Haber

Mahalle Maçları ve Bizim Mahallede Talep Edilen İlişkiler

Futbolistan yorumcusu Semih Sezerli'nin "Bizim Mahallede Talep Edilen İlişkiler" başlıklı yazısı;

Semih Sezerli
Semih Sezerli
90’ların ortası… Sanırım Temmuz ayının başları. Mahalle kavramında sokakta futbol oynayabilmek adına bazı kriterlerinizin olması gerekir. Eğer arkadaş grubu yetenekli oyunculardan oluşuyorsa yeteneksiz çocuk için topa dokunmak bile büyük lükstü. Arkadaşlık kurmak için anlaşmak yetse de futbol oynamak için tek bir kriter geçerliydi.. Yetenekli olmak! Sonrasında biz de biraz evrildik ve başka ilişkiler kurmaya başlayan diğerlerinden daha az yetenekli olan çocuk da kadroya dahil olmaya başladı. Bunun en büyük sebebi; mahalle maçlarında, kendi topunu getirdiği için kontenjandan dahil oluyordu.

Günümüz futbolunda bunu ülkemize uyarlayalım. Futbol iş dünyasında yetenek ve işbilirlik kavramından daha önemli bir şey var. Tabiri caizse “Topunu kendi getirmek” Yani futbol dünyamızın istediği ikili ilişkiler talebine uymak. Bu talebi karşılamak için iletişim becerilerinizin çok iyi olmasına gerek yok. Mevcut kişilerin talep ettiği ilişkiyi kurmak yeterli olacaktır. Sonrası mı? Pek mühim değil…

Son dönemlerde revaçta olan “Koordinatör”, “Direktör” tanımlarını çok duyuyorsunuzdur. Fakat bu tanımın tam olarak ne iş yaptığını ve hangi yeterliliğe sahip olması gerektiğini sanırım yanlış anlıyoruz. İş böyle olunca yanlış anlaşılan bu tanımlarda görevlendirilen kişilerin de duyguları ile oynanıyor. Bir nevi, İngilizce bilmeyen birine İngilizce dersi verdirmek gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Peki bir Akademi Koordinatörü veya Direktöründe aranması ve bulunması gereken özellikler nelerdir?

1-) Pro Lisans – Elit A Lisans sahibi
2-) Spor Akademisi Mezunu
3-) Tutor (UEFA Antrenör Eğitmeni)
4-) Yabancı Dil
5-) Uluslararası Bağlantı ve ilişkiler
6-) Yöneticilik Kabiliyeti
7-) Güçlü Scouting Ağı ve Ülke Genelinde Amatör/Profesyonel Kulüpler ile İlişkiler

Bu saydıklarımın bir kısmı zorunlu, bir kısmı da bulunmasının daha çok fayda sağlayacağı niteliklerdir. En azından bunların büyük bir kısmına sahip olmalıdır. Bizde ise aksine bu niteliklerin ne yazıkki bir kısmına dahi sahip olmayanlar görev alabiliyor. Bazen üzülerek söylüyorum, bunların hiçbirine bakılmaksızın sadece yöneticiler ya da camia büyükleri ile kurulan, onların talep ettikleri ilişkiler yeterli olabiliyor. Bu durum biraz da, tüm üstün teknolojik ekipmanlara sahip olan birini sapan ile avlamaya benziyor. Mevcut yapı böyle olunca, kulüp kültüründen uzak ve kulüp değerlerini hiçe sayarak düzenli bir değişim süreci yaşanıyor. Sonuç olarak sürdürülebilir başarı gelmiyor ve iş tesadüflere kalıyor.

Siz karar verin hangisi ? Talep edilen günübirlik ilişkiler sonucu sapanla avlamak mı, profesyonel dünyanın gerektirdiği kadar doğru iletişimi kurmak ve üstün teknolojili ekipmanlar mı?

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu