Haber

Futbolumuzun Geleceği Almanya’da

Ben uzun yıllardan beri TFF’nin yurt dışındaki Türk futbolcu kaynağını çok kötü kullandığını iddia ediyorum.

TFF hala Türkiye’de futbolun geleceğinin başta Almanya olmak üzere Hollanda, İsviçre, Avusturya ve diğer ülkelerde olduğunu kavrayamadı.

Almanya Futbol Federasyonu DFB bugün dünyanın parasal anlamda en zengin ve bünyesinde en çok lisanlı futbolcu barındıran federasyonudur.

3,5 milyona yakın lisanslı futbolcusu vardır. Profesyonel ve amatör 9 ciddi organize edilen lig var ki bu yıl 3. profesyonel ligin kurulmasıyla bu sayı 10’a çıktı. Bu 9 ligin dışında eyalet ve şehirler bazında organize edilen yüzlerce amatör lig var. Bunların içinde onbinlerce Türk çocuğu futbol oynuyor.

Türkiye’de eskiden sokaklarda futbolcu yetişiyordu, toprak da olsa semt sahaları vardı. Şimdi ise etrafta dolaşan milyonlarca arabadan sokakta oynama olanağı kalmadığı gibi, arsalar ve yeşil alanlar ranta terk edildi.

Halı sahalar sadece hobi futbolcularına paralı hizmet veriyor, ki halı sahada futbolcu ne kadar yetişir.

Alt yapısı olan takımlara girmek tamamen şans ve para işi.

Yani Türkiye’den artık çok iyi futbolcu yetişmesi tamamen şansa kalmış bir şey.

Oysa ki Almanya’da milyonlarca çim saha var. Bu sahalarda çocuklar özgürce top oynuyorlar.

Kendilerini gösteren çok sayıda futbolcu çıkıyor. Bundesliga’da oynayan Türkler, 2. Bundesliga’da 30’un üzerindeki Türk futbolcu ve diğer alt liglerdeki binlerce futbolcu bunun güzel bir örneği.

TFF bu işi tavsıyor ama bizim diğer liglerimizdeki takımlar bu işin artık farkına vardılar ve bir çok futbolcu yurt dışı kökenli olmaya başladı.

İsviçre Milli Takımı’nda 3 Avsuturya’da 2 Türk futbolcusu varken bizim takımımızda Gökhan İnler’in (mevkileri aynı olduğu için örnek Gökhan) değil de Aurelio’nun oynaması tam anlamı ile TFF’nin “gurbetçi” politikasının iflasını gösterir.

Ben Radyospor’dan naçizane defalarca önerdim, daha önce yazdığım Birgün gazetesinde bu konu hakkında yazılarım çıktı.

TFF Almanya’da mutlaka büyük bir organizasyona gitmeli, her eyalette bir büro açmalı ve futbolcuları eyalet bazında yakından izlemeli.

Ayrıca Almanya Futbol Federasyonu ile iş birliği yapıp orada sadece Türk takımlarından oluşan ligler de organize edilebilir.

Üç büyükler başta profesyonel takımlarımız Almanya’da futbol okulları açıp orada da faaliyete geçe bilirler.

Böylece futbolcuları daha işin başında kontrol altına almış ve Milli Takım konusunda avantaj sağlamış olursunuz.

Bunun yanında Türkiye’de şu anki teknik direktör Fatih Terim’de bence bir gurbetçi futbolcu takıntısı mevcut.

Yurt dışında yetişen futbolcular genellikle kendi ayaklarının üzerinde durabilen, kendi fikrini rahatça çekinmeden söyleyebilen, talepte bulunan ve profesyonelce düşünen insanlar.

Oysa Fatih Terim tamamıyla kendine itaat eden, güce tapmayı seven ve önümüzdeki maça bakacağız klişesinden başka cümle kuramayan futbolcular topluluğuna liderlik etmeyi seven bir yapıda.

Yıldıray, Halil, Ümit Karan, Volkan Yaman, Nuri Şahin ilk akla gelen örnekler. İnanın elinden gelse Hamit’i de almaz ve böyle bir futbolcu profili çizen Nihat’ı da. Ama ona her daim biat eden Emre Belözoğlu her türlü karakter sorunlarına rağmen sürekli takıma girer.

Nuri Şahin olayı da başlı başına bir vakadır. Dün gibi anımsıyorum. Fatih Terim basın toplantısı yapmış ve Nuri’nin Türk futbolunun gelecek 15 yılına damga vuracağını ve her maçta oynatacağını söylemişti.

Apar topar Almanya’nın elinden alınan Nuri Şahin’i o günden sonra gördünüz mü? Fatih Terim bir daha ağzına Nuri Şahin’in adını aldı mı? Nuri nerede? Ümit takımda sürgünde.

Modriç, Eren Derdiyok gibi genç yıldızlar Euro 2008’de oynarken Nuri Şahin’in şampiyonada olamaması tam anlamı ile skandaldır. “Emre’ye ben 16 yaşında forma verdim” diye övünen Terim’in kadrosunda Nuri Şahin gibi bir mücevherin olması gerekmez miydi?

Ama neler oldu ve o da dışlandı tabii bilemiyoruz.

Sonuç itibarıyla Türkiye’de futbolun geleceği başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk çocuklarındadır ve Türkiye Futbol Federasyon’u alt yapı organizasyonunu mutlaka buna göre yapmalıdır.

Not: Bu yazı Başkan Hasan Doğan’ın vefatından çok önce yazılmıştı.

Ancak Euro 2008 nedeni ile beklettiğim bu yazıyı şampiyona sonrası Federasyon’un dikkatlerine sunmayı düşünmüştüm. Ne yazık ki Rahmetli Hasan Doğan bu önerileri göremedi, ancak onun izinden gideceğini düşündüğüm TFF umarım bunları dikkate alır.

Sayın Hüseyin Özkök’e Futbolistan ekibi olarak yazılarından dolayı teşekkür ederiz.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu