FutbolHaber

Tatangalara bir engel daha

İyi şeyleri pek sevmez olduk. Hele bir de bu iyiliğin içinde tuzumuz yoksa daha da uzaklaşıyoruz ondan. Şüpheleniyoruz, işkilleniyoruz…

Varolan kötü örneklerden yola çıkmak çoğu kez yanıltsa da bizleri, biz yine de ısrarla “kıllanan adam” rolümüzden vazgeçmiyoruz. Duruma göre yargılıyor, duruma göre asıyoruz. Yargısız infazlara da alıştık ya, neyse…
Sözün özüne geleyim. Geçtiğimiz hafta Haiti depremine dair Sakaryaspor taraftar oluşumu olan Tatangalar’ın kendi çabalarıyla geliştirdikleri bir yardım kampanyasından bahsetmiştim. Ve sevinmiştim…

Zira Türkiye’deki mevut taraftar topluluklarının birçoğu, çevresinde olup bitenlerden bile bihaberken, Tatangalar, 10 binlerce kilometre ötedeki Haiti’de yaşanan deprem felaketi için dayanışma hesabı açmıştı.
Belki 3 kuruş, belki de çok daha fazlası toplanacaktı o hesapta. Ve bu sayede “futbolun asla sadece futbol olmadığını” ezberleten Simon Kuper abimize de inceden bir selam çakacaklardı… Sakarya’dan Haiti’ye ve tüm gezegene…
Ancak yazı yayınlandıktan hemen sonra Sakaryaspor’a gönül veren bir okurdan gelen mail tüm keyfimi kaçırdı. Özetle, valiliğin toplanan paraya ilişkin mahkeme kararı çıkartıp, hesap numarasını dondurduğunu anlatıyordu. Bahane ise formalitelerin eksikliğiydi.

Kimse elini taşın altına sokmazken koca memlekette,
Kimse daha 10 yıl evvel aynı şekilde yıkıldığımızı hatırlamazken,
Ve kimse bunca yolsuzluğun ardını kurcalamazken, devlet-i âliye birden Tatangalar’ın kamuoyuyla paylaştığı yardım kampanyasının peşine düşmüştü!
Yine de bu kötü yaklaşım bile Tatangalar’ı durduracak gibi değil. Onlar tüm güçleriyle ortak yaşamı savunarak, ellerinden geldiğince mücadelelerine devam ediyorlar. Bizlere de onların sesini duyurup, omuz vermek düşüyor.
Futbolun sadece stadyumların içiyle sınırlı olmadığını ve aslında halkların kardeşliği için çok önemli bir unsur olduğunu yeniden hatırlatan Tatangalar, Sakarya Valiliğinin bu tavrına rağmen organizasyonlarını Kızılay’a yönlendirerek amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar.
İnatla ve inançla…

LEO FRANCO GİTSE NE OLUR?

Eminim bu soru en çok teknik direktör Frank Rijkaard’ın kafasını kurcalıyordur. Haksız da değil hani. Dolaşan rivayetler, Harry Kewell’in en iyi ihtimalle 2 ay, Milan Baros’un ise 3 ay sahalara dönemeyeceği yönünde. Hatta Kewell’in bir operasyon daha geçirmesi durumunda bu sezonu kapatabileceği bile söyleniyor.

Bu durumda ne yapılmalı diye sorarsanız bence izlenecek ilk yol, bu oyuncuların ameliyatlarını yapan ekibin de fikri alınmak kaydıyla Kewell’la vedalaşıp Baros’la da sezon sonuna dek sözleşmesi askıya alınması gerekir.

Kewell’in bölgesinde oynayan Caner Erkin’in yükselen formu ve Arda Turan alternatifi, bu noktada Galatasaray’ın elini güçlendiren faktörler. Ancak Baros için aynı şeyi söyleyemem.

Nonda’nın takımda kalması bence de doğru. Yine de onun değişken performansı Jo transferini mecbur kılıyordu. Fakat o da Avrupa’da oynayamıyor. Adı geçen dos Santos’u bize golcü olarak sunanları anlamak mümkün değil. Çünkü bu oyuncu olsa olsa Arda’nın muadili olur. O yüzden Galatasaray yönetimi mutlaka Avrupa Ligi için yerli ya da yabancı bir golcüyle anlaşmak zorunda.
Görünen o ki; bu oyuncu yabancı olacak. İşte bu yüzden yukarıda yazdığım formüller her an devreye girebilir. Ama bunların dışında bir alternatif daha var ki; gerçekleşirse kimse şaşırmasın. O da Leo Franco…

Geldiği günden bu yana takımda hiçbir fark yaratamayan Arjantinli kalecinin zaten sezon sonu yollanması gündemdeydi. Bakarsınız bu iş daha erken de olabilir. Ve inanın, olursa da Aykut ve Ufuk’un sıra beklediği kalede Leo Franco’yu kimse aramaz!

Erkut Tekin

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu