FutbolHaber

Rijkaard’a yabancı demediğimiz zaman, bize yabancı gelmediği zaman…

Geçen hafta Rijkaard ve onu zırt pırt aşağılayan ‘bizimkiler’ için bir şeyler yazdım.

Ustaları Uluç’u, Çakar’ı, bizimkileri ti’ye aldım.
Fantazimtraktı!
‘Gül- geç’ cinsindendi…
Ülkenin, dünyanın her yerinden mail geldi, gülmüş geçmiş herkes.
Bir kısım hariç…
‘Bizimkiler’!
Normal!
Ezelden bana takıntılıdır onlar, takılmışlar yine, yazıyı da anlamamışlar yine.
Hala ordalar, ‘her hoca eleştirilebilir’de!
Doğru her hoca eleştirilebilir!
Sadece;
Kimin kimi eleştirdiği de önemlidir.
Bu bir!
Bizim dönerci, tostçu, kebapçının ev servisi yapan motorcusu da her hafta Rijkaard’a (ve diğerlerine) onların salladığının tıpkısının aynısını sallıyor;
“O hoca moca değil”.
Sallıyor da kimin şeyine!
Ve ekliyorlar;
“Biz de sizin kadar yazarız”
Haklılar!
Yazarlar!
İstisnalar hariç çoğundan da daha iyi yazarlar!
Ve gazetede yazan birinin dönerci, tostçu, motorcunun dediğinden farkı bir şey yazması lazım.
Tevazu gösteriyor esnaf.
Anladikos!
Bu da iki!
***
Kadir Çetinçalı’nın maç yazısından;
GS kendisinden 10 kat düşük bütçeli Antalya’ya elendi, biz şimdi kimi eleştireceğiz? Kaleci antrenörü Nezihi’yi mi, tercüman Mert’i mi ya da yönetici Haldun Üstünel’i mi?…
Zurnanın zart dediği yer de tam burası.
Köşenin dolması için birilerini eleştirmeleri şart, sermayeleri bu.
GS son dakikada gol atsa, 4-2 olsa, bu kez da hurra Özdilek’e…
Filan…
***
Kimler geldi bu ülkeye kimler, kerameti kendinden menkul zevat hepsini geldiğine geleceğine pişman etti.
Löw ,”Fenerbahçe’yi yorumlayanların futbola yakınlığı, Türkiye’nin Avustralya’ya yakınlığı kadar” demişti, her gazete kendi yazarının ismini pas geçip öyle vermişti haberi.
Hatırlarsınız!
O Löw şimdi nerde?
Bizimkiler hala bıraktığı yerde!
***
Çetinçalı’nın yazısından;
…Geçen yıl Barcelona 6 büyük kupa kazandı, o kadroda yer alan 24 oyuncunun da büyük teknik direktör olacağını iddia edebilir misiniz?
O yazıdan çıkardığı bu…
Ve…
…,Nonda’yı gönderip Santos’u aldıran Rijkaard, onlara değil ama kariyer meraklısı yabancısever spor yazarı dostlara( yani bana) bu konuyu izah etmeliymiş.
Şimdi…
Yazımda Kadir’in adı geçmiyor, yazarken herkes geldi o gelmedi aklıma valla, ’bizimkilerin’ adına cevap veriyor herhalde.
Bu bir!
Çetinçalı bu işe yıllarını vermiş bir GS muhabiridir, bir emekçidir, sağa sola koşturup ekmeğini taştan çıkarır, no problem onla, modası çoktan geçen o neslin yanında çıraklık yaptı o da, ustalarından öğrendiği tarz bu, o neslin maç yazısı diye bildiği de sadece bu.
N’apsın?
Bu iki!
Şu yabancı sevme sevmeme konusu önemli ve bir iki şey söylemem lazım.
Bu demode tarza kendisinden, çevresinden, etrafından, mahallesinden olmayan ‘yabancı’ gelir.
Bu bir!
Üzerime alınmadım, bana Tomas, ’yabancısever’ ne demektir bilmem.
Bu iki!
Bana ‘yabancı’ gelen bir yabancı olmadı bugüne kadar, ilkokuldan sonra hep ‘yabancılar’ oldu hayatımda, işim gereği yıllardır Türk, Alman, İtalyan, Amerikan, Çinli, Hintli, Finli, Japon mapon hep beraberiz.
Hepimiz yerliyiz ya da hepimiz yabancıyız’!
Bu üç!
Birilerini yabancı gibi görürsen, birileri de seni yabancı gibi görür.
Bu dört!
‘Yabancılar’ hep beraber yeni bir dünya oluşturuyor, biz gittikçe yabancı kalıyoruz bu yeni dünyaya.
Bu beş!
İlkokul 1, ikinci ders;
Birileri bize yabancı gelmediğinde, yabancıya yabancı demediğimizde, biz de kimseye yabancı gelmeyeceğiz, bize de kim yabancı demeyecek.
Mesela ‘milli takıma yabancı mı yerli mi’ gibi saçma sapan bir şeyi tartışmayacağız ve sadece iyi bir hoca bulmak için uğraşacağız.
Bu da altı!
***
Terim ne demişti;
Merdivenleri çıkarken gördüklerimi inerken de aynı basamaklarda gördüm.
İyi laftı!
***
Bu tarzın ustası Uluç ve çırakları, Rijkaard’ı (veya o, bu, şu),bu ülkeye gelen hiç bir hocayı adam yerine koymuyor.
Sokaktaki dönerci, tostçu v.s de onları iplemiyor -işini iyi yapanları tenzih ediyorum tabii- onları adam yerine koymuyor!
“Biz de onlar kadar yazarız”.
Men dakka dukka!
***
Allah’ın sopası yok ki!

MURAT POLAT BENİ GS’A ÜYE YAPMIŞ, ALLAH RAZI OLSUN

Adnan Polat’ın kardeşi Murat 30-35 senelik arkadaşım, sevişiriz, karşılaştığımızda ‘eşek muhabbeti’ yapmayı severiz.
Geçenlerde telefonda lafladık;
”Senin gibi adam niye GS ‘a üye olmaz filan” dedi, ben de “zenciyim oğlum ben, beyazlar beni sevmez falan” dedim.
Kah kah kih kih…
“Zaten ‘bir yazılık’ ömrüm olur, atarsınız beni, salak mıyım, sokağa atacak param yok filan”…
Yine kah kah kih kih falan…
Tam eşek muhabbetiydi valla.
***
Sonra şeytan dürttü, GS-Kalamış’ta birilerine bu konuşmanın şu kadarını söyledim;
‘Murat Polat beni kulübe üye yapıyor’!
Bakalım ne, neler olacaktı?
***
Attığım zarf dönüp dolaşıp hemen bana geldi, içinden küçük bir zarf daha çıktı;
Polat ve yönetimi ‘lisecilik’ yapan liseliler aleyhinde yazdıklarımın karşılığında üye yapacakmış beni.
***
Sonrası da var tabii…
Daha sonra…
Belki gelecek hafta belki daha da sonra…
Kongreden önce ama…
Canım ne zaman çekerse…
***
Bugünlük sadece şu;
Aslan liseciler!
Bel altına inmeye erken başladılar.
Bir de şu;
Üye olmaya hiç mi hiç niyetim yok, üzerine para verseler yok kongrecilik beter bir şey, sade bir GS’lıyım ve Elano gol attığında sadece sevinirim, elime kağıt kalem alıp “bu bize kaça mal oldu, bir golü kaça mal oldu” diye hesap yapmam.
Sıradan bir GS’lı olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşamayı seviyorum.
Ve şeytan bir kere daha dürttü;
GS yönetimlerinin paralarını ödeyerek üye yaptığı spor yazarı var mı acaba?
***
Var mı?

MİLLİ MAÇLAR İHALEYE YORUMCULU MU ÇIKTI, YORUMCUSUZ MU?

NTV milli maçların yayın haklarını almış.
Hayırlı olsun.
Yakışır!
***
Milli maç denince benim aklıma Ömer Üründül gelir, hep o yorumlar milli takımı ve onsuz bir milli maç yayını düşünemem ben.
Milli takımın maçları ihaleye yorumcusuyla mı çıktı, NTV milli maçları yorumculu mu aldı, yorumcusuz mu?
***
Bir açıklama yaparlar mı?

BİLGİN’DEN
(Kalamış’a Dönüş)

Kalamışta büyüdüm, aşığım oraya.
Evlenince önce Çiftehavuzlar’a sonra Caddebostan’a gittim
Yıllar geçti.
Boşandım.
Önce Çiftehavuzlar’a döndüm.
Şimdi Kalamış’a dönüyorum…
Dünyanın hiç bir yerinde beni daha etkileyenini görmediğim o iki fantastik burnun Moda ve Fenerbahçe’nin arasındaki o şahane koya…
Hepsini kuş bakışı gören bir daire buldum.
Kiralık!
Üstelik…
Yıllardır bir daire boşalsa da kiralasam dediğim o dünlerin bir duruşu ve karakteri olan ‘eski’ apartmanlarından birinde…
Üstelik…
Fransız balkonlu mu ne deniyor, o acayiplerin birinde değil…
Bu hafta işi bitiririm inşallah!
***
Çok heyecanlıyım!

Bilgin Gökberk

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu