FutbolGündem

Herkesi suçladı!

Milli takımı yine Dünya Kupası’ndan mahrum bırakan teknik direktör Fatih Terim, dün uzun bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

Kendi hatalarına çok az değinen Terim, kulüpleri, altyapı sistemini, gurbetçi futbolcuları, federasyonu ve daha birçok kişi ve kurumu suçladı.

İşte Fatih Terim’in açıklamaları

Hep birlikte iyi, kötü günlerimiz oldu. Galibiyetlerin sevincini, yenilgilerin üzüntüsünü birlikte paylaştık. Beni oyunculuğumdan beri tanıyanlar var. Kimi zaman sert tartışmalarımız, kavga ettiklerimiz oldu, ama her zaman aynı gemide yer aldık..”

-TOPLANTININ NEDENİ-
“Futbol kariyerimde büyük zaferler, herkese nasip olmayan onular yaşadım. Ama her profesyonel gibi ben de bir gün geldi, görevlerimden ayrıldım. Ayrılıkların ardından hiç konuşmadım, sessiz kaldım, kendi iç dünyama döndüm. Bu defa böyle yapmadım. Bundan sonra böyle yapmayacağım. Türk futbolu ile ilgili tespitlerimi bugün burada paylaşmak istiyorum. Bu bir sorgulama, yargılama toplantısı değil, paylaşım toplantısıdır..”

-YANLIŞLARIM, DOĞRULARI GÖTÜRMEDİ”-
“Göreve geldiğim ilk günden beri verdiğim her kararın, attığım her adımın arkasındayım, buna da devam edeceğim.. Bahanelerin arkasına sığınacak, şansım yaver gitmedi diyecek ve aldığı kararalar karşısında bedeli kendimden başkasına ödetecek yapıda olmadığımı biliyorsunuz.. Görevde olduğum sürede, takım performansından, medya ilişkisine, oyuncu seçiminden, hakemlerle olan ilişkilere kadar yapılanları ortaya koyduğumda kendimden emin, sağlam kararlar verdiğimi düşünüyorum. Pişmanlıklarım yok mu, keşkelerim yok mu, elbette var. İnsan olduğuma göre, bunarlın olması da gerekli.. Ama ilkelerime güvendiğim için, iç sesime güvendim. Yanlışlarım bence doğruları götürmedi.”

“İSTİFA KARARIMI DAHA ERKEN VERDİM”
“Sözleşmem geçen günlerde 2012’ye kadar uzatıldı. Federasyon ile işbirliği içnde, rahmetle andığım Hasan Doğan’ın vasiyeti ile Türk futbolunun geleceği hazırlayacak projelerde çok kapsamlı faaliyetler yürütmekteydik.. Bu yönde faaliyetlerimiz ilerlettik. Ancak her zaman öncelikli hedefimiz 2010 Dünya Kupası’na gitmekti. Bunun gerçekleşmemesi halinde Ermenistan maçı sonunda devam etmeyeceğimi söyleyecektim. Ama bazı olaylar, Belçika karşısında alınan sonucun ardından bu kararı vermemi gerektirdi.”

-“BAHANE OLMASIN DİYE TOPLANTILAR YAPTIK..”-
“Ben futbol yaşamım boyunca her zaman karar merciinde bulundum. Bu tip mevkilerde olanlar gün geliri bunun bedelini de öder. Her veda üzüntülüdür. Ama güzel ayrılıklara da öncü olmalıyız. Yıllardır birlikte olduğum arkadaşlarıma rahat çalışma ortamı bırakmak nedeniyle bu toplantıyı yapıyorum. Eksikleri vurgulamak, Türk futboluna güzel bir gelecek yaratmak için objektif bir tablo çizmek istiyorum. Ama bu açıklama öncesinde ne söylersek bahane olmasın diye çok toplantılar yaptık bu konuşma öncesinde.. Şimdi de bu yönde konuşacağım..”

-“4 SENEDİR İSTİKRAR GÖRÜNÜYOR..”-
“Görevde olduğumuz 2005 – 2009 döneminde aldığımız sonuçlar ortada. Bu sonuçları rakamlarla birleştirecek olursak, attığımız gollerin yediğimizden, galibiyetlerin yenilgilerden, maçlarımızın yüzde 72’sini kaybetmediğimizi istatistiklerde göreceksiniz. Yani burada istikrarı göreceksiniz. İstikrar sözcüğünün sürekli gündeme geldiği dönemde, ‘başarı için istikrar gereklidir’ teşhisine ben de katılıyorum. 4 sene de bir hayli de istikrarlı görünüyorum.”

-“DAHA ÖNCE HAYAL BİLE EDİLEMEYECEK..”-
“Aldığımız sonuçların ötesinde, 4 yılda önemli işlere imza attık. Örnek olarak Avrupa Şampiyonası 2008’deki görüntümüz; sempatik, yenilgiyi kabul etmeyen, inanmış bir takımdı. 1,5 milyar insan izlemiş Almanya ile oynanan maçımızı. Bu, hiçbir şey olmazsa Türkiye için büyük bir artıdır. Hatta daha önce hayal bile edilemeyecek büyük bir rakamdır. Sponsor gelirlerinin de bu süreçte birkaç kat artını görüyoruz. Tabii ki başkan v yönetime de hakkını teslim etmek gerekir bu konuda. Ama Avrupa şampiyonası sonrasında marka değerinin arttığına da dikkat çekmek istiyorum. Formamız da neredeyse reklam için yer kalmadı. Ama bunda yönetim becerisi de önceliklidir. Fakat ürün kaliteli iyi değilse, yani Türk takımı bu noktada olmasaydı, marifet ne olursa olsun bunu yukarıya çekmek zor olurdu.”

-“GELECEĞİN ÇETİN REKABETİNE HAZIRLADIK”-
“Bu süreçte görünmeyen ya da görmezden gelinen şeyler de oldu. Lisanlı oyuncu sayısının artması için çalışmalar yaptık. Eğitim kurumlarıyla çok önemli işbirlikleri gerçekleştirdik. Beden eğitimi seçmeli derslerinin 2 saatten 1 saate inmesini de düşünürsek, anlam kazanacak sözlerim. Okul ve sporun bir araya gelmesi için çok çaba verdik. Gençlerimizin geleceğini, geleceğin çetin rekabetine hazırladık.”

-“BANA HEP ÇAĞIRMADIKLARIM SORULDU”-
“Benim sorumluluğumda A milli takıma çağrılan 25 yeni oyuncu var ve yaş ortalamaları 21 civarında . Arda’lar, Sercan’lar, Batuhan’lar ve dahası bunların içinde.. Bunlar yeni bir nesil demektir. Bunun karşılığı, minimum birkaç turnuva oynayabilecek yeni bir milli takımdır.. Bunların kazanılmasında payım olduğu için çok mutluyum. Ama bana bunlar değil, genelde çağırmadıklarım soruldu..”

-“TRİBÜNDEN DESTEK ALAMADIK”-
“Hangi tribünde oynarsak oynayalım yüzde yüz desteği almamız gerektiğini söylemiştik, ama bunu sağlamak konusunda maalesef sıkıntılar yaşadık. Milli takıma, kayıtsız şartsız destek vermek gereklidir, ama bunları yaşayamadık. Hatta bazı futbolcular bazı statlara gittiklerinde rahat olamadıklarından bahsettiler..”

-“MİLLİ TAKIMIN HATALARINI GÜNAHLARINI YAZDILAR”-
“Elit futbolcu yetiştirecek havuzun genişlemesi için verilen emekler de görmezden gerildi. Arkadaşlarımız bunlardan çok yararlandı. Antrenör gelişiminde çığır açacak işler yapıldı ama medyada ilgi bulmadı. Bunlar yer bulmadı ama sayfalarda milli takımın hatalarını günahlarını çok gördük. Herkes görüşünü sıraladı.”

-“EN BÜYÜK HATAM BEKLENTİLERİ BÜYÜTMEK”-
“Doğrudur hatalarım olmuştur. Her eylem yapan inanın olduğu gibi bizim de olmuştur. Çalışan üreten ve son 20 yıla kadar dünya futbol tarihinde yeri olmayan bir ülkenin çocuklarıyla devrim yapmaya çalışan herkes gibi ben de hata yaptım. Ama en büyük hatam inanmak, inandırmak, kazanmak, kazandıklarıyla da mutlu etmek, bunun soncunda da beklentileri büyütmek oldu.”

Milli takım Türkiye’nin aynasıdır. Şimdi Türk futolbunun geleceği için çok önemli olduğunu düşündüğüm bazı düşünceleri paylaşmak istiyorum;

TESPİTLER

TESPİT 1: “OYUNCU YETİŞTİRME KONUSUNDA DEĞİŞİMLERE AYAK UYDURMALIYIZ”
Benim futbol oynadığım dönemde veya yakın bir zamana kadar uluslararası rekabet denilince akla sadece milli takım gelirdi. Kulüp takımları bu rekabetin altyapısı gibiydi. Endüstrileşen futbolla beraber kulüpler de bu rekabetin bir parçası oldu. Çoğu büyük kulüp yetiştiricilik özelliğini kaybetti. Bu da dengelerin milli takım lehine bozulmasına sebep oldu. Milli takım kocaman ama onu taşıyan bacaklar incecik. Oyuncu yetiştirme konusundaki değişimlere uyum sağlamalıyız. Oyuncu yetiştirmek için federasyonun yatırımlarına destek olmalıyız. Sadece 8 takımın yeterli kapasitesi var. Avrupa’da yaşayan 5-6 milyon Türk’ten yıldız çıkıyor da 70 milyon Türkiye’den nede çıkmıyor.

TESPİT 2: “YABANCI OYUNCU TRANSFERİNE KRİTERLER GETİRİLMELİ”
Kulüpler arası rekabet kızıştıkça ve kulüplerimiz bu hedeflere yöneldikçe takımlar yabancı oyunculara yoğunlaştı bu da milli takımın seçeceği oyuncu havuzunu daralttı. Milli takıma alınan oyuncular ise milli takımda tanındı. Oysa tam tersi olmalıydı. Yabancı oyuncu kriterlerine sınırlama getirmezsek bu sorun maalesef daha da büyüyecek. Takımların çoğu defans ve orta sahanın göbeği için yabancı oyuncular tercih ediyor. Bu pozisyonlardaki Türk gençleri yeterli süreyi alamıyor. Bu da milli takıma oyuncu seçmeyi zorlaştırıyor. Yabancı seçmenin serbest olması gerektiğini savunurum ama buraya bir kriter getirilmesi gerekir. Biz nasılsa bir 11 oluştururuz. Ayrıca yurtdışında oynayan oyuncu sayımızın da artması gerekiyor.

TESPİT 3: “YURTDIŞINDA OYNAYAN OYUNCU SAYISINI ARTTIRMALIYIZ”
Bunca yabancı transferine karşın ligimizin toplam kalitesi istenen seviyede değil. Avrupa’nın kalburüstü liglerinde oynayan futbolcu sayımızı arttırmalıyız. Rakiplerimizin mesela İspanya’nın kadrosunda 29 oyuncunun 28’i İspanya veya İngiltere’de oynuyor. Geçmemiz gereken Bosna’nın bu yıl kadrosuna çağırdı 25 oyuncunun 1 tanesi Bosna’da forma giyiyor. Diğerleri hep Avrupa’nın üst düzey takımlarında oynuyor. Belçika’nın bile dışarıda oynayan 20 oyuncusu var. Bizimse 28 oyuncumuz Turkcell Süper Lig’den. Avrupa’nın önemli kulüplerinde oynayan oyuncu sayımızı arttırtmamız lazım. Bu konuda oyuncularımıza da iş düşüyor. Yurtdışına gitme kararını alma konusunda daha cesur davranmaları gerekiyor.

TESPİT 4: “SADECE MOTİVASYON DEĞİL FİZİKSEL VE ZİHİNSEL HAZIRLIK DA GEREKLİ”
Türk takımlarının hep 2 farklı görüntüsü olmuştur. Moral motivasyonun üst düzeyde olduğu maçlarda hep iyi oynanmıştır. Ama zayıf rakiplere karşın zihinsel hazırlık iyi yapılmadığı için genellikle istenen sonuçlar alınamamıştır hatta maçlar kaybedilmiştir. Türk futbolcusu fiziksel gücün yetmediği yerde dahi motivasyonla bu açığı kapatmasını bilmiştir. Dünyada en iyi motivasyon hazırlıktır anlayışı varken biz bu hazırlığı yapmayı, kendimizi zihinsel olarak hazırlamayı bilmediğimiz için motivasyon kelimesi bizim için adeta bir sihirli anahtar olmuştur. Ama maçlara zihinsel ve fiziksel hazırlık aşamasını daha da artırmamız ve o yönde çalışmalar yapmamız gerekir.

TESPİT 5: “FUTBOL TOPUNU OKULA SOKMALIYIZ, FUTBOLUN BİLİMDEN BESLENMESİ GEREKİR”
Türkiye’de okul ile futbolu bir türlü birleştiremedik. Defalarca söyledim futbol topunu okullardan içeri atmamız lazım diye. Ama hala kayda değer bir gelişme sağlamış değiliz. Belki İstanbul’da deneme yapılan 1-2 pilot kulüp olabilir ama yapılan protokole rağmen hala daha harekete geçilmedi. Avrupa’nın gerisindeyiz. Üniversiteler ile bağlantılarımız zayıf. Ülkemizde antrenörlük eğitimi veren 26 tane üniversite var. Ama bunların tesislerinden, laboratuarlarından, imkanlarından gerektiği gibi faydalanamıyoruz. Spor ile bilimi iç içe geçirip sporun bilimden faydalanmasını sağlamamız gerekiyor.

TESPİT 6: “TESİSLERİMİZ SON TEKNOLOJİYE SAHİP DEĞİL”
Riva’ya kaç kez gittiğimi hatırlamıyorum. Kaç kere bize sunulan projelerde mimar ve mühendisleri alkışladığımızı hatırlamıyorum. Ama hala daha Milli Takım’ın tesislerinin gelişen son teknolojiyi yakaladığını söyleyemeyiz.

TESPİT 7: “YURTDIŞINDAKİ OYUNCULARI BULMA KONUSUNDA KULÜPLERE DE İŞ DÜŞÜYOR”
Türk futbolu Avrupa’daki gençlerimizi izleme konusunda değişen koşullara ayak uydurmak zorundadır. Belçika, Hollanda, İsviçre Almanya gibi ülkelerde doğan çocuklar artık kendilerini Türk kültürüne çok uzak hissediyorlar. Anadillerini dahi konuşamıyorlar. Son yaptığımız kalkınma hamlesiyle bu rakamları çok büyüttük. Yaz kampları düzenliyoruz, anne babalarla sürekli konuşuyoruz. Bunun geniş bir organizasyon olduğu açık. Kulüplere de büyük iş düşüyor. Sadece oradaki çocukları izleyen ekipler ile olacak bir iş değil. Kulüpler de bu konuda ciddi çalışmalar yapmalıdır.

TESPİT 8: “SAKATLIKLARA HEM YAPILANMA HEM DE FUTBOLCU BAZINDA DİKKAT ETMELİYİZ”
Maç trafiği ve günümüz futbolunun yüksek temposuyla birleşince ülkemizde sakatlıklar bir hayli artmaya başladı. Özellikle antrenmanlarda yaşanan yumuşak doku zedelenmeleri konusunda belki de Avrupa’nın lideriyiz. Statlarımızı, kulüp yapılanmalarımızı, antrenman sahalarımızı iyi oluşturmamız lazım. Futbolcuların da kendilerine, beslenmelerine, özel yaşantılarına, futbol stillerine dikkat etmeleri gerekiyor.

TESPİT 9: “FUTBOLU GELİŞTİRMEK İÇİN 70 MİLYON BİRLİK OLMALIYIZ”
Ben Türkiye’nin dünya devi olmak için büyük bir potansiyeli olduğuna inanıyorum. Bu ancak devlet desteğiyle, kamuoyuyla, futbol camiasının bir araya gelmesiyle gerçekleşir. Nasıl ki penaltılara gittiğimiz zaman 70 milyon kalp bir araya gelip tek bir yürek gibi atıyorsa Türk futbolu için o şekilde çalışmalıyız ki bu dünya devi olma hayalini gerçekleştirebilelim.

Ayrılırken tüm yöneticilerimiz ve bana görev ve destek veren idarecilerimize ve başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Rahmetli Hasan Doğan başkanımızı saygıyla anıyorumç Ekip arkadaşlarımızla beraber çalıştık. Yardımcılarımdan Müfit Erkasap ve Esat Özaltındere benim kader birliği yaptığım çok özel 2 insandan biri. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Her zaman dostluğunu yanımda hissettiğim teknik ekibimde olmayan Mehmet Özdilek’e de teşekkür ediyor ve her zaman başarılarını bekliyorum.

“UZUN BİR AYRILIK OLMAYACAK”
Oğuz Çetin ve Metin Tekin’e ayrı bir parantez açmak istiyorum. Zaman zaman kendilerine yöneltilen ağır eleştirilere rağmen kulaklarını tıkayıp adeta bir karınca gibi çalıştılar. Başta bu 2 yardımcım olmak üzere bana yardımcı olan herkese teşekkür ediyorum. Bizden sevgisini ve desteğini esirgemeyen tüm Türk halkına teşekkür ediyorum. Basın mensuplarına da bunun uzun bir ayrılık olmayacağını belirtmek istiyorum. Başta da dediğim gibi bu uzun bir yolculuk. Biliyorum bir an evvel sorulara geçmek için heyecanlanıyorsunuz ama nasılsa bir gün başka bir yerde başka bir şekilde buluşuruz.

GAZETECİLER SORDU, TERİM CEVAPLADI
Terim açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Sorular ve Terim’in verdiği cevaplar şöyle:
90’dan bu yana sizi ilgiyle izliyoruz. Büyük başarılar, ilkler yaşadınız. 2008’de zirve yaptık sonra başarıız tablo. Bir kısım ana nedenleri açıkladınız. Yerli mi yabancı mı tartışmaları var. Ekibinizden birinin bu görev için hazır mı? Adınız İspanya’dan bir kulüple geçti, yolculuk nereye?
Güzel düşüncelerinize teşekkür ediyorum. Ben de itikrardan yanıyım bunu ifade ettim. Ben Avrupa Şampiyona’sına Dünya Kupası’na devamlı gitmeyi başarı olarak gösterdim. Hatta alınan neticeleri önemsemedim. Ama bazen olmuyor, Afrika’ya gidemedik. Sevindirici bir tek şey var kaçırdığımızı gollerin fazlalığı nedeniyle gidemedik. Oynamaya çalışan bir takım vardı bazen olmuyor. Her söylediğim bahane olarak anlaşılmasın diye fazla birşey söylemiyorum. Şuan başarısızlığın ceremesini çekiyorum. Yeni teknik direktör konusunda ben fikrimi belirttim ama bir serzenişte bulunmak istiyorum. Seversiniz, sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz. Görevi bırakacağımı açıkladıktan sonra bir milli maç var önümüzde gelene soruyorsunuz; yabancı mı yerli mi olsun? İki gün sonra maç. Sevgi ve beğeni bekleyemem ama saygı ve taktir beklemek hakkım. Deklarasyon yayınlanır yayınlanmaz sokaklara çıktınız yerli mi yabancı mı olsun diye sordunuz. Ben yerli olmasını istediğimi açıkladım.

ATLETICO MADRİD İDDİASI İÇİN NE DEDİ?

4.5 yıllık görev süreniz için özelleştiri yaptınız, teşhisler koydunuz. Türkiye’nin en kariyertli teknik direktörü olarak bu teşhislerin tedavisi nedir, bizlerle paylaşırmısınız? ‘Tüm sözlerimizin arkasındayım, hatalarım da olmuştur’ dediniz. Macaristan maçı sonrası ‘Ders almam ders veriririm’ diye bir açıklama yaptınız. Bu sözünüzün arkasında mısınzı yoksa hatalarınızdan biri mi?
Benim keşkelerim olmuştur ama bu sözlerimi onların içerisine katmıyorum. Ogün vermem gereken cevap oydu. Bugün olsa yine aynı cevabı verirdim. Hatalarımı oralarda aramamamak çok daha mantıklı gözüküyor. Keşkelerimin ve hatalarımın olcağını söyledim. Buınları seve seve kabul ederim.

Okullarda neden futbol yok. Söylenildiği zaman basit geliyor. Türkiye’de 50 bine yakın ilköğretim okulumuz var. Dünyanın en genç ülkesiyiz. Belirli bir döneme kadar futbol yasak. Seçmeli ders haline gelen beden eğitimi, 1 saate indirilen beden eğitimi. Siz nasıl futbolcu sporcu yetiştireceksiniz. 1000 kişiden 1 yıldız çıkıyor. Bunun üzerine bir ülke sorunu olarak eğilmek zorundayız. Futbol Federasyo’nu müfradatı yazmak üzere. Bu konunun öncelikle el atılması gereken yer olduğunu söylüyorum.

Görevinizin resmi de olsa devam ettiğini ve bu toplantı sonrası istifanızı ileteceğinizi söylediniz. İstifanız sonrası Futbol Federasyonu ‘Hocamızın istifasını televizyondan duyduk, kendisine hizmetleri için teşekkür ediyoruz’ diye bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz. TFF’den saygı beklediniz mi?
Açıkcası başkan ve yömnetim kurulu olarak her şeyi düşünmüşlerdir. Ona göre bir deklarasyon yayınlamışlardır. O mevkiklere gelmiş insanlara söyleyecek bir şeyim yok. Onlar bunun doğal olduğunu düşünmüşlerdir ki ortaya bir metin koymuşlar. Ne hissettiniz dediniz; ne hissttim, ne hissetmem gerekiyorsa onu hissettim 1 günde her şeye karar verdim dediniz. Ermenistan maçı sonrası federayon yönetimi ile görüşüp kararınızı vereceğinizi söylediniz. Ne oldu da erkenden istifanızı açıkladınız? Yönetim ile bir sorun mu yaşadınız yoksa Belçika maçında taraftarlarla aranızda bir şey mi yaşandı? Başkan ve yönetim kurulumuzla aramızda hiçbir şey olmamıştır Gelişen olaylar böyle olmasını gerektirmiştir.

Sizin hazırladığınız 5 yıllık gelişim planı var. ‘Medyadan yeterli desteği göremedik’ dediniz. Bununla ilgili 4 kez röportaj teklifinde bulundum ama olmadı. İletişimde sınıfta kaldınız mı, kalmadınız mı? Öncelikle son aylarda bu isteğini dile getirdiğini ifade edelim. Ben kimseyi suçlamayacağım. İşi kişiselleştirmeyeceğimi söyledim. Güzel ayrılmayı deniyorum. Muaffak olacağıma da eminim. Çalışanla çalışmayanı ayırt edecek kadar vicdan sahibiyiz. Bu basın toplantısını Türk futboluna katkısı olsun diye ben istedim. Sizden bu yönden bir istek gelmedi.

Tük Milli Takımı için yapadıklarınızı başka bir milli takımla yapabilir misiniz? Afrika’da Türkiye’yi göremedik ama sizi görebilir miyiz?
Herkesin çok çabuk yer değiştirdiği bir ortamdayız. Başka bir milli takımda olabilirim, neden olmasın. Sadece kulüp takımı olacak diye bir durum yok.

NEDEN İSTİFA ETTİ
45 dakikadır buradayız, sizin neden istifa ettiğinizi anlayabilmiş değilim. Bir şey oldu. Ya TFF ile bir sorun oldu ya da taraftarla ilgili bir şey oldu. Bu sır olarak sizinle gidecek mi?
Ne Mahmut Özgener ne de bir yönetim kurulu üyesiyle en ufak bir sorunum olmamıştır. Veda söyleminden öncede ifade ettimiştim şimdide etmek istiyorum. Çalıştığım sürece iyi bakmak lazım. Portekiz maçı öncesine bakmak lazım. Ben söylemek istemiyorum ama zorla söyletiyorsunuz. Maaştan konular açıldı. Bu olaylar kararımı öne almama neden olmuştur. Hiçbir zaman bırakmayacağımı ifade etmememişimdir. Öne almamı sağlamıştır söylediğim şeyler.

FATİH TEKKE’Yİ NEDEN ALMADI?
Fatih Tekke hep soruldu, hep üstü kapalı konuştunuz. Neden tercih etmediniz?
Kişisel olur ise sayılar çok artar. Herhangi bir oyuncuyu konuşmak basın toplantısının seviyesine uygun düşmez. Diğer alınmayanlara büyük haksızlık olur. Dediğiniz arkadaşa milli forma verilmniştir. Bunlar olacaktır ama bir oyuncuyu konuşarak diğerlerine saygısızlı yapmamalıyız.

NASIL BİR EKOL YARATTI
93 yılında başlayan bir döneminiz var. Başarı bir ekol olabildik mi?. Ekolünüz nasıl bir ekol ve nasıl devam ettirmeliyiz?
İlk Avrupa Şampiyonası’na giden Avrupa üçüncüsü olan bir takımız. En güzelini 21 yaşındaki Arda söylemiş; Milli Takım mağlubiyeti kabul etmeyen, her yerde baskı yapan oyun kontrolünde elinde bulunduran yenilgiyi kabul etmeyen bir bütün. Almanya turnemizde 6 maç yapmadan bizi takip eden arkadaşlarımızı mutfağımıza almıştık. Tüm sorularını cevaplamıştım. Nerde kiminle oynayacağımızı anlatmıştım. Olmazsa olmaz 8 maddeyi söylemiştim. Oyuncularım buna uydular. İspanya maçı 4-0, 5-0 bitebilirdi. İspanya’nın penaltıya kadar pozisyonu yoktu. Ben böyle bir ekol bıraktım. Hatalarımz, kayıplarımız olmadı mı elbette oldu. Ekoller 3-4 senede olmaz. 15-20 sene önce küçük başarılarla mutlu olabiliyorduk ancak bugün nasıl Dünya Kupası’na gidemeyiz sorusunu acımasızca sorur hale gelmişiz. 20 yılda çok şey kat etmişiz. Beğenseniz de beğenmeseniz de, bu 15-20 yılda ben varım. En güzel cevabı 21 yaşındaki bir genç vermiş. Halkımızın, sizin, herkesin isteklerinin çok gerisinde kaldık. Karşınızda bunun bedelimni ödemiş bir adam var. Sizsiniz bana; ‘dünyanın her tarafında basan bir takım olduk. Bunu yapan çok az takım var’ diyen. Uefa Kupası’nı aldığımız zamanki takımdan Dünya Kupası’nda zafer kazanan bir nesil var. Türkiye ligine bakarak uluslararası arenayı, uluslararası arenaya balarak ligi değerlendiremezsiniz. Takımı yapar, iskeletimizi kurarız. Sonra formda olan oyuncuyu oynatırız. En son örneği Ceyhun Eriş. Daha fazla oyuncu yetiştirmek zorundayız. Uluslararası arenada 10 tane stoperimiz mi var da biz üçüncüyü mü kullanmadık. Milli takım birinci öncelik alınmalıdır. Türk milli takımının olmazsa olmazlarını 8 madde halinde söyledim. Oyuncu değiştirmeden oyuna müdahale eden bir olgunluğa ulaşmıştır.

“OKUNMADA SIKINTI ÇEKENLER BENİ KULLANDI”
Terim, başarıda yanlarında olan siyasi yazarların, sonradan ortada görülmediğinin ifade edilmesi üzerine, şunları kaydetti:
”Ben yaptığım her şeyde bir haberim, bunun da farkındayım. Bazıları okunmada sıkıntı çekiyorsa beni kullandılar, doğal olarak. Bunda sakınca yok. Çok büyük başarılarda beraber, uçaklarda beraber seyahat ettik. Çok güzel şeyler yazdılar. Belden aşağı, onur kırıcı, üzücü şeyler olmadıkça, bunun ön sayfa, arka sayfası, köşe yazısı fark etmez. Ben sporun içinde siyasetin olmamasını isteyen bir insanım. Arada bir oluyor, ‘ama olmasa, herkes işine baksa iyi olur’ derken, ‘Başarıda soyunma odasına gelenler, başarısızlıkta da geldi mi’ diye sorarsanız, muhakkak mücbir sebepleri vardır.”

”Galatasaraylı olmanızın eleştirilerin çok olmasında etkisi mi” sorusunu da Fatih Terim, ”Bunu bilmiyorum, arkadaşların vicdanına bırakıyorum. Türk futboluna hizmet ederken, kendi kulübümü, kendi yerimi bilecek kadar erdemli bir insanım. Ama duruşum hep aynı mesafede olmuştur, bu konuda vicdanım çok rahat” şeklinde yanıtladı.

Terim son olarak bir soru üzerine, ”8-0’lık yenilgilerden bu galibiyetlere, kazançlara geldik, inşallah bu kazançlar devam edecektir. Hepinize sevgiler, saygılar. Hakkınızı helal edin” diyerek basın toplantısını sona erdirdi. (Açıklamaların derlemesi Ajansspor’dan alınmıştır)

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu