Haber

Sporda Din ve Milliyetçilik Sömürüsü

Çok uzun yıllardan beri, ister sporda, ister siyasette, ister sanatta olsun, neredeyse her türlü toplumsal olguda Türk toplumunun üzerinde manevi baskı oluşturacak üç silah kullanılmakta.

Bunlar milliyetçi ve dini duyguları sömürmek ile Atatürkçülük üzerinden prim yapmaya çalışmak. Bu adeta bir “mahalle baskısı” gibidir tüm vatandaşların dünyasında.

Ne yazık ki heyecanlı ve çabuk galeyana gelen Türk toplumu da sıklıkla bu tuzaklara düşer. Çok yakın geçmişte İsviçre maçlarında yapılan şovenizm pompalaması sonucunda olanları bunun en güzel örneği olarak gördük.

Diğer yanda uzun yıllardan beri Fenerbahçelilerin iddiası Atatürk’ün kendi kulüplerini tutuyor olduğudur.

Sanki bu bir ayrıcalıkmışçasına bunu hep kullanırlar. Ardından Beşiktaş’ta bu topa girmiş ve Atatürk’ün Beşiktaşlı olduğunu iddia etmeye başlamıştır.

Hatta İnönü Stadı’nda Atatürk resmi altında en büyük Beşiktaşlı yazmaktadır. Onlar da aynı şekilde hayır o bizi tutardı şeklinde iddialarıyla biz daha ayrıcalıklıyız demeye getirirler.

Buradan yola çıkarak gelmek istediğim noktayı anlamışsınızdır. Hakan Şükür’ün olay yaratan son “kutlu doğum haftası” açıklamasına değinmek istiyorum.
Hakan Şükür hayat görüşlerini hiç benimsemediğim ancak futbolculuğuna kariyerinin başlangıcından bu yana hayran olduğum ve hala da onun futbolu bırakmadığı sürece oynadığı takıma yararlı birisi olduğu kanısında olan bir futbolseverim. Hakan Şükür’ün futbolculuğu ile ilgili olarak da onu “fenomen” ilan eden yazılar yazdım.

Ancak Hakan Şükür’ün bu son açıklamasının kesinlikle sporun içinde yeri yok ve olmamalı da. Spor denen şey öyle bir olgu ki, onun aracılığı ile her dinden, inanıştan, ırktan, dilden, renkten, sınıftan insanlar rahatlıkla bir araya gelebiliyor. Tüm bu insanlar aynı spor dalına ilgi duyabiliyor ve aynı takıma gönül verebiliyorlar. Dolayısıyla verilen mesajlar çok fazla insanı ilgilendiriyor.

Hakan Şükür gibi Türkiye futbol tarihinin en önemli futbolcusunun çıkıp insanı ön plana çıkaran demeçler vermesi çok daha yerinde olur her futbolseveri kucaklamış olurdu.

Hakan’ı gelen eleştirileri savunanlar yabancı futbolcular da sahada istavroz çıkarıyor derlerken bir şeyi ıskalıyorlar. Hakan veya başka futbolcular da saha içinde dua edip yüzlerine sürüyorlar, onlara zaten kimse bir şey demiyor, diyemez de. Örneğin, yurt dışında Ribery, Anelka ve Kanoute gibi Müslüman futbolcular da saha da ellerini açıp dua ediyorlar.

Oralarda da sorun olmuyor aynen burada istavroz çıkaran futbolcularda olmadığı gibi. Yani istavroz çıkarmayla karşılaştırılması gereken durum budur.

Yazımı bu kadarla sınırlamayı düşünürken Bülent Uygun’un gerçekten de insanı şaşkın eden açıklamalarını öğrendim. Bir spor adamının insanları Cuma’ya gidenler ve gitmeyenler şeklinde sınıflandırması ve kendinin Cuma’larda olduğunu ima etmesi Hakan Şükür’ün yaptığı açıklamalardan çok daha üstünde düşünülmesi gereken bir durumdur.

Hakan’ı eleştirenleri Cuma’da görmedim demekle Bülent Uygun ne demek istemiştir? Cuma’ya gidenler mi yani sadece Hakan’ı eleştirme hakkına sahiptirler? Bu nasıl bir anlayıştır.

Buradan anlaşılıyor ki spor dünyamızda bu din ve milliyetçilik sömürüsü artarak devam edecek.

Sayın Hüseyin Özkök’e Futbolistan ekibi olarak yazılarından dolayı teşekkür ederiz.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu