FutbolHaber

Alışın alışın, ‘Vuvuzela’ya alışın

Güney Afrika Cumhuriyeti’nde (GAC) düzenlenen son Konfederasyon Kupası, transfer bombaları ve balonları arasında kaynadı gitti. Oysa birçok bakımdan çok ilginç bir turnuva oldu.

Öncekiler, FIFA’nın, boş geçen tekli yılları doldurup sponsorlardan biraz para koparmak için düzenlediği angarya kupalar olmaktan öteye gidemiyordu. Özellikle büyük takım oyuncuları için, bu yılki İtalyan oyuncular gibi, sezon öncesinde sakatlanma korkusundan başka bir anlam taşımıyordu.

Tribünde olmak var

GAC’daki Konfederasyon Kupası gelecek yılki Dünya Kupası’nın fragmanı gibiydi. Bir yıl sonra nelerle karşılaşacağımızı gördük. Öncelikle de ‘vuvuzela’ adı verilen bir tür ‘Afrika zurnası’ ile tanıştık… Herkes eline almış uzun bir boru, zırlatıyor da zırlatıyor. Hemen itirazlar geldi; bu ortamda maç izlenemiyormuş, futbolcular birbirini duyamıyormuş, vuvuzelalar yasaklanmalıymış. Sanki tiyatroya gelmişler. Sanki sahada futbol değil satranç oynanıyor…

Vuvuzela ‘vuzultusu’na ekran başında dayanmak mümkün değil gerçekten… Ama ya statta olsanız. O zaman siz de bir tane alır, yanınızdaki Güney Afrikalı arkadaştan nasıl öttürüleceğini öğrenir, başlarsınız vuzuldamaya… Her pozisyonda, hatta Güney Afrika Cumhuriyeti (GAC) gol yiyince bile öttürülen vuvuzelara bir de tribündeki danslar eklenince insan dayanılmaz biçimde ‘Orada olmak var yaa’ diyor.

Vuvuzela bize futbolun aslında televize bir eğlence, bir televizyon şovu olmadığını, tribünde toplu olarak yaşanan bir şenlik olduğunu hatırlattı. Avrupa’da bir tek Hollandalılarda gördüm o neşeli havayı… Güney Afrikalılar buna doğaçlamayı da katmış bulunuyor. Televizyon ekranında gözükmek için kendini paralayan ‘yarı-profesyonel’ Brezilyalı şov kızlarından farklılar… Takım formalarını giyerken bile bir örnekliği kırıyor, bir farklılık, bir çeşitleme yaratıyor ev sahipleri… Ee, başka kim milli takımına milliyetçi ya da hamasi lâkaplar değil de, ‘bizim çocuklar’ anlamına gelen ‘Bafana Bafana’ adını takar ki zaten.

Onu bunu bilmem, gelecek yılki dünya kupasını ekran başında çekemeyeceğim. Mutlaka orada olmalıyım. Gazete yönetimine bu vesileyle duyururum.

Afrika’ya içeriden bakmak

Vuvuzela’yu yasaklama taleplerine karşı “Ne yapalım, bu da Afrika kültürü” diye karşı çıktı FIFA Başkanı Sepp Blatter… Aslında pragmatik bir hamleyle olayı savuştururken Batı kökenli ‘Afrika Bakışı’nı da tekrarladı. Sömürgeci bakış Afrika kıtasını tek bir bütün olarak görüyor. Biz de ‘Afrika ve Afrikalılar’ diye genellemeler yaparak sık sık bu hataya düşüyoruz. Elbette sömürge geçmişinden gelen ortak bir yazgısı var Afrikalıların. Ancak çok değişik köklerden, çok değişik kültürlerden gelen insanların yaşadığı koca bir kıtayı tek bir ad altında toplayıp, ‘gelişmemişlik’ gibi bir ortak paydaya indirgemek büyük bir haksızlık değil mi? Kıtanın sömürge geçmişinden kalan çok ciddi sorunlarla mücadele eden insanlara büyük bir haksızlık değil mi bu? Orada da çeşit çeşit insan var. Orada da insanlar gittikçe küçülen dünyanın sorunlarıyla boğuşuyor, bu sorunlar üzerine kafa patlatıyor.

Batılı Afrika Bakışı’nın daha da vahim yanı, vuvuzela olayında olduğu gibi, kıta üzerindeki kültürleri, kabile dönemine ait ilkel bir kültür çerçevesine hapsetmeleri… Onlara, çağlar öncesine ait antropolijik bir ‘konu’ olarak yaklaşmaları…

Tarihin en büyük kültür kurumu İskenderiye Kütüphanesi’nin bu kıtada olduğunu haydi unutalım. Caz’dan dansa, basketboldan pop müziğe kadar birçok çağdaş kültür ikonunu bu hale Afrika kökenlilerin getirdiğini de… Sadece konfederasyon kupası tribünleri bile Güney Afrikalıların, geleneksel eğlence kültürlerini, futbol gibi çağdaş bir etkinlikle nasıl kaynaştırdıklarını ve böylece günlük hayatın içine sinmiş yeni bir futbol kültürü yarattıklarını gösterdi bize.

Hatırlarsınız, Türkiye’nin maçları sırasında sempatik gözüken ama alttan alta da ‘gelişmiş toplum burnu büyüklüğü’nü hissettiren bir reklam vardı. Afrikalı çocuklar mahalle maçı yaparken bizim futbolcuların adlarıyla çağırıyorlardı birbirlerini… Bu bir reklam fantezisi olarak kalacak gibi gözüküyor. Tersine yeni sezonda bizim tribünlerde vuvuzelalar yaygınlaşırsa hiç şaşmam. Tek tük kalan mahalle aralarındaki arsalarda birbirine Drogba, Essien diyen çocuklar da olacaktır mutlaka.

İşte böyle… Siz dünyaya kendi kültürünüzden bir şey katmak istiyorsanız, başkalarının kültüründen de bir şeyler almaktan korkmayacaksınız.

Onurlu bir toplumsal barış şart

GAC’dan alacağımız sadece vuvuzela mı dersiniz? Hiç sanmam. Küreselleşme iki yanlı işliyor bugün. Merkezden çıkan sermaye hızla küresel dolaşıma girerken, çevreden çıkan işgücü ve çok kültürlülük de hızla küreselleşiyor. Çevredeki katı ve kapalı yapılar kırılırken, buradaki kültür de merkeze taşınıyor.

GAC yakın bir zamana kadar katı ırkçılıkla özdeşleşmiş bir cumhuriyetti. Irkçıların hayatta isteyebileceği en ideal toplumdu. Ülkede Beyazların, Hintlilerin, Bantu’ların ayrı ayrı futbol federasyonları vardı. Renklilerin federasyonu ancak 1936’da kurulabilmişti.

Nelson Mandela’nın şahsında somutlaşan uzun, acılı ama inatçı mücadeleler sonunda bugün onurlu bir toplumsal barışa ulaştılar… Bütün etnik azınlıkların anayasal olarak tanındığı bir cumhuriyet orası bugün. Hep dediğim gibi, cumhuriyet var, cumhuriyet var.

GAC’da güvenlik yokmuş, AIDS varmış, yoksulluk diz boyuymuş. Olabilir. Güney Afrikalılar bunlarla mücadele ediyorlar zaten… Önemli olan şu: O ülkede çok ırklı ulusal futbol federasyonu 1991’de kuruldu ve FIFA’ya kabul edildi. Ertesi yıl, 20 yıllık boykotun ardından ilk milli maçlarını oynadılar. Bir 20 yıl geçmeden ülkelerinde Dünya Kupası düzenliyorlar. Biz ise tarihe karışmış UEFA Kupası’nın finaline ev sahipliği yapmakla övünüyoruz hâlâ… Demek ki uluslararası bir şeyler yapmak öyle betonla, metonla, tesisle mesisle olacak şeyler değil öncelikle. Farklı olan herkesi kucaklayan, kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapmayan bir anlayışın, kültürün olacak önce.

ABD’yi kupalardan atalım mı?

Ya futbol? Konfederasyon Kupası’nde gördük ki futbolun en uç sorunsalları merkezde (Brezilya, İspanya) filizleniyor ama çevre de (ABD, Mısır, GAC) merkezi epey sıkıştırıyor. İspanya neden yenildi? Brezilya Brezilya gibi oynuyor mu? ABD’yi kupalardan mı atmalı, yoksa oynadıkları futboldan zevk almaya mı bakmalı? Haftaya…

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu