Fulya DosyasıFutbolHaber

Bu sefer gerçekten ‘amansız’ oldular

Türk futbolunun son yıllarda gördüğü en müthiş! derbiyi geride bıraktık.

Galatasaray ve Fenerbahçe, Ali Sami Yen Arenası’nda boğa güreşlerini bile daha sevimli kılabilecek bir karşılaşma ortaya koydular.

Oysa ki milyonlarca futbolsever Türk futbolunun mihenk taşları Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki ortaya konacak futbol ziyafeti için ekran başına geçmiş, binlerce kişi de stadyumdaki yerini almıştı.

Ancak maç başladıktan sonra görüldü ki futbolcular kendilerinden beklenenlerin aksine birbirleriyle itişip kakışmayı, taç kararlarında bile hakeme itiraz etmeyi, maç sonu yaptıkları açıklamalara bakılırsa birbirlerine küfür etmeyi, yumruklaşmayı ve hatta birbirlerini ısırmayı tercih ettiler.

Böyle bir maçtan sonra da akıllara hemen milli takımın İspanya maçları öncesinde ekranlara taşınan ‘amansız ol’ temalı reklam filmi geliverdi doğal olarak.

Doğal olarak diyoruz çünkü derbide yaşanan olayların baş kahramanları malesef İspanya maçlarında beraber mücadele eden milli futbolculardı.

Bu konuyla ilgili olarak basında çeşitli yazılar kaleme alındı.

İlk olarak Vatan gazetesi Spor Müdürü İbrahim Seten’in konuyla ilgili yazısına bir göz atalım;

İbrahim Seten

TERİM SEVENLER DERNEĞİ

İspanya maçı için milli takım kampına katılan Fenerbahçeli ve Galatasaraylı 10 futbolcu, İstanbul’daki kriz atmosferinden çok olumsuz etkilenmişler, Fatih Terim’e “Aman hocam, kampa geldik hayat bulduk! Keşke bu kamp 20-25 gün sürse de ruhsal ve fiziksel açıdan toparlanabilsek” demişler… (VATAN. 29 Mart)

TERİM bu haberi yalanlamıyor, çünkü işine geliyor. Kazanırsa kendini “Atatürk” gibi hissedecek, “Enkaz devraldım ama İspanya’yı deviren mucize bir takım yarattım” diyecek. Kaybederse “Suç bende değil ki. Kulüplerinde hazırlanamamışlar. Ben ne yapayım?” diyecek.

DERKEN ilk İspanya maçı mağlubiyet, ikincisi de öyle. Fatih hoca ne yapar böyle durumlarda? Mağlupken medyayla kavga etmeyi tercih etmediği için, döner futbolculara soyunma odasını inleten bir fırça atar. (VATAN, 5 Nisan)
AMA bunun haberini “yalandan” yalanlar. Maksat “Türkiye beni tanıyor, ben öyle şey yapar mıyım?” diyerek aradan sıyrılmaktır. Oysa kendi yöneticileri dahil çoğu kişi o soyunma odası diyalogunu duymuştur. Futbolcular kendi kulüplerine döndükten sonra kimi yakalarsa, o fırçayı anlatmışlardır.

Galatasaray Fenerbahçe kavga fotoğraflarıBİR başka deyişle Fatih Terim, eline zaten ‘mental’ açıdan harap gelen 10 futbolcuyu da kimyalarını bozarak ve bütün faturayı ellerine bırakarak geri göndermiştir. Şimdi o futbolcuların yaptıklarına bakın. O kamptan Semih, Emre, Volkan, Colin Kazım, Sabri, Arda ve Emre Aşık’ı hepimiz gördük. Meydan muharebesi yaptılar resmen.

TABİİ ‘amansız ol’ deyip çoçuklara bu kadar gazı verirseniz. Onları makine sanıp “Hadi oğlum şu maçı da kurar. Sana ihtiyacım var” deyip her seferinde şansının yaver gideceğini sanırsanız. Aday kadroyu “Terim Sevenler Derneği” haline getirirseniz. Maç biter bitmez yaptığın açıklamalarla onları ‘atamayan’ ve ‘tutamayan’ insanlar topluluğu olarak gösterirseniz.

KUSURA bakmayın bu çocukların sigortasının atmasında, sizin de onlar kadar payınız vardır.
YOK olmadı, size pek uymadı. İyisi mi siz bunu da yalanlayın.

İBRAHİM SETEN

Konuya farklı yönden bakan isimlerden biri de Hürser Tekinoktay oldu.

Oscar ödüllerini silip süpüren Slumdog Millionaire filmiyle derbiye gönderme yapan Tekinoktay yazısında şu ifadeleri kullandı;

Hürser Tekinoktay2010 OSCARLARI TÜRKİYE’NİN…

Jamal Malik’i tanımayanlar var mı bilmem ama bizim Mahmut’u tanımayan artık neredeyse yok gibi.

Jamal, Mumbai’nin gecekondu mahallelerinden birinde yaşayan 18 yaşında bir yetim…

Ülkesi Hindistan’da katıldığı, bizdeki kopyası ‘Kim 500 Milyar İster’ tarzı bir bilgi yarışmasında 20 milyon rupe kazanmasına sadece bir adım kalmışken kendisi karakola alınıp,başına her türlü olay gelen müthiş bir macera filminin kahramanı olan genç…

Filmin yönetmeni olan İrlanda asıllı İngiliz Danny Boyle bu filmle 8 dalda ödül alarak 2008 Oscarları’nı adeta sildi süpürdü…

2009 Yılı Oscarları’nın en büyük adayı ise şimdiden unutulmaz derbiler arasına giren 12 Nisan Pazar günü 2009 tarihli Galatasaray-Fenerbahçe maçı oldu.

Maçı yayınlamakta olan İspanyol televizyonu Canal+ son dakikada yaşanılan milli felaket sonrası ”hiçbir güvenlik önlemi alınmayan zavallı bir derbi” diyerek yayını kesti!

Olaylara şöyle bir baktığımızda görülen durum acıklı ve çok düşündürücü…

İspanyollar’ın deyimiyle zavallı bir derbinin finalindeki başrol oyuncuları;
Sabri Sarıoğlu, Emre Belözoğlu, Colin Kazım, Semih Şentürk, Arda Turan, Emre Aşık…

Maç sonrası “Demek ki dışarıdaki dostluk yalanmış” diyerek sitemde bulunan Uğur Boral, Volkan Demirel…

Onlara cevap veren hem milli takım kaptanı hem de Galatasaray kaptanı Ayhan Akman..

Bu dokuz oyuncunun ortak özelliği son dönemin milli takım kamplarında beraber yatan, beraber yemek yiyen, beraber kalkan, beraber yaşayan oyuncular olması…

Hani son dönem dediğimiz;
İsviçre meydan muharebeleri yaşayıp FIFA tarihindeki ön önemli olayların başına oturan, rakip antrenörün arkası dönükken sırtına degaj yapan, dördüncü hakemlerin üstüne yürüyen, rakip antrenörlerin üzerine yürüyen, gazetecilere mezarlıklardan bahseden, TBMM milletvekillerine laf söyleyen, kazanınca benden kaybedince futbolcudan felsefesinin olduğu Fatih Terim dönemi…

Bu dönemleri gerek İzmir’de gerekse TFF İkinci Başkanı olduğu dönemlerde yaşayan Mustafa Denizli, Beşiktaş ile sözleşme yapana kadar Terim ile sözleşme yenilemeyen ancak Denizli’nin Beşiktaş ile sözleşmesi sonrası 2010’da sözleşmesi bitecek olmasına rağmen ve belki de çok kolay bir gruptan katılmasına rağmen Dünya Kupasına takımı götüremeyecek olan Fatih Terim ile 2012 yılına kadar mukavele yapan ve Galatasaray-Fenerbahçe arasındaki  prodüksüyonunu yaptığı filmin galasına bile gelemeyecek durumdaki Mahmut Özgener dönemi…

Eh bu durumda 2010 oscarlarında;
En başarılı Prodüktör Mahmut Özgener,
En başarılı yönetmen Fatih Terim
Başrollerde özellikle maç sonrası verdiği mafioso mimik ve tavırlarla Arda Turan

Sabri Sarıoğlu Emre Belözoğlu

Diğer Oyuncular;
Sabri Sarıoğlu, Emre Belezoğlu, Colin Kazım, Semih Şentürk, Emre Aşık…

Misafir oyuncu;
Hannibal Lecter rolüyle Diego Lugano
Bu arada bu başarılı sanat eserinde önemli bir ismi unutmadan geçmeyelim..

Bu isim kim mi?

Mahmut Özgener’in takımı olan Altay’ın, 4 yıl önce küme düştüğü, yerine Bursaspor’un ligde kaldığı sezon, kümede kalma maçında yalnızca yenmesi halinde alt lige düşmekten kurtulabilecekken, golsüz berabere kaldığı İstanbulspor’a, 500 milyar teşvik primi gönderdiği iddiaları ortaya atılan, dönemin Bursaspor Başkanı, şimdi Milli Takımlar Sorumlusu federasyon asbaşkanı Levent Kızıl. .

HÜRSER TEKİNOKTAY

Haberimizde son olarak Birgün gazetesi yazarı ve Haliç Üniversitesi Spor Bölüm Başkanı Müslüm Gülhan’ın satırlarına yer veriyoruz.

Müslüm GülhanBOYUMUZUN ÖLÇÜSÜNÜ DERBİDE ALDIK
Yaşadığımız dönem;alt kültürlerin egemen olduğu toplum yapısı içermektedir.
Birden bire buraya niye geldim?.. Derbinin  içeriğini iyi anlamak gerektiği içindir.
Keşke sadece anlık sinir ve stres çerçevesinde anlatabilsek her şeyi…

Çok da kolay olurdu benim açımdan da…

Alt kültürlerin egemenliğinde spor,özellikle futbol amaç olmaktan çıkar, egemen yapı odaklı araç halini alır ki bu hafif afyon etkisindedir.Şimdi bunu daha sonra kullanmak üzere kenara koyup derbinin gerçek anlamını inceleyelim.

Derbi:
Tarihsel süreç içerir…
Kendine ait kültürü vardır…
Karşılıklı mecburiyet vardır…
Bir birlerin var olma nedenleridir…
Karşılıklı saygı esastır…

Kısa ve öz olarak derbinin yapısındaki unsurları belirttim ki hem seyircilerin,hem medyanın ve hem de sporcuların durması gereken yerlerinin farkına varsınlar.

Bu bir sorumluluktur; derbiye karşı …Ya burada haddini bileceksin ,yada derbide kalıcı değil gelip geçici vasıta olacaksın.Bunu kişinin tutumu belirleyecektir.

Derbi kültürüne ihanet devam ederse ;zaten derbi anlamını ve kimliğini kaybeder…
Bu genel değerlendirme çerçevesinde Fenerbahçe-Galatasaray derbisine dönersek ;toplumda ki alt kültür yapımız şiddetin tüm unsurlarını sporda özellikle futbolda nasıl egemen olduğunu tam olarak ortaya koymaktadır.
Seyirci yapısındaki şiddet ,medyadaki şiddet,futbolcudaki şiddet,antrenördeki şiddet unsurları kabul görürse kaliteden ,estetikten,şovdan,saygıdan söz etmemiz mümkün değildir.

İşte bugünkü Türkiye Futbol Liginin kalitesi ortadadır…Aslında ne olmadığımızın gerçeği ortadır.
Sonuç : organize kaos
Organize kaos ; artık yerleşmiş,bize has bir temel futbol yapımız olmuştur.
Hem saha içinde ,
Hem saha dışında.

İşin kötü tarafı bu yapı saha içinde kabul gördüğü gibi,sahanın dışında da karizma kazandırmaktadır‼.
…Ama neye göre?..Hangi standartlara göre?.. Kimlere karşı?..
Bu süreç pimini İsviçre Milli maçında çekmiştir.

…Ve devam etmektedir.
Fenerbahçe –Galatasaray maçında da nirvanaya ulaşmıştır.
Arda,Semih,Sabri,Volkan,Emre Belezoğlu,Emre Milli Takımın ve Fatih Terim’in en’ sadık’ oyuncularıdır.
Herhalde bundan dolayı; sayın Terim “arabulucu” olabileceğin  açıkladı…

Bence arabuluculuğun yanında ,acaba bu ‘organize kaos’ unsurlarının kullanılması ne şekilde; milli takımı ve futbolcuları  şiddetti  kullanmaya sevk ettiğini analiz etmesi gerektiği inancındayım.
Bu ‘kaos’ ve bu ‘şiddet’ herkesi yakar.
Eğer gerçeklerle yüzleşmezsek…

MÜSLÜM GÜLHAN

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu