar risk almış genel kurullar.
Farkındalar mı?
Sanmam.

Sayın Bilgin Gökberk’e ve Gökberk’in yazılarını Futbolistan.net ile paylaşan Milliyet Gazetesine teşekkür ederiz.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu