FutbolGündemTransfer

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal’dan gündemi sarsacak açıklamalar!..

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal Lig TV’de Futbol Gündemi Programı’nda konuştu, Drogba hakkında şok sözler söyledi, İngiltere’de oynayan bir futbolcunun tarifini verdi.

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal’dan gündemi sarsacak açıklamalar. Ajansspor.com’un haberine göre Galatasaray Başkanı Ünal Aysal yaptığı açıklamada satır başları şöyle; Vaktimin yüzde 80’inden fazlasını G.Saray’a ayırıyorum. Geldiğimizde 150 milyon dolar banka borcu vardı; şimdi 120, 7 milyon. Mart ayından sonra UEFA 2012 kriterlerine hazır olacağız.  Fatih hoca teknik direktörlüğü bıraktıktan sonra G.saray’da daha yukarıda görev almalıdır.  Drogba şuan benim son alternatifim olur.

İşte Başkan Ünal Aysal’ın Lig TV’deki konuşmaları;

“Zinde kalmamın sırrı çok çalışmak ve üretmek. Ben kendi dünyamda kendimi ayakta tutacak imkanları hazır ediyorum ve zevkle çalışıyorum. Angarya olsun diye değil. Eskiden şirketime çalışıyordum şimdi büyük bir camiaya. Bunun bana verdiği şev daha yüksek. 5 ay önceye göre enerjimi dublelemiş gibi hissediyorum”

-“Vaktimin yüzde 80’inden fazlasını G.Saray’a ayırıyorum”-

“Sorunlu bir camia içine girdiğimin fakındaydım. Şaşıranlar da oldu. Gerekli zamanı ayırmayı hesabıma kattım. Vaktimin yüzde 80’inden fazlasını G.Saray’a ayırıyorum. İyi bir ekibim var kendi şirketlerimde ve Onlar ihtiyaçları olduklarında beni arıyorlar ama şuan önceliğim Galatasaray.”

-“Kendi imkanları G.saray’a yeter, ben vasıtayım”-

“3 bin oyu 2 oyla kaçırdım. Kongre üyelerinin teveccühü bu. Beklentinin büyük olduğunu o zaman hissettim. Beklenti; 5-6 senede düşen krebilite ve heyecanın düzeltilmesiydi. Buna önem verdim, G.Saray kaynaklarının kendisine yeterli olduğunu ispat etmeye çalışıyorum. Kendi imkanları G.Saray’ı layık olduğu yere taşır. Ben vasıtayım ve görevimi yapıyorum”.

-Gelir ve gider durumu-

“Programımı önden götürdüğümü söyleyebilirim. İlk mali genel kurula kadar yapmak istediklerimi 5 ayda başladık bazıları da neticelendi. Mart ayında genel mali kurulda camiaya güzel haberler verebileceğiz” .

“Geldiğimizde 150 milyon dolar banka borcu vardı; şimdi 120, 7 milyon. Yeni banka borcu almadık, borçlanmadık. İlk 5 aylık giderimiz 50 milyondolar, borçlanmadan karşıladık bunu.

Kapıda bekleyenler devamlı borçlar 59’dan 44 milyona inmiş. Genel borçlar ise; 328 milyonken 301 milyona düşmüş. Ayrıca yeni transferleri de yapmışız, bunun içinde ekstra 10 milyonluk fon üretmişiz”.

“Mart ayından sonra UEFA 2012 kriterlerine hazır olacağız. Mali kongre sonrası bu kriterlerin tamamını karşılaşmaya hazır olacağız”.

“Futbolda 12 yeni oyuncu alıp, 17 oyuncu göndermişiz. Basketbol erkeklerde 8, kızlarda 7, voleybol erkeklerde 8, kadınlarda 5 oyuncu almışız. Bazıları yerli bazıları yabancı bunların. Transfer bedeli olarak sattıklarımızla aldıklarımız arasında 7 milyon euroluk fark var. Futbolda sadece 7 milyon farkla transfer yapmışız. 2009-2010 futbol bütçesi 90 milyon, 2010-2011 72 milyon dolarmış. Bu sene 62 milyon olarak belirledik, 10 milyon geri çektik.”

“Gelir kalemlerini geliştirmek kulübün istikbali için çok önemli. Bunu ikiye ayırmak lazım, bir tanesi finansal, bir kısmı operasyonel. Stadın en iyi şekilde kullanımı, kapasitenin kullanımı, sponsorluk ilişkileri gibi değişik cephelerde gelir artırımı hedefledik ve şuanda yapıyoruz”.

-Fatih Terim Ceo olacak mı?-

“Fatih Terim’in CEO olacağı konusunda, yazıldığı şekilde bir projemiz yok. Terim G.Saray tarihinden gelen, G.Saray’a hayatını veren, çok deneyimli bir insan. Ben de şanslıyım kendimi mutlu hissediyorum kendisiyle çalıştığım için. Uzun süre bu ilişkinin başarı bazında süreceğine inanıyorum. Fatih hocanın da kendi plan programı var, bunu benim yapmam doğru değil. Benim içimden gelen; Fatih hoca teknik direktörlüğü bıraktıktan sonra G.saray’da daha yukarıda görev almalıdır.

Hepimiz yaşlanıyoruz. Kendi görevimde ben de kendimi yaşlı görüyorum. Fatih hocanın tecrübesini kullanacağı bir pozisyonda görev almasından bahsediyorum. Divan üyesi zaten Fatih hoca. Divan üyelerinin de ciddi görevleri var. CEO olarak değil ama futbola daha katkısının olacağı bir supervisor olarak görev alabilir”.

“Bir çok kimseye ters gelebilir. Yükü taşıyacak kadar mesuliyet isteyen herkese bu imkanı tanırım. Fatih hoca bunu yapıyorsa ve başarılı oluyorsa ona kapıyı açarım, daha fazlasını istiyorsa onu da veririm.”

-“Takım makine gibi olacak”-

“Futbolda şuan eksiklerimiz olduğu açık ama genelde çok memnumum. Bu takımla çok iyi işler yapacağız. Sene sonuna kadar eksikleri de göreceğiz. Yeni ve çok iyi oyuncular var bunları bir arada oynatmak zor. Makine gibi beraber oynadığımız vakit de önlerinde kimsenin duramayacağı çok açık.”

-İyi transfer mesajı-

“Transfer için çok erken 1-2 ay var önümüzde. Bu döneme doğru Terim benden görüşme isteyecektir, o istemezse ben ondan isteyeceğim. Geç kalmak istemiyoruz. Seneye hazırlıksız başladık ama bu transferleri yaptık. Şimdi daha iyi bir çalışma yapacak zaman var ve bu süreçte en iyi elemanları kadromuza katmak istiyoruz”.

-“Terim ekonomik davrandı”-

“Bu işin standardı teknik direktörün eksik bölgelerini tespit etmesi ve piyasada hazır olan futbolcuları önermesidir. Ama transferi yönetim yapar. Teknik ekip transfer yapamaz, bizde de böyle olacak. Bundan önce de böyle oldu. Bir sürü teknik direktörün tersine ekonomik davrandı. Aceleci ve masraflı olsun istemedi. İyi bir beraberlik de doğdu. Kimse kimsenin sahasına girmiyor, biz yeşil sahaya kendisi de bizim sahamıza girmiyor.

-Yönetimde kavga var mı?-

“Taraftarımıza karşı açık ve şeffaf olma sözü verdim. Bizim yönetim kurulumuz birbirine benzemeyen gruplardan geliyor. Hepimizin amacı G.Saray’a hizmet. Bir hizmet yarışı başladı ve herkes en iyisini yapmaya çalışıyor. Bir koordinasyon süreci geçirdik. Kavga dövüş dargınlık olmadı. Herkes arasında konuşuyor . Belki toplantıdan sonra tatmin olmayanlar oluyor ama dargınlık yok. İlişki sıcak bir biçimde sürüyor”.

-“Başkan inisiyatif kullanır”-

“Benim yönetim anlayışım disiplinli, saat gibi işleyen, herkesin birbiriyle yardımlaştığı ancak destek olurken önünü kesmeyen bir sistem. Karşıt fikirler dengede olursa başkan inisiyatif kullanır. Başkana bu görev G.saray’da verilmiştir. Yetkimi de sonuna kadar kullanırım, çekinmem. Kendi yetkimi kullanmadan önce herkesi dinlerim. Verdiğim kararlar da şu ana kadar tepki görmedi, arkadaşlar tarafından destek gördü. B en de memnunum”.

-Yine; kol kırılıp yen içinde kalacak mı?-

“Biz geleneklerimize bağlıyız. Bu yolda da gideceğiz. Ancak bu çağı iyi anlamak lazım. Bu iletişim çağı. Herkeste cep telefonu, Facebook ve twitter hesabı var. Basın da bu işin içinde olduğu sürece şeffaf olmaktan başka yolumuz yok. Kol kırılır yen içinde kalır güzeldi ama, şimdi madem kalamıyor, o kol nasıl tamir edilir diye anlatmanız lazım. Ben böyle yapmaya çalışıyorum ama ileride tüm kulüpler bunu yapmak zorunda. Her şeyi saklayarak taraftarı memnun edemeyiz. Taraftar bizimle bütünleştiği vakit başarı gelecek”.

-Derbi sonucu-

BeşiktaşFenerbahçe derbisi konusunda hangi takım iyi oynuyorsa o kazansın isterim. Her ikisi de saygı duyduğumuz rakiplerimiz, inşallah iyi oynayan kazansın. Bir şablon olarak değil, böyle düşündüğüm için söylüyorum.”

-“Drogba gelecek mi?-

“Drogba çok iyi bir oyuncu. G.Saray için de faydalı olabilecek bir oyuncu. Şuan hocam bana önermedi. Hocamızdan bekliyoruz tavsiyeleri. Drogba şu an benim son alternatifim olur. Şuanda Drogba, bu takımın dengesine uyamaz gibi geliyor. Maliyet değil, karakter olarak . Daha az uyumlu, itici bir oyuncu yapısı var. Hocamız deneyimli ama Drogba işin şeklini değiştirebilir. Ancak yine de belki ileride Drogba’yı alır getiririz bilemiyorum, ama böyle düşünüyorum şuan”.

-İşte kafasındaki oyuncu-

“İsimler konusunda şeffaf olamıyorum maalesef. Sonunda getiremeyebilirim ve taraftarımı sükutu hayale uğratırım o zaman. Gönlümde bir futbolcu var, masada görüşümü söylerim belki hocayı da ikna ederim, ama hocadan görüş gelmesini beklerim. İngiltere’de oynayan bir oyuncu tipi var kafamda.. İri yapılı, beyaz tenli, güçlü ve yakışıklı diyebilirim”.

-Uyarılarımız algılandı-

“Bizim artık Türkiye liglerinin dışında ismimizi duyurabilecek hale gelmemiz lazım. Bunun birinci etabı Avrupa. Ne kadar çok kulübümüz oynarsa o kadar çok puan alırız. En büyük endişem kulüplerimizin yurt dışına çıkamama durumunda kalması. O yüzden de şike olaylarında mümkün olduğunca federasyona bu uyarılarla yaklaştık. Ama Türk sporuna ve federasyona bir zarar gelmesin, ona gelirse bize de gelir. Tahmin ediyorum bugün geç de olsa uyarılarımız algılandı”.

Başlangıçta bir fikir ayrılığı oldu. Yanlış algılamadan dolayı bizim diğer kulüplerimize karşı bir pozisyon aldığımız sanki durumdan istifade etmek istediğimiz düşüncesi doğdu. Belki daha açık olmalıydık. Yaptığımız uyarıların Türk futboluna yönelik olduğunu belki yeteri kadar anlatamadık. O gün o kaos içinde bu yeteri kadar anlaşılmadı. Ama bugün iyi bir uyum içindeyiz, diğer kulüpler. Benim işlerimin çokluğu nedeniyle başkan yardımcısı Kulüpler Birliği’nde bizi temsil ediyor”.

-“Stat dolacak”-

“Mecidiyeköy’de 23 bin kişiyle oynuyorduk. 54 bin kişilik stadın tamamını doldurmak kolay değil. Taraftarımız bize güvendikçe inandıkça, bu heyecanı paylaştıkça stat dolacaktır. Ben uzun süre full oynayacağımız dönemin yaklaştığını düşünüyorum. Taraftara güveniyorum.”

-Zemin konusu-

Zemini maalesef biz kontrol edemiyoruz. Değiştiriyoruz, tırlara yüklenmiş geliyor. Böyle bir zeminin maliyeti 300 bin euro civarında. Her gün değiştirme gücü ve imkanı olmaz. Yeni bir stat, federasyon bütün maçları oraya yıktı. Biz maçlarımızı orada oynuyoruz. Konserler oldu. Özellikle bu tür faaliyetler sahayı bozdu. Avrupa’da sahaya gazetecileri bile çıkartmıyorlar. Statlara ek gelir sağlamak lazım ama o geliri sağlarken getirisinden fazla götürüsü olmaması lazım. Biz 2 futbolcumuzu kaybettik. sakatlandı. Devam etsek daha fazlası da olabilirdi. Astarı yüzünü geçiyor.

-Melo- G.Saray’da beni en çok kim heyecanlandırıyor, çok zor bir soru. Ancak şu anda G.Saray’da Melo bu tarife biraz uyar gibi. Ama şu anda her hangi bir yerden topa vururken beni çok heyecanlandıran bir oyuncu yok. İşte bunu bulmamız gerekiyor. Takımda eksiğimiz bu.

G.Saray’ın istikbalini gençlerde görüyoruz. Hem fiziklerinin hem beyinlerinin G.Saray’a göre model edilmesi, bu kalıba girmesi çok önemli. O sporcularla G.Saray’ın istikbalini hazırlayabiliriz. Yoksa dışarıda hazırlanmış 30 yaşına gelmişi almak kolay. G.Saray’ı bir oyuncu fabrikası haline getirmeliyiz. Bizim kültürümüzde bu var.

-Işın Çelebi konusu-

G.Saray’da eşyanın tabiatı böyle. Basında camiayı rencide eden konuşmalar olursa biri gelip bunu disiplin kuruluna verebilir. Böyle bir şikayet de Türker Aslan’dan geldi. O imzayla geldi. Burada bizim durumumuz üstü bıyık altı sakal durumu. Bir tanesi eski yöneticimiz, eski başkanımız için de geldi. Biz onu orada kapattık. Bir başkan için böyle bir şeyle bize gelmeyin dedik, kapattık. Işın Çelebi için de geldi, biz disipline sevketmedik. Bir yazı yazdık, “Arsasında değilim, maksadını aştı, yanlış anlaşılma var” deyin dedik. Herhalde bize yardımcı olacaktır.

Olay İnan Kıraç olayı değil, camia buna reaksiyon gösterdi. Ankara’dan ters görülen bir zatın kendisini Ankara’ya gönderin şeklindeydi. Böyle bir şeyi ne G.Saray yapar ne Ankara bizden ister. Böyle bir şey G.Saray’ın şahsına olan hakarettir.

-Bir Sherlock Holmes hikayesi-

Biz bir denetleme yaptırdık ama işi teslim aldığımızdaki rakamlar nedir diye tespit yaptırdık ve orada kaldık. Bu çok ivedilikle yeraldı. Zaten 2 ay sürer, 1.5 ayda bitirdi bu ekip. Araştırma uzun süreli bir araştırma 7-8 ay sürmesi lazım. Bir Sherlock Holmes hikayesi bu. Bazı farklılıklar gördük ama bunlar kasti değil. 2 ayrı firma araştırma yaparsa böyle küçük sapmalar olabilir.

Genel bir odit yaptırıyoruz, kendimize yaptırıyoruz. Kendimizi denetletiyoruz. Kurumsal yapılaşmanın bir gereği olarak yapılıyor. Finansal ve kurumsal yapının kurulması gerektiğini söylemiştim. 3 sene sonra buradan ayrıldığımda bir sistem kurduysam bu bozulmadan devam etmeli. Bunu garantiye almak için yaptırıyorum.

“G.Saray camiası bir futbol yönetimi değil”

Oldukça uzun ve beynelminel bir deneyimim var. Futbol yöneticisi olarak yeniyim. O yüzden yüzde yüz telaffuz etmiyorum. G.Saray camiası bir futbol yönetimi değil. En büyük holdinglerden biri ve onlardan biri. Bunun içinde her şey var. Aşk macera, her şey var. Mali unsurlar var. İdari unsurlar var, spor var. Sporun 13 ayrı cinsi var. Tesisler var, gayrimenkuller var, bankalar var. Bütün bu sistemin başındasınız. O yüzden futbola 2 kişi veriyorsunuz. Yönetim kurulundan çok değerli 2 arkadaş Florya’yı götürüyor.

“Şu anda teyit ettiğim, dünyanın en büyük kuruluşlarından bir tanesi bize bu sistemi kurmak için devreye girdi. 16 haftalık bir süre. Organizasyon şemasını çıkartıp, her görevde kim neyi yapacaksa bunun tarifi çıkacak. O görevleri yapabilecekler başına geçecek, yapamayan başka göreve getirilecek, hiç bir şey yapamıyorsa da teşekkür edilecek”.

Aday olacak mı?

“G.Saray camiası bu görevi yerine getirmem için seçti. Bun yaparsam süre sonunda talip olmam. Ama hala yapılacak şeyler var ve seçmenim devam et diyorsa o zaman düşünürüm. En önemli icraatım sizi şaşırtmak istemiyorum ama bu rakamlar, borçlar dışında ben kendimi bir konuda başarılı buluyorum. Taraftardan aldığım intibadan söylüyorum. G.Saray’a yeniden bir özgüven ve gurur duyma havası geldi. Her halde bunun köşesinden de olsa benim tesirim olmuştur diye düşünüyorum. Böyle düşünmek istiyorum”.

-Basketbol departmanına övgü-

Basketbol en iyi yönetilen departman. Çok iyi transferler yapıldı. Az önce bahsettim erkeklerde 8, kızlarda 7 oyuncu alındı. Futbolda olduğu gibi hepsi çok isabetli seçimler. Basketbol bu ivmeyi çok iyi yakaladı. Ben çocuklarımızın Eurolegaue’de başarılı olacağına inanıyorum.

-Marka değeri-

Büyük tabloya baktığınız vakit, dünya ekonomisi çok değişti. Evdeki hesaplar çarşıya uymuyor. Bizim elimizde bu işleri değiştirecek sihirli değnek yok. Mutfağımızdaki her şeye bakıp bunları çok iyi kullanmalıyız. Sözünüzü tutamıyorsanız güvenilir değilsiniz. G.Saray’ın ismi ve marka değeri milyonlarca dolarla ölçülmez. Bu bizim önceliğimiz.

-“Sözüm var”-

Benim verdiğim bir söz var. Bizim G.Saray’ın hisse senetleri hemen hemen İngiliz sistemi dediğimiz, temettüden ziyade değer artışından alıcıların para kazanıp kaybettiği bir sistem. Eskiden öyle değildi. G.Saray eskiden bütün geliri üzerinden temettü dağıtmak zorundaydı. Bugün gerçek anlamda bir piyasa şirketi haline geldi. Banka faizleri yüzde 9-10 biz hiç kredi almadık. Kredilerden de kurtulmamız lazım. Bunun da bir tek nedeni, hisse senetlerini geçici olarak paraya çevirip, kullanmak ve daha sonra bunu yeniden camiaya kazandırmak.

Benim kongrem bunu istiyorsa ben de görevimden ayrılmadan önce ne kadar hisse senedi verdiysem onları bulup geri alacağım.

-Sermaye yetersiz-

“Galatasaray’ın sermayesi yetersiz bir sermaye. Bir sürü sebepten dolayı artırmalıyız. Hisse senedi satıyorsak bunu alışveriş için kullanmıyoruz. Borç ödemek için kullanıyoruz. Sermaye artışını önümüzdeki günlerde yapacağız. Biz sattığımız değerlerden ya da altından almayı düşünüyoruz. Biz bu parayı bankadan alsak yüzde 9 faiz ödeyecektik. Hisse senedini tekrar içeri koyacaksam daha düşük bir maliyetle kullanırsam başarılıyım. En sonunda bu hesapları yapacağız”.

-“Şampiyon olmamak için neden yok”-

“Şans faktörü var, bunu da düşünmek lazım. Ama G.Saray’ın şampiyon olmaması için bir sebep görmüyorum. Önceliğim yurt dışına gidecek bir başarı yakalayabilmek. Bu bileti hangi pozisyonda alıyorsanız en azından onu hedeflemeniz lazım. Ama sadece şampiyonluğu hedefliyoruz”.

“Ben 18 takımı da birbirini yenebilen takımlar olarak görüyorum. Hiç de şaşırmıyorum. Her gün yeni bir sürpriz çıkıyor. Orduspor, G.Saray’la aynı puanda ve ikinciliği paylaşıyor. Buna alışmamız lazım, sevindirici şeyler. Futbolun ileriye gitmesi için lazım. Biz de daha çok çalışıp, kulübümüzü ileriye götürmemiz lazım”.

-Liseli & lisesiz konusu-

“Liseden gelen var, dışarıdan gelen var. Benim için G.Saraylı G.Saraylıdır. G.Saraylılığı hisseden adam benim için G.Saraylıdır. Bütün okul mezunlarının böyle şeyleri var. Ancak küresel bir takım olmak istiyorsak bu tür bağımlılıklardan kurtulmalıyız. Bu G.Saray’ı aşağıya çeker. Böyle bir şey olmaması lazım. Benim gözümde de yok”.

Ben peygamber değilim, sayı veremem ama maksimum başarı getirmek lazım. Bu soruyu Fatih hocaya sormanız lazım.

-Para beklemesinler-

“İnan Kıraç’ın böyle bir beyanatını ben duymadım ama olmuş. Her halde İnan Bey o gün böyle bir şey ümit etmiş, düşünmüş olabilir ama benim bakışım G.Saray’a balık tutup vermek değil, balık tutmayı öğretmekti. Eğer ihtiyaç olursa herkes cebine elini atar ama G.Saray’ı iyi yönettiğiniz zaman buna ihtiyaç yok. 5 aylık rakamları verdim. Bunu 35 ay olarak hesaplarsanız görürsünüz nereye varacağını. G.Saray’ın kanının donduğu noktada işe başladık. Katkı yapmamız gerekti. Ama bunu devam ettirmek başarı değil, başarısızlık olurdu. Şu anda kimse cebinden para koymuyor. Kendi imkanlarıyla dönüyor”.

G.Saraylılar benden para beklentisi içinde olmasın, para koymaya değil, bildiklerimi uygulamaya geldiğimi söyledim.

Bir Çin atasözü vardır. Aynı yatakta iki ayrı rüya görülmez. Ben bilgi ve deneyimimle G.Saray’a faydalı olacağımı söyledim ama bazı dostlarım böyle anladılar. Ancak şu anda gelinen noktada iki taraf da tatmin olmuş gibi görünüyor.

-Radyo spikerliği yapmış-

Radyo spikerliği genel kültürümü geliştirdi. Bizi bir gün maç anlatmaya götürdüler. Mithatpaşa Stadı’ydı. 4 tane acemi spiker. Heyecandan perişan olmuşuz, futbolcuların isimlerini karıştırıyoruz. Her halde devam ettirmezler dedik. Bizi herkes dinliyor sanıyorduk ama kimse dinlemiyormuş, öbür tarafta gerçek spiker anlatıyormuş. Bir daha anlatmadım anlatsaydım çok başarısız olurdum herhalde.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu